Dünya Gündemi
“TÜRKİYE VE YUNANİSTAN ATEŞLE OYNUYOR!”
Türkiye ve Yunanistan arasındaki “enerji kaynakları sebepli” gerilim askeri boyuta taşınıyor. Avrupa Birliği ve Nato’da gözler giderek tırmanan bu gerginliğe çevrildi. Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Mass, her iki ülkeyi de ziyaret ederek “Ateşle oynanıyor ve herhangi bir küçük kıvılcım felakete yol açabilir” mesajını iletti.
The New York Times’ın Avrupa Baş Diplomatik Muhabiri Steven J. Erlanger, Türkiye ve Yunanistan arasında enerji kaynakları yüzünden başgösteren gerilimi “Rising Tensions Between Turkey and Greece Divide E.U Leaders” başlıklı makalesiyle irdeledi.
The New York Times’daki yazısında Almanya’nın arabulucuk için Dışişleri Bakanı Heiko Maas’ı Türkiye ve Yunanistan’a gönderdiğini ifade eden Erlanger; Fransa, Yunanistan, Güney Kıbrıs ve İtalya’nın Kıbrıs açıklarındaki tatbikatla Türkiye’yi “daha fazla enerji keşfi çalışmalarını yapmaktan” caydırmayı amaçladığını belirtti.
AVRUPA BİRLİĞİ İKİYE BÖLÜNDÜ
Türkive ve Yunanistan geriliminde Avrupa Birliği (AB) ülkelerinden Almanya, İspanya ve İtalya’nın uzlaştırıcı yaklaşım sergilediğini vurgulayan Erlanger; Fransa, Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın ise sert tavır takındığına dikkat çekti.
TÜRKİYE’DEN YUNANİSTAN’A: “YARAMAZLIK YAPMAYI BIRAK”
Erlanger, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun “Türkiye ön koşulsuz görüşmeleri kabul ediyor. Ancak karşı taraf koşul dayatırsa açıklayacağı bir çok şey var.” dediğini ve Yunanistan’ı “yaramazlık yapmayı ve çatışmaya yol açacak kırmızı çizgiler çizmeyi bırakması konusunda” uyardığını dile getirdi.
ERDOĞAN: “AMAÇLARI OLTAYLA BALIK AVLAYACAĞIMIZ ŞERİDE HAPSETMEK”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2016’daki başarısız darbe girişiminin ardından daha milliyetçi ve iddialı hale geldiğine işaret eden Erlanger; AB ülkelerinin “Türkiye’de, aksi bir durumda Avrupa’ya geçmeye çabalayacak 4 milyona yakın Suriyeli mülteci bulunduğunun” farkında olduğunun altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Amaçları Akdeniz’in en uzun kıyı şeridine sahip olan ülkemizi, ancak oltayla balık yakalayabileceğiniz bir kıyı şeridine hapsetmekti” sözlerini aktaran Erlanger; İsrail, Kıbrıs, Yunanistan ve İtalya’nın Avrupa’lı tüketicilere gaz taşımak için East Mad adında bir boru hattı planladığını yazdı. Erlanger’a göre Türkiye’nin denizcilik konusundaki hak iddiaları bu güzergahla kesiştiği için Cumhurbaşkanı Erdoğan buna izin vermeyecek.
YUNANİSTAN EGE KONUSUNDA MÜZAKEREYE KAPALI!
Erlanger, Yunanistan’ın “kıta sahanlığı ve buna bağlı olarak Akdeniz’deki enerji haklarını betimleyen konuşmaları sınırlamak” ve “Ege’de Yunanlıların yaşadığı adalardaki gibi diğer Türk sorunlarına meydan bırakmak” istemeyeceği görüşünde.
Makalede; Türkiye’nin “Yunanistan ve diğer ülkeler tarafından kontrol edilen Doğu Akdeniz ve Ege’deki su ve kaynakları takip etmek için hayata geçirdiği “Mavi Vatan” atağı ‘yayılmacı bir strateji’ diye nitelendi ve bu plan çerçevesinde “çok sayıda Yunan’ın yaşadığı Yunanistan’a ait adayı ele geçirmek isteyebileceği” öne sürüldü. Erlanger, Yunanistan’ın Güneydoğu Akdeniz’deki iddialarla ilgili anlaşmazlıkları Lahey’deki uluslarası tahkim yargılamasına götüreceğini ancak Ege konusunda müzakere etmeyeceğini ileri sürdü.
KRİZİN KÖKENİ DOĞALGAZ KEŞFİ
Erlanger’a göre iki komşu ülke arasında tansiyonu artan krizin kökeni 10 yıl öncesinde Doğu Akdeniz’de büyük doğal gaz sahalarının keşfine dayanıyor. Gaz keşifleri çoğaldıkça ülkeler “özel ekonomik bölge diye bilinen ve çoğu zaman çakışan” açık deniz bölgelerinin hakkını savundu. Fakat Türkiye, gaz temelli çeşitli konsorsiyumlardan dışlandı. Yunanistan’ın Türkiye kıyısına komşu adalara sahip olması olayı daha da karmaşıklaştırdı ve gelişmeler Atina’ya Ankara karşısında ayrıcalık tanındığı iddiasını destekledi.
Yine Erlanger’e göre Türkiye’nin Rodos açıklarına araştırma ve sondaj gemileri göndermesine Yunanistan refleks gösterdi. Söz konusu sahaya intikal eden Yunan fırkateyni, araştırma gemisini koruyan Türk fırkateyniyle çarpışınca devreye “Yunanistan’a yardım amacıyla” Fransa girdi.
“ULUSLARASASI HUKUKA SAYGI KURAL OLMALI”
Erlanger; Yunanistan’a uçak ve gemi desteği sunan Fransa’nın NATO’da aynı safta yer aldığı ancak AB üyesi olmayan Türkiye’yi “Doğu Akdeniz’deki sondaj haklarını genişletecek tartışmalı bir deniz anlaşması karşılığında asker sağladığı Libya’daki hükümete destek verdiği için” eleştirdiğini hatırlattı. Fransız Savunma Bakanı Florence Parly’nin ısrarla “iki ülke arasında diyaloğa” işaret ettiğini ve “uluslararası hukuka saygının istisna değil kural olması gerektiği” görüşünü savunduğunu yazdı.
İKİ KOMŞU ARASINDAKİ EN CİDDİ ANLAŞMAZLIK
Deneyimli gazeteci makalesinde Türkiye ve Yunanistan arasındaki gerilimi “NATO müttefikleri arasında 1996’dan sonra yaşanan en ciddi anlaşmazlık” diye niteledi ve Ege sularını ısıtan gelişmelerle alakalı Almanya’nın uzlaşmacı yaklaşım çağrısının henüz karşılık bulmadığını belirtti. 1996’daki anlaşmazlığın muhatapları da Ankara ve Atina idi.
“TÜRKİYE, HAKKINDAN ASLA TAVİZ VERMEYECEK”
Erlanger, Yunanistan Başbakanı Kyriakos Mitsokatis’in bir süre önce “Birleşmiş Milletler Sözleşmesi uyarınca hak olduğunu savunarak” harekete geçireceklerini söylediği Yunanistan’ın İyon denizindeki karalarını Batı’ya doğru genişletme planınının” Türkiye bunu savaş sebebi gördüğü için pratiğe dönüşmesine ihtimal vermiyor. Erdoğan’ın “hakkı olanı alacağını” düşündüğünü ve “Bize ait olandan asla taviz vermeyeceğiz” dediğini kaydediyor.
AB ÜYELİĞİNDE REFORM TEKLİFİ
Makalede NATO’nun eski İtalyan Büyükelçisi Stefano Stefanini’nin “Türkiye-AB ilişkisine” dair açıklamalarına da atıfta bulunuluyor. Tam üyelik müzakerelerinin 2016’dan beri ilerlemediğine dikkat çeken Stefanini, AB’den “yalandan çalışıyormuş gibi gözükmeyi” durdurmasını ve “Türkiye ile ileriye dönük nasıl bir ilişki kurabileceğini” tartışmasını istiyor. Buna “Vizesiz seyahat ve mevcut Gümrük Birliği reformu dahil olabilir.” diyor.
STEVEN ERLANGER’IN YAZISININ TAMAMI:
The New York Times Avrupa Baş Diplomatik Muhabiri Steven Erlanger’ın 27 Ağustos 2020’de yayınlanan makalesi:
Rising Tensions Between Turkey and Greece Divide E.U Leaders
Türkiye ile Yunanistan Arasında Yükselen Gerilim AB Liderlerini Bölüyor
Doğu Akdeniz’deki devasa doğal gaz yataklarının sondaj haklarına ilişkin anlaşmazlık giderek askerileşiyor ve iki NATO üyesi arasında bir çatışma riski doğuruyor.
Türkiye ve Yunanistan arasında enerji kaynaklarına ilişkin artan anlaşmazlık hızla askerileşiyor ve NATO müttefikleri arasında uyuşmazlık riskini artırıyor.
Bu hafta Türkiye ve Yunanistan’ı diyalog çağrısı ile ziyaret eden Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, her iki hükümeti de daha ileri bir askeri tırmanmaya karşı uyardı. Salı günü, “Ateşle oynanıyor ve herhangi bir küçük kıvılcım felakete yol açabilir.” dedi.
Almanya arabuluculuk yapmaya çalışırken, dört AB üyesi, Fransa, Yunanistan, Kıbrıs ve İtalya, Kıbrıs açıklarında gemi ve uçakları içeren askeri tatbikatlar yapıyorlar. Amaçlarının, Türkiye’yi ihtilaflı sularda daha fazla enerji keşfi yapmaktan caydırmak olduğunu söylüyorlar ki bu, savaş gemileri ve savaş uçakları tarafından korunan gemilerle birkaç haftadır yaptığı bir şey.
Fransa, geçtiğimiz hafta bölgeye gemi ve uçak göndererek Yunanistan’ın yanında yer aldı. Fransız yetkililer, NATO üyesi olup Avrupa Birliği üyesi olmayan Türkiye’yi, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki sondaj haklarını genişletecek, tartışmalı bir deniz anlaşması karşılığında asker sağladığı Libya’daki Birleşmiş Milletler destekli hükümete verdiği destek için eleştirdi.
Fransız savunma bakanı Florence Parly, önceliğinin diyalog olduğu konusunda ısrar ederken, Çarşamba günü iki günlük askeri tatbikatları duyurdu ve “uluslararası hukuka saygının istisna değil kural olması gerektiğini” vurguladı.
Ancak Avrupa Birliği krizle nasıl mücadele edileceği konusunda ikiye bölünmüş durumda. Almanya, İspanya ve İtalya daha uzlaştırıcı bir yaklaşımı tercih ederken, Fransa, Yunanistan ve Kıbrıs sert bir yaklaşım içerisindeler.
Bu gerginlikler, Avrupa Birliği Savunma ve Dışişleri Bakanları bu hafta Berlin’de bir araya gelecekleri görüşmede tartışılacak. Blok, Washington’un da tanımayı reddettiği Libya anlaşması da dahil olmak üzere Türkiye’nin iddialarının çoğuna şimdiden itiraz etti.
Yunanistan, Kıbrıs ve Fransa liderliğinde bir kısım AB üyeler kapsamlı yeni yaptırımlar istiyor ve bloğun dış politika sorumlusu Josep Borrell Fontelles, Berlin’de tartışmanın seçeneklerini sunacak. Ancak Avrupa Birliği’nin dönüşümlü başkanlığını elinde bulunduran Almanya, gerilimi azaltma karşılığında Türkiye’ye bir miktar teşvik sunmaya istekli.
Yunanistan ve Türkiye keşif görüşmelerini kabul ederken, Maas, “Bu tür görüşmelerin ancak yapıcı bir ortamda gerçekleşip başarılı olabileceği ve bunun için tüm yıkıcı faaliyetlerin sona ermesi gerektiği açıktır.” dedi.
Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Salı günü yaptığı açıklamada, Ankara’nın “ön koşulsuz görüşmelere açık olduğunu, ancak bir taraf ön koşullar dayatmaya başladığında, o zaman bizim de herkese açıklayacağımız birçok şey var” dedi. Yunanistan’ı “yaramazlık yapmayı ve çatışmaya yol açabilecek kırmızı çizgiler çizmeyi bırakması” konusunda uyardı.
Ancak Yunanistan, kıta sahanlığını ve buna bağlı olarak Doğu Akdeniz’deki enerji haklarını betimleyen konuşmaları sınırlamak ve Ege’deki Yunanlıların yaşadığı adaların durumunda olduğu gibi diğer Türk sorunlarına meydan bırakmamak istiyor.
Avrupa Konseyi başkanı Charles Michel, konuların 24 Eylül’de yapılacak liderler zirvesinde tartışılacağını söylerken, dışişleri bakanlarının Berlin’deki yaptırım veya teşviklerle ilgili kararlar alması beklenmiyor.
Yunanistan ile Türkiye arasındaki gerilimler, en azından yakın zamanda, Türkiye’nin Kıbrıs’ı 1974’te işgaline ve adanın bölünmesine kadar uzanıyor. İki ülke, 1996’da ıssız bir ada için neredeyse savaşa gidiyordu, bu kriz ABD diplomasisi tarafından yatıştırıldı.
Washington, Yunanistan ve Kıbrıs’a gizli bir diplomasi ve Doğu Akdeniz’e uçak gemisi göndermesini de içeren bazı askeri destekler ile arka çıkmasına rağmen, şimdi Almanya’nın krizi yönetmedi başı çekmesine izin veriyor.
Türkiye, Suriye ve Libya kadar uzaklarda Türk çıkarlarını baskılayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hükümetine karşı 2016’da gerçekleşen başarısız darbeden bu yana daha milliyetçi ve iddialı hale geldi. Almanya, Türkiye’nin, aksi takdirde Avrupa’ya gelmeye çalışabilecek dört milyona yakın mülteci ve göçmen barındırdığının da farkında.
Türkiye, Yunanistan ve diğer ülkeler tarafından kontrol edilen Doğu Akdeniz ve Ege’deki suları ve kaynakları talep etmek için yayılmacı bir strateji olan “Mavi Vatan” diye adlandırdığı yolu izliyor gibi görünüyor. Planda Türkiye’nin yüz binlerce Yunan vatandaşının yaşadığı çok sayıda Yunan adasını ele geçirmesi öngörülüyor.
Yunanistan, Güneydoğu Akdeniz’deki iddialarla ilgili anlaşmazlıkları, Lahey’deki uluslararası tahkim yargılamasına götürmeyi kabul edebilirken, Ege konusunda müzakere etmeyecek.
Mevcut krizin kökeni, 10 yıl önce Doğu Akdeniz’de büyük doğal gaz sahalarının keşfi idi. Daha fazla gaz keşfedildikçe ve sömürüldükçe, ülkeler özel ekonomik bölgeler olarak bilinen çoğu zaman çakışan açık deniz bölgelerinde haklarını savundular. Normalde anlaşmazlık yaşayan bazı ülkeler – İsrail, Yunanistan, Kıbrıs ve Mısır gibi – gaz projelerinde işbirliği yaptı.
Ancak çeşitli konsorsiyumlar Türkiye’yi dışladı ve Yunanistan’ın Türkiye kıyılarına yakın adalara sahip olması, Atina’ya Ankara’yı sarsan koruma(ayrıcalıklık)(münhasırlık) iddiası veriyor.
Erdoğan, “Amaçları, Akdeniz’in en uzun kıyı şeridine sahip olan ülkemizi, ancak oltayla balık yakalayabileceğiniz bir kıyı şeridine hapsetmekti.” diyerek şikayetini dile getirdi.
Örneğin İsrail, Kıbrıs, Yunanistan ve İtalya, Avrupalı tüketicilere gaz taşımak için EastMed adında bir boru hattı planlıyorlar, ancak Türkiye’nin son denizcilik hak iddiaları bu güzergah ile kesişiyor ve bu nedenle Erdoğan bunu engellemeye yemin etti.
Ankara, Kıbrıs’ın adanın kuzeyindeki Kıbrıslı Türklerle paylaşacak bir anlaşmaya varıncaya kadar kendi gaz kaynaklarını kullanma hakkına sahip olmadığını savunuyor. Münhasır ekonomik bölgelerin belirlendiği Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’nde imza sahibi olmayan Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs’ın sahip olduğu haklara karşı çıkıyor ve kendisi için daha büyük bir bölge istiyor.
Erdoğan, Şubat ayında ufak Avrupa yaptırımlarına sebep olarak bu yıl Kıbrıs açıklarını keşfetmek için araştırma ve sondaj gemileri gönderdi ve aynısını Rodos Adası yakınlarında da yaptı. Yunanistan, kendi topraklarını savunacağını ve Türkiye savaş uçaklarıyla Yunan adalarını aşıp bölgeye donanma gemileri yerleştireceğini söyledi. Bu ay bir Yunan fırkateyninin, araştırma gemisini koruyan bir Türk fırkateyni ile çarpışması, Fransa’nın Yunanistan’a yardım kararında bulunmasına yol açtı.
Bu anlaşmazlık, Türkiye ile Yunanistan’ın 1996 yılında karşı karşıya gelmesinden bu yana NATO müttefikleri arasındaki en ciddi karşı karşıya geliş oldu.
Almanya her iki tarafın da birbirini yenmeye çalışmasını bırakıp konuşmasını istiyor. Ancak Erdoğan’ın Temmuz ayı sonlarında araştırma gemisini geri çekmeyi kabul etmesinden kısa bir süre sonra, Yunanistan Başbakanı Kyriakos Mitsotakis, Mısır ile münhasır ekonomik bölgelerinin sınırlarını belirleyecek bir enerji anlaşması imzaladı. Erdoğan, ülkelerin karşılıklı deniz sınırı olmadığını ve anlaşmanın Libya bölgesini ihlal ettiğini söyleyerek öfkeyle yanıt verdi. Yunanistan anlaşmayı onaylamak için harekete geçerken, Erdoğan gemilerini tekrar geri gönderdi.
Yunan yetkililer, Mitsotakis’in Ankara’yı gereksiz yere kışkırtmadan kendi ülkesinde istikrarını göstermek istediğini söylüyor. Ancak Mitsotakis, Çarşamba günü, Yunanistan’ın İyon Denizi’ndeki karasularını batıya doğru 6 deniz milinden 12 deniz miline genişleteceğini, bunun Birleşmiş Milletler Sözleşmesi uyarınca bir hak olduğunu ve bunu başka bir yerde yapma hakkını koruduğunu duyurdu.
Ancak Türkiye böyle bir hareketin savaş sebebi olacağını söylediği için Ege’de bunu denemesi pek olası değil.
Erdoğan, Türkiye’nin bölgede “hakkı olanı alacağını” belirterek, “bize ait olanlardan asla taviz vermeyeceğiz” diye ant içti.
Türkiye’nin daha saldırgan ve milliyetçi duruşu göz önüne alındığında, birçok kişi Avrupa Birliği’nin önemli bir NATO müttefiki, ticaret ortağı ve Müslüman dünyasına köprü olmaya devam eden bir ülkeyle farklı bir ilişki üzerinden düşünmesi gerektiğine inanıyor.
NATO’nun eski bir İtalyan büyükelçisi olan Stefano Stefanini, Avrupa’nın Türkiye’nin AB üyesi olmasına dair süren, ancak 2016’dan beri üzerinde görüşülmeyen, 21 yıllık bir mit üzerinde “yalandan çalışıyormuş gibi gözükmeyi” durdurmalı ve Türkiye ile nasıl ileriye dönük bir ilişki kurabileceğini tartışması gerektiğini söylüyor.
Buna vizesiz seyahat ve mevcut gümrük birliği reformu dahil olabilir, dedi, “cömert bir ilişki ancak üyelik dışında.”
Ancak bu, Doğu Akdeniz’in kaynaklarını paylaşmak için müzakere edilmiş bir çözüm veya kabul edilebilir bir arabuluculuk anlamına gelir.
Bebek
3 Eylül 2020 at 16:33
saçma sapan bir haber dili, bu kadar amatör bir üslup olamaz.
S. Şefik Kemali Söylemezoğlu
1 Ekim 2020 at 11:34
Değerli Okuyucumuz,
Söz konusu haber The New York Times Avrupa Baş Diplomatik Muhabiri Steven Erlanger’ın 27 Ağustos 2020’de yayınlanan makalesinin çevirisidir. İçeriğe birebir sadık kalmak çabasıyla çevrilmiştir.
Şefik Söylemezoğlu
Genel Yayın Yönetmeni