Connect with us

Faruk Bangir

“GÜLLERİN TERBİYECİSİ, YÜZ YILLIK AİLEMİN ROMANI”

Yeni eseri Güllerin Terbiyecisi’nin “işleniş biçimi ve stil” açılarından, diğer romanlarından farklı olduğunu ifade eden Şair ve Yazar Şükran Kozalı, karakter bulmada zorlanmadığını, sezgilerinin kendisini yönlendirdiğini söylüyor. Kozalı, “Yürüyüşe çıktığımda şair yönüm devreye girer ve acayip imgeler yakalarım. Eve geldiğimde bulduğum imgeyi ya romana alırım ya da bir şiire.” diyor.

 

Şair ve Yazar Şükran Kozalı, yeni eseri Güllerin Terbiyecisi’nin “işleniş biçimi ve stil” açılarından, diğer romanlarından farklı olduğunu belirtti. 

Şair-Yazar Şükran Kozalı’yla, yeni romanı Güllerin Terbiyecisi, bundan sonraki yazın planı ve hayat üzerine konuştuk. Ortaya keyifle okuyacağınız bir röportaj çıktı.

-Güllerin Terbiyecisi romanınız nasıl oluştu? Eseri kaleme alırken kafanızdaki ana fikir neydi?
Bu roman yüz yıllık büyük ailemin romanı. Bir bakıma Peter’in su altı görüntüleriyle eşleşen dalmalarla kurgulanmış bir aşk romanı… Z Kuşağı diye abartılan yeni model gençleri de Lila karakteriyle işlediğim perspektifi yaygın bir metin. Ana karakter Lila ile Peter. Her ikisi de ayrı yerlerde dalıyor. Ama sonuçta su altında buluşuyorlar. Aşkın aşkınlığını işlemeye çalıştım. İpek böcekleri ayrı bir itici gücü romanın. Mitolojik eksenin günümüze dalması da ayrı bir anlatımla buluştu.

“AŞK, VAZGEÇİLMEZ KONUM”
-Bu romanın, daha önce yazdıklarınızdan farkı nedir?
Diğer romanlarımdan farkı işleniş biçimi ve stili. Birçok olayı birbiri içinde eriterek verdiğim başarılı bir roman oldu. Aşk benim vazgeçilmez konum. Bunda başarılı olmak da erotizmin sakin ve inandırıcılığına bağlı. Elbette yaşanmadan bir sevişme sahnesini film gibi anlatamazsınız. Başarı burada.

“YÜRÜYÜŞTE ŞAİR YÖNÜM DEVREYE GİRER”
-Yazmak, günlük hayatınızı nasıl şekillendiriyor?
Geceden kendimi programlarım. Bir şey mani olmazsa uygularım aklımdan geçenleri. Yürüyüşe çıktığımda şair yönüm devreye girer ve acayip imgeler yakalarım. Eve geldiğimde bulduğum imgeyi ya romana alırım ya da bir şiire. Çok yönlü yazar olmanın avantajını matematikçi olduğum için sanatımda kullanıyorum. Yemekten sonra yatağımın üstüne oturur dizlerimi masa gibi kullanarak yazmaya başlarım. Marcel Proust da öyle yazarmış.

Şair-Yazar Şükran Kozalı, Faruk Bangir’e yeni romanı Güllerin Terbiyecisi’nin nasıl doğduğunu anlattı.

-Karakter yaratırken zorlanıyor musunuz?
Karakterlerimi bulmak için zorlanmıyorum. Sezgilerim beni yönlendiriyor. Bir örnekle açıklayayım: Nazlı Eray’ın ‘Aşk Artık Burada Oturmuyor’ romanı beni buldu ve oradan metinler arası bir yöntemle yeni bir karakter çıktı.

-Yazarlık yolunda ilerleyen gençlere neleri tavsiye edersiniz?
Hiçbir şey önermiyorum. Yoğun okuma içinde zaten kendi yollarını bulacaklardır. Şu kitabı okuyun demek de yanlış. Ancak iki yıl önce kaybettiğimiz değerimiz Nadide Yıldız Ecevit’in bütün kitaplarını okumalarını isterim.

-Nadide Yıldız Ecevit sizin için çok önemliydi. Ona dair neler söylersiniz?
22 Haziran, ondan ayrılışımızın ikinci yılı. Onu hep yanımda hissediyorum. ‘Yıldızlara’ adını verdiğim şiir dosyamı onun anısına adıyorum. Hala oralardan beni uyarıyor. Yanlışım olursa düzeltiyor Dantel’im.

“ALT BEYİNLERİYLE YAŞIYORLAR!”
-Ülkemizdeki okuma alışkanlığı maalesef çok az. Sizce bunun en temel sebepleri nelerdir?
Kısa yoldan emek vermeden ve gerekli eğitimi almadan rahat yaşama isteği… Alt beyinleriyle yaşıyor hayatlarını! Ondan kurtulmanın yolu yine esaslı analitik bir eğitim almaktan geçer.

-Yayınlanma aşamasında şiirleriniz var mı?
Yeni şiirlerim var arada bir yazıyorum. Ama kıymetli bulduğum dizelerimi yeni yazmakta olduğum ‘Yastık altı Kitabı’ çalıyor. Elbette toplu şiirlerimi oluşturmaya da çalışıyorum.

Şair-Yazar Şükran Kozalı

“HER YAZAR, MUTLAKA KENDİSİNİ YAZAR”
– Kitaplarınıza renkli kişiliğinizi yeterince yansıttığınızı düşünüyor musunuz?
Bu soruya biraz şımarıkça evet diyeceğim. Her yazar ne yazıyor ise mutlaka kendisini yazar. Bunun aksi mümkün değildir.

– Yeni çıkacak kitaplarınızla ilgili ne söylersiniz?
Beni okumalarını isterim. Kendimi basılmış eserlerime baktığımda hayli yol almışım. Aşk ve erotizm vazgeçilmez konularım. Hem de yaşanmış hikâyelerle.

– Okuyucularınıza neler söylemek istersiniz?
Okuyucularıma alt beyinlerinden (eğer hep oradan yönlendiriliyorsa) diğer iki beyin katmanlarını çalıştırsınlar derim. Okumak için seçtiğiniz kitap mutlaka bu işlevi üslenmeli. Saygı ve sevgiyle…

ŞÜKRAN KOZALI KİMDİR?
Şair ve Yazar Şükran Kozalı, Denizli’de doğdu. İzmir Buca Eğitim Fakültesi Matematik Bölümünü bitirdi.
Yirmi yıllık öğretmenliğin ardından edebî eserlere yoğunluk vermek üzere emekliye ayrıldı. 22 Mart 1996’de İstanbul’da Lale Müldür, Günseli İnal, Talat Halman, Mehmet H. Doğan, Tarık Günersel ve Mazhar Candan gibi şairlerin bir araya gelerek oluşturdukları Şiir Uzayı Laboratuvarı’nın Ankara Temsilcisi olarak seçildi. 21 Mart’ın “Dünya Şiir Günü” belirlenmesinde etkin rol aldı.

Şiirlerindeki güçlü betimlemelerle aşkı, özlemi, savaşı ve doğayı anlatan Şükran Kozalı, kullandığı mekan adlarıyla şiiri bir tasvir şenliğine dönüştürdü. Matematik lisans eğitiminin etkisinin hissedildiği şiirlerindeki metafor zenginliği okurların dikkatini çekmektedir.

Edebiyatçılar Derneğinin kurucu üyelerinden olan Kozalı, 8 Mart 2002’deki Dünya Kadınlar Günü’nde, Berlin Üniversiteli Kadınlar Derneğince konuşmacı olarak davet edildi.

PEN Yazarlar Derneği üyesi Kozalı, Eskişehir Çağdaş Gazeteciler Derneğince 2008 Edebiyat Onur Ödülü’ne layık görüldü. Şiir ve roman türünde eserler üreten Kozalı, çalışmalarını Ankara’da sürdürüyor. Gece Çıkmaz Sokak adlı şiiri Gürhan Uçkan tarafından İsveççeye çevrildi. Eğreti Gelin adlı romanı Tarık Günersel tarafından sahneye; Atıf Yılmaz ve Zaim Güvenç tarafından da sinemaya uyarlanınca okuyucu kitlesinde ciddi bir artış oldu. Aynı eser Bulgarca ve Arnavutçaya çevrildi.

Şükran Kozalı, şiir kitaplarının ve romanlarının yanı sıra Varlık, Evrensel Kültür, Damar, Yazıt, Şiir Odası Dergisi, İnsancıl Dergisi ve Kavram Kargaşa gibi dergilerde Türk edebiyatına dair yazılar kaleme aldı.

Şiirlerindeki güçlü betimlemelerle aşkı, özlemi, savaşı ve doğayı anlatan Kozalı, kullandığı mekan adlarıyla şiiri bir tasvir şenliğine dönüştürdü. Matematik lisans eğitiminin etkisinin hissedildiği şiirlerindeki metafor zenginliği okurların dikkatini çekmektedir. Denemelerinde matematiği ve edebiyatı harmanladığı gözlemlenir. Romanlarında gerçek hayatı ve özellikle Denizli’nin kültürel belleğini yansıtması yazarı güçlü kılan özelliğidir. Kurguladığı romanlardaki kahramanlara, olaylara, mekânlara gerçek hayatta rastlanılabileceğinden görsel aktarılarak sinema filmlerine aktarılmıştır. Ne Şeker Şeysin Sen Matematik adını verdiği çocuk kitabıyla öğretme ve yazma sürecini devam ettiren Şükran Kozalı, matematiğin büyülü, sevgi dolu, şaşkınlık verici doğa güzelliklerine keşif yolculuklarını anlatmıştır.

Kozalı en son Hafifletilmiş Bir Tutunamayan, Derin Mavi Destan ve Güllerin Terbiyecisi isimli kitaplarını okuyucuyla buluşturdu.

Bizi Paylaşın
Continue Reading
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir