Connect with us

Dünya Gündemi

ABD’DEN RUSYA VE ÇİN’E KARŞI 2 CEPHELİ SAVAŞ…

Çin diyalog ve uzlaşma isterken, ABD sertliğe ve baskıya başvurmaya devam ediyor. ABD Ticaret Odası’nın raporuna göre Beyaz Saray, Çin ile ticaret savaşına devam ederse Amerikan ekonomisi on yıl içinde bir trilyon dolardan fazla kaybedebilir. Çin’e sert ifadelerle yüklenen Joe Biden, ne kaybedilen parayı, ne de diplomatik gelenekleri umursamıyor. Biden’ın Rusya’ya karşı son tutumu da tüm diplomatik teamülleri yıkıp geçti.

 

Bugün ABD’nin Alaska eyaletinde başlayan Çin – Amerikan görüşmeleri gergin bir başlangıca sahne oldu. Trump döneminden beri Çin’i düşmanlaştıran ABD, Biden başkanlığında da benzer bir strateji izleyeceğini ortaya koymuştu.
Covid 19’a “Çin Virüsü” ya da “Wuhan Virüsü” diyen Trump’tan sonra, Biden da önce Uygur, Tibet, Hong Kong meselelerini kaşıyarak işe başladı. Kara propagandayı küreselleştirdi.

Son dönemde ise ABD’de Çin ve Asya kökenlilere karşı saldırılar başlatıldı. Amerika’nın pek çok eyaletinde çekik gözlüler sözlü veya fiziksel saldırılara uğramaya başladı. Hatta Atlanta’da bir beyaz faşist saldırgan 3 ayrı masaj salonunu taradı ve 8 Asyalı kadını öldürdü. Siyahlara yönelik ırkçı hareketler, bu kez Asyalılara yöneldi.

ABD, Japonya, Avustralya ve Hindistan’ın yer aldığı Dörtlü Güvenlik Diyaloğu (QUAD- (Quadrilateral Security Dialogue)

Biden’ın Avrupalı müttefikleriyle Rusya’ya karşı daha kapsamlı ve aktif bir NATO planlarına, Asya’da Avustralya, Hindistan ve Japonya ile QUAD yani dörtlü bir tür Asya NATO’su denemeleri de başladı. Buna paralel olarak Japonya’ya orta menzilli füze yerleştirme girişimleri ve Güney Çin Denizi’nde gerginliği artıracak donanma faaliyetleri de hızlandı.

Biden’ın Dışişleri Bakanı Anthony Blinken ile Savunma Bakanı Lloyd Austin de Çin’e karşı bir Asya turuna çıktı. Biden yönetiminin en üst düzey diplomasi ve savunma yetkilileri, dört gün sürecek bu ilk yurtdışı seyahatinde Japonya’dan sonra Güney Kore’de temaslarda bulundu. Ziyaretlerin amacı, etki alanını giderek güçlendiren Çin ve suskunluğunu koruyan Kuzey Kore’ye karşı bölgede müttefiklerle olan işbirliğini pekiştirmekti. Blinken ve Austin’in öncelikler listesinde Güney ve Doğu Çin Denizleri’nde seyir özgürlüğü, yarı iletken tedarik zinciri güvenliği, Kuzey Kore’nin nükleer gücü ve Myanmar’daki askeri darbe vardı. İki bakanın Uzakdoğu temasları; ABD, Japonya, Avustralya ve Hindistan’dan oluşan Dörtlü (Quad) grubun gerçekleştirdiği ilk zirve toplantısını izliyordu.

ALASKA’DAKİ İLK BULUŞMA GERGİN BAŞLADI
Blinken, bu turun ardından Alaska’ya uçtu ve Çin ile önemli bir toplantıya katıldı. Bu buluşma Çin ve ABD’nin uzun zamandan sonraki ilk yüz yüze görüşmesi idi. Alaska’nın Ankoraj kentinde düzenlenen ikili zirveye her iki ülkenin Dışişleri Bakanları ve Siyasi Üst Düzey Yetkilileri katıldı.

Alaska’daki ABD ile Çin temasında Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile Çin Devlet Konseyi Üyesi ve Dışişleri Bakanı Vang Yi ve Merkez Dışişleri Komisyonu Bürosu Başkanı Yang Cieçı bir araya geldi.  

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile Çin Devlet Konseyi Üyesi ve Dışişleri Bakanı Vang Yi ve Merkez Dışişleri Komisyonu Bürosu Başkanı Yang Cieçı öncülüğündeki heyetler toplantılara gergin bir atmosferde başladı.

Hong Kong ve Uygurlar meselelerini gündeme getiren Sullivan, Çin’i sorumlu tutmaktan geri durmayacaklarına vurgu yaptı. ABD Dışişleri Bakanı Blinken, Çin’in bu eylemlerinin ‘küresel istikrarı muhafaza eden normlara dayalı tehdit ettiğini’ iddia etti.

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken.

CNN’e göre Blinken, bu düzen olmadan ‘dünyanın çok daha çetin ve dengesiz bir hal alacağını’ öne sürdü. Çin ile ABD’nin kendilerine has siyasi rejimlere sahip olduğunu dile getiren Blinken, bu farklılıklara rağmen iki ülkenin iklim ve küresel ekonomi konularında ortak menfaatleri olduğunu söyledi.

Çin tarafı ise, ABD’ye bu türden iç meselelere karışmaması uyarısında bulundu. ABD tarafının suçlamalarına yanıt veren Yang, ABD’ye geri atması konusunda uyarıda bulunarak, Washington’u ‘ikiyüzlü davranmakla’ suçladı. Yang, küresel istikrar konusunda ABD ve Çin’in sorumlulukları bulunduğunu ifade etti.

Çin Devlet Konseyi Üyesi ve Dışişleri Bakanı Vang Yi ile Merkez Dışişleri Komisyonu Bürosu Başkanı Yang Cieçı

ABD’nin mali ve askeri gücünü, diğer ülkere zorbalık etmek için kullandığını ifade eden Yang Cieçi, ABD’deki siyah Amerikalılara yönelik ırkçı şiddeti ve son günlerdeki Asya kökenlilere yönelik saldırıları anımsattı. Çin Komünist Partisi Merkez Dışişleri Bürosu Başkanı Yang, ABD’nin insan hakları sorunları konusunda uzun bir mazisinin olduğunu belirtti. Öte yandan Yang, ABD’yi Hong Kong dolayısıyla uyguladığı yaptırımlar nedeniyle eleştirdi.

Blinken’in siber güvenlik konularını da toplantıda gündeme getireceğini söylemesi üzerine Yang, ABD’nin siber ihlaller konusunda dünyada öncü olduğunu ifade ederek, “Bu konuda başkalarını suçlayamazsınız” dedi.
Çinli Yetkili, “ABD’nin önce kendi imajını değiştirmesi ve kendi demokrasisini dünyaya ihraç etmeyi bırakması önemlidir. ABD’de çok sayıda insanın ABD’deki demokrasiye olan güveni çok az” dedi. Yang, ABD’nin evrensel değerlerden bahsetmesini eleştirerek, “Ne ABD’nin kendisi ne de batı dünyası uluslararası kamuoyunu temsil ediyor” ifadelerini kullandı. Çin’in ABD’nin suçlamalarını kabul etmeyeceğini söyleyen yetkili, son zamanlardaki gelişmelerin iki ülke ilişkilerini benzeri görülmemiş zor bir duruma soktuğunu kaydetti. Yetkili, ABD’nin ülkesine yönelik yaptırımlarına ilişkin de “Çin’i boğmak imkansız” dedi.

Yang’ın yaklaşık 18 dakikalık konuşması bitmeden ABD tarafının basını dışarı çıkarmak istemesi de tartışmalara neden oldu. Yang, basının dışarı çıkarılmasını eleştirdi ve bunun kendisine karşı haksızlık olduğunu söyledi.
ABD Dışişleri daha sonra yaptığı açıklamada, heyetlerin iki dakikalık sürelerle konuşması konusunda mutabık kaldıklarını ancak Çin tarafının bu protokolü ihlal ettiğini ileri sürdü.

Çinli yetkililer, perşembe ve cuma günlerini kapsayacak olan ve en az üç oturumdan oluşacak müzakereler hakkında daha uzun bir stratejik diyaloğun potansiyel bir başlangıcı olarak değerlendirmişti. Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki, dün yaptığı açıklamada toplantıyı, bir toplantı serisinin başlangıcı olarak görmediklerini söyledi.

CHINA DAILY’DEKİ MAKALE
Çin’in resmi yayın organı olan China Daily gazetesinde “Diplomasi Sanatı Yeniden Keşfedilmeli” başlıklı bir makale yazan Akademisyen Zhao Minghao, Amerikalı eski siyasetçi ve stratejist Henry Kissinger’in ünlü Çin ziyaretinin 50. Yılında olduğumuzu hatırlattı.

Zhao Minghao-Çinli akademisyen

Makale şöyle:
“Bu yıl Henry Kissinger’ın Çin ziyaretinin 50. yıl dönümü.
Kissinger, Temmuz 1971’de zamanın Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Richard Nixon’ın ulusal güvenlik danışmanı olarak Beijing’de Başbakan Çu Enlay ile bir dizi görüşme yaptı. Çin ve ABD tarafı, Taiwan sorunu dâhil birçok karmaşık sorunu, samimi ve anlayışlı bir şekilde ele aldı.
Kissinger’ın ziyareti, Nixon’ın Şubat 1972’deki Çin ziyaretine ve sonunda iki ülke ilişkilerinin normalleşmesine yol açtı.
Bu tarihsel olaya dönüp baktığında, Kissinger, aşırı ihtiyatlı ama o kadar da önemli ilişkiyi tanımlamak için, “saray dansı” -yavaş, muhteşem bir dans türü- terimini kullandı. Benzetme duruma uyuyor çünkü iki tarafın liderlerinin siyasi manevra alanları sınırlıydı ve olağanüstü diplomatik bir inceliği -ve esnekliği- gerektiriyordu.
Bugün Çin-ABD ilişkilerinin karşı karşıya olduğu çeşitli zorlukları düşündüğümüzde, Kissinger’ın “saray dansı” diye tanımladığı şey önemli bir ilham kaynağı olmaya devam ediyor.
Joe Biden, ABD Başkanı seçildikten sonra birçok kişi Çin-ABD ilişkilerinin eski durumuna getirileceğini umdu ama bu umut güç geçtikçe kayboluyor gibi görünüyor. Biden yönetimi, taktiklerdeki bazı farklılıklara rağmen, Donald Trump yönetiminin ikili ilişkilere yaklaşımına bağlı kalıyor.
Aslında Biden yakın zaman önce, 19 Şubat’taki çevrim içi Münih Güvenlik Konferansı toplantısında Çin’i ABD’nin “en ciddi rakibi” diye adlandırdı ve ABD ile Avrupa’nın Çin ile uzun dönemli bir stratejik rekabete hazırlanması gerektiğini vurguladı.

BIDEN YÖNETİMİ BAZI YENİ DÜŞÜNCELER ORTAYA KOYDU
Yeni ABD yönetiminin bazı üst düzey yetkilileri Biden’dan daha sert konuştular. Savunma Bakanı Lloyd Austin, Çin’i “artan bir tehdit” olarak görürken, Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, Çin’in ABD için “en büyük uzun dönemli ulusal güvenlik tehdidi” olduğunu düşünüyor.
Biden yönetiminin Çin ile ilişkilerinde sağduyulu olması ve bir “hegemon güç konumundan” hareket ettiğini garanti etmesi bekleniyor. Fakat Biden, ABD müttefikleri ve ortakları ile görüşmeden önce Cumhurbaşkanı Xi Jinping ile konuşmadı. Biden “hegemon güç konumu”nun anlamını açıklarken ve Çin politikalarını hazırlarken, yönetimin müttefik ve ortakları ile koordineli davranacağını ve ardından Çin’e baskı uygulamak için onlarla birlikte çalışacağını söyledi.
ABD yetkilileri zaten, Avrupa Birliği (AB) ve NATO ile “Çin tehdidi” konusunda toplantılar yapıyor.
Haziranda İngiltere’de yapılacak G7 Zirvesi’ni bir “demokrasi zirvesine” dönüştürmek için hazırlıklar yaparak, ABD ittifak ağını yeniden canlandırmakla meşguller.
Bu, Biden’ın ABD’nin Çin politikasını yeniden ayarlamak için acelesi olmadığı anlamına geliyor.
Her iki taraf da dikkate değer gerilim işaretleri verse de, bu durum yeni bir Çin-ABD “saray dansı” ihtimalini ortadan kaldırmıyor.
Aslında, Biden yönetimi bazı yeni düşünceler ortaya koydu. Başlangıç olarak, Biden yeni bir Soğuk Savaş ile ilgileniyor görünmüyor.
Münih Güvenlik Konferansı’nda yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Soğuk Savaş’ın tepkisel muhalefeti ve katı bloklarına geri dönemeyiz ve dönmemek zorundayız. Rekabet hepimizi etkileyecek konularda iş birliğini dışlamamalıdır.”
Bu sözler Çin tarafının “ne anlaşmazlık, ne çatışma” önerisi ile ortak bazı yönlere sahip gibi görünüyor. Biden yönetimi ayrıca demokrasi ve insan hakları konusunda daha fazla diyaloğa girmeye niyetli gibi görünüyor.
Biden, Xi ile telefon konuşmasında hiçbir ABD başkanının Amerikan değerlerine bağlı olmadan konumunu koruyamayacağını söylerken, Çin’in küresel bir lider olmak için diğer ülkelerin güvenini kazanmak zorunda olduğunu vurguladı. Daha da önemlisi, Biden “Kültürel olarak, her ülkenin ve her liderin izlemesi beklenen farklı kurallar vardır.” dedi. Eğer ABD normatif düzeyde bazı temel Çin-ABD farklılıklarını kabul ederse, ideolojik çatışmalarının azalmasına yardımcı olabilir.

TRUMP, DİPLOMATİK DİYALOG KANALLARINI NEREDEYSE TAMAMEN KAPATTI
Daha önceki yönetimin aksine, Biden yönetimi Çin Komünist Partisi’ne (ÇKP) temelsiz saldırılar başlatmadı, bu ikili ilişkilerin temellerini korumaya uygun bir şeydir.
Trump döneminde, “ilişkiye girmek” sözcüğü Washington’ın Çin politikasında bir tabu haline gelmişti. Trump diplomatik diyalog kanallarını neredeyse tamamen kapattı ve Çin-ABD ilişkisinin temellerini yıkmak için elindeki bütün gücü kullandı. Bu nedenle, ikili ilişkileri yeniden yapıcı bir yola sokmak için Çin bir dizi öneri sundu.
Çin Komünist Partisi (ÇKP) Merkez Komitesi Siyasi Büro üyesi ve ÇKP Merkez Komitesi Dışişleri Komisyonu Bürosu Direktörü Yang Jiechi ile Devlet Konseyi Üyesi ve Dışişleri Bakanı Wang Yi, defalarca Çin-ABD ilişkilerinin iyileştirilmesi çağrısı yaptılar.
Örneğin Yang, Çin’in asla ABD’nin içişlerine karışmadığını, kalkınma modelini asla ihraç etmediğini, asla ideolojik çatışmaya girmediğini ve asla etki alanları peşinde koşmadığını vurguladı. Ve Wang da, Çin’in ABD ile barış içinde bir arada yaşayacağını ve ortak kalkınma sağlamaya çalışacağını söyledi.
YENİ ETKİLİ DİYALOG MODELLERİ İZLENMELİ
Wang, Biden yönetiminin demokrasi ile ilgili kaygıları hakkında konuşurken, demokrasinin sadece bir ülkenin ya da bir ülkeler grubunun alanı olmadığını aksine insanlığın ortak bir değeri olduğunu söyledi. Çin ve ABD’yi, “sorunları çözen diyalog yapmak” için, bütün düzeylerde iletişim mekanizmalarını yeniden aktif hale getirmeye çağırırken, Wang iki tarafı, yeni koronavirüsü kontrol etmek, iklim değişikliği ile mücadele etmek ve küresel ekonomik toparlanmayı desteklemek için politikalarını koordine etmeye çağırdı.
Her iki taraf üzerinde ülkelerinin içinde baskı olduğunu dikkate alarak, ne Çin ne de ABD önemli, hassas konularda taviz vermeye niyetli değiller ki, bu anlaşılabilir.
Ama iki tarafın, basit, boş sloganlar atmakla meşgul olmak ya da diğer taraftan gerçekçi olmayan taleplerde bulunmak yerine, diplomasi sanatını yeniden keşfetmeye, birbirlerinin siyaset işaretlerini anlamaya, yeni etkili diyalog modelleri keşfetmeye ve eylemleri ile güven vermeye ihtiyacı var.
Bu Çin ve ABD tarafının, tarihsel saray danslarını tekrarlamak için tango yapmak üzere önemli çaba göstermesini gerektirecek.”

Yazının ara satırlarında görüldüğü gibi, Çin diyalog ve uzlaşma isterken, ABD sertliğe ve baskıya başvurmaya devam ediyor.

Bu arada ABD Ticaret Odası’nın raporuna göre Beyaz Saray, Çin ile ticaret savaşına devam ederse Amerikan ekonomisi on yıl içinde bir trilyon dolardan fazla kaybedebilir.

ABD Ticaret Odası’nın hazırladığı rapora göre, Çin mallarına uygulanan vergide yüzde 25’lik bir artış ABD’ye yılda 190 milyar dolarlık, Çin’e doğrudan yatırımın azaltılması ise ABD Gayri Safi Yıllık Hasılası’nda 500 milyar dolarlık bir kayba mal olabilir.

Böylece, ABD’li yatırımcıların yıllık toplam kaybı 25 milyar doları bulabilir. Çin’e sert ifadelerle yüklenen Joe Biden, ne kaybedilen parayı, ne de diplomatik gelenekleri umursamıyor. Biden’ın Rusya’ya karşı son tutumu da tüm diplomatik teamülleri yıkıp geçti.

Joe Biden-ABD Başkanı

BIDEN: KATİL PUTİN BEDEL ÖDEYECEK
Amerikan ABC televizyonunda Rum kökenli siyasetçi ve gazeteci George Stefanopulos ile yaptığı röportajda, ABD istihbaratının iddia ettiği, Rusya’nın 2020 seçimlerine müdahalesinin sonuçlarının ne olacağı sorusuna Biden, “(Putin) bunun bedelini ödeyecek. Yakında göreceksiniz” yanıtını verdi. Biden, Stefanopulos’un “Putin’in katil olduğunu düşünüyor musunuz?” şeklindeki sorusuna ise “Evet, düşünüyorum” yanıtını verdi.

ABD, Çin ile olduğundan da çok Rusya’ya yönelik ciddi bir gerilim ve kuşatma politikası yürütüyor. Norveç’te nükleer bomba taşıyan B52 uçakları konuşlandırılıyor. Soğuk Savaş döneminde NATO’nun girmediği bir barış gölü olan Karadeniz, ciddi askeri gerilimlere sahne oluyor.

Geleneksel Ortodoks kardeşliğinde Rusya dostu bilinen Yunanistan bile devreye alınarak Dedeağaç’ta Rusya karşıtı devasa bir Amerikan üssü kuruluyor. Biden’ın bu tutumu pek de gelişigüzel değil yani. Rusya’nın Çin ile stratejik güvenlik işbirliği de ABD’yi çok rahatsız ediyor. İşte bu sırada söylenen bu sert ve hakaretamiz sözler Moskova’da ciddi bir etki yarattı.

Soğuk Savaş döneminde, Küba krizinde dahi çekilmeyen Rusya Büyükelçisi, bu sözlerden sonra Moskova’ya çağrıldı. Rus Dışişleri’nden gelen ilk açıklamada Sözcü Mariya Zaharova, ABD istihbaratının, Rusya’nın 2020 başkanlık seçimlerini etkilemeye çalıştığı iddiasının yer aldığı raporunun ‘sıradaki yalan ve dezenformasyon dizgesi’ olduğu değerlendirmesini yaptı.

Mariya Zaharova- Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü

Rossiya 24 televizyonuna konuşan Zaharova, “Sanki Amerikan gizli servisleri bu tür belgelerle varlıklarını ve faaliyetleri için tahsis edilen muazzam bütçeleri haklı çıkarmak istiyorlar gibi” ifadelerini kullandı.
Zaharova, Biden’ın Putin ile ilgili sözleri hakkında da şunları söyledi: “Rusya hakkındaki söylemlerinden bir şeyler elde etmeyi uma uma kendilerini kendi içlerinde siyasi bir çıkmaza soktular. Belli ki yeni konulara yeni bir gündeme ihtiyaçları var. Rusya karşıtı bu histeri ile hiçbir yere varamayacaklar, gidebilecekleri son noktaya çoktan geldiler zira.”

Vladimir Putin-Rusya Devlet Başkanı

Putin ise akıllıca bir hamleyle, Biden’a aynı tondan bir yanıt vermek yerine, “Biz küçükken sokakta oynarken böyle durumlarda ‘kötü söz sahibinindir’ derdik. İnsanın karşısındakine yönelik ifadeleri aslında kendi hakkındaki algılarının izdüşümleridir. Biden’a sağlık diliyorum. Şakacıktan da değil cidden diliyorum” dedi.

Olayı Putin gibi ‘Freudiyen’ bakış açısıyla değerlendiren eski Başbakan, şimdiki Rusya Federasyonu Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitriy Medvedev de, “Sadece Dr. Freud’un bir sözünü hatırlıyorum: Hayatta hastalık ve aptallık kadar pahalıya mal olan başka bir şey yoktur” dedi.

Dmitry Peskov- Kremlin Sözcüsü 

Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov ise son noktayı koydu. Peskov, Biden’ın ifadelerinin Rusya ile iyi ilişkiler inşa etmek istemediğini açıkça gösterdiğini, Moskova’nın bunu hesaba katacağını ve ABD ile ilişkilerine yaklaşımı yakın gelecekte analiz edeceklerini kaydetti.

Biden ise sözlerini geri almadı. Putin son olarak Biden’ı kamuya açık canlı yayınlanacak çevrim içi bir uzaktan görüşmeye davet etti. Biden bunu kabul etmez muhtemelen ama bir ederse, dünya tarihinde en çok izlenen siyasi münazara olarak tarihe geçebilir.

Hatta 1970’lerde Muhammet Ali Foreman boks maçı veya naklen aya iniş yayını bile bu müzakerenin yanında yaya kalır!
Alaska’daki Çin-Amerikan siyasi düellosundan sonra bir de Putin – Biden maçı tadından yenmez.
İşin şakası bir yana, dünya hiç olmadığı kadar gergin bir yöne doğru gidiyor.
Bunun sorumlusu da tek başına ABD.

Bizi Paylaşın
Continue Reading
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir