Sanayi politikalarını hep teşvik olarak algılama yanılgısına düşüldüğünü belirten ASO Başkanı Nurettin Özdebir, “Aslında teşvikler bir unsur ama kamunun yapması gereken, özel sektörü ‘inovatif ve yüksek katma değer üreten’ bir yapıya kavuşturabilecek sanayi politikalarını ortaya koymasıdır.” dedi.
Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, Haziran 2019 Meclis Toplantısı’nda “İçinde bulunduğumuz durgunluk ortamından çıkış, yani firmaların üretim gücünün korunması ve piyasaların işler hale gelebilmesi için, kamunun reel sektöre sermaye niteliğinde kaynak aktarması gerekmektedir.” görüşünü dile getirdi. Özdebir, şirketlerin “uzun vadeli ve dengeli bir strateji” belirleyebilmesi için “makroekonomik istikrarın ve güvenin sağlanması” gerektiğini vurguladı.
“İNOVASYON VE YÜKSEK KATMA DEĞER ŞART”
Türkiye’de senelerdir etkin bir sanayi politikası ortaya konulamadığını ifade eden Özdebir; “Biz sanayi politikalarını hep teşvik olarak algıladık. Aslında teşvikler bir unsur ama kamunun yapması gereken, özel sektörü inovatif ve yüksek katma değer üreten bir yapıya kavuşturabilecek sanayi politikalarını ortaya koymasıdır. Etkin bir sanayi politikasının temeli, kamu-özel sektör diyalogu ile firmaların rekabet güçlerini arttıracak bir eko sistemdir.” dedi.
“EKONOMİMİZ DARALMA SÜRECİNDE”
Ağustos 2018’de başlayan “kur şoku ile enflasyon ve faizdeki yükselmenin” olumsuz tesiriyle 2019’un ilk çeyreğinde yüzde 2,6’lık küçülme yaşandığını hatırlatan Özdebir, küçülme sürecinin devam ettiğinin altını çizerek şunları söyledi: “Ekonomimiz, kur, enflasyon ve faiz temelli bir daralma süreci ile karşı karşıyadır Umarım üçüncü çeyrekle birlikte Türkiye ekonomisi bir büyüme trendine girecektir.”
“FİNANSMAN DESTEKLERİ YATIRIMA DÖNÜŞMÜYOR”
“2018 Ağustos ayı itibariyle, finansal piyasalarda başlayan olumsuz gelişmeler, ekonominin dinamizminin sekteye uğramasına neden olmuş, bu olumsuzlukları bertaraf etmek için hükümet, 9 ayda tam 7 farklı paket açıklamıştır. Uygulamaya konulan bu paketler ise piyasanın işleyişi ve büyüme üzerinde pozitif bir etki ortaya çıkaramamıştır.” diyen Özdebir sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün tartışılması gereken, uygulamaya konulan bu paketlerin tedavi için uygun olup olmadığıdır. Bu paketler içerisindeki finansman desteğinin, yatırımlara dönüşmediğini istatistikler ortaya koymakta. Sorunlar çözülmekten daha ziyade, kalıcı hale dönüşmekte. Şirketler bu ortamda, orta ve uzun vadeli bir plan yapmakta zorlanmakta. Bunun nedenleri, kurdaki oynaklığın hâlâ devam etmesi, yüksek enflasyon ve iç talepteki yetersizlik ve bunların ortaya çıkardığı belirsizlik ortamıdır. Şirketlerin uzun vadeli ve dengeli bir strateji belirleyebilmesi için makroekonomik istikrarın ve güvenin sağlanması yegâne şarttır.”
“ÜRETİMİN ÖNÜNDEKİ ENGELLER KALDIRILMALI”
Türkiye ekonomisinin “üretim odaklı bir yaklaşımla, yüksek katma değer oluşturan ve ithalata bağımlı olmayan bir üretim modeli ortaya koyması halinde” sağlıklı bir büyüme modeline kavuşacağını kaydeden Özdebir, bunun için yapılması gerekenleri şöyle özetledi: “Daha çok üretmek mecburiyetindeyiz. Lakin üretimin önündeki engeller de hâlâ devam ediyor. Yüksek faiz ortamında özel sektörün yatırım iştahı azalıyor, dışlama etkisi ile karşı karşıya kalıyor. Üretmeyen bir ülke de sağlıklı bir büyümeye ulaşamaz.”