Connect with us

Dünya Gündemi

OTOMOTİV MÜHENDİSLİĞİNDE BİR NUMARALI GÜNDEM: SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK…

Yedinci Otomotiv Mühendisliği Konferansı’nda (IAEC), sürdürülebilirliğin, “hareketliliğin geleceği için çok kritik öneme sahip olduğunu” ve “sektörde elektriklileşme gibi teknolojilerle çok büyük bir değişim yaşandığını” ifade eden SAE International’ın Sürdürülebilir Mobilite Çözümleri Başkanı Frank Menchaca, “Bu, her şeyi değiştiriyor. Tedarik zinciri, mühendislik, iş, şirketlerimizi yönetme ve onlara liderlik etme biçimimizi bile değiştiriyor. Son sanayi devrimini düşünecek olursak; yaklaşık 1700 yılında başlamıştı. Son sanayi devrimini yaşamamız için 250 yılımız vardı. Bu dönüşümü yaşamak için 20 yılımız var! Bu, muazzam bir zorluk ama muazzam da bir fırsat.” dedi.

 

Otomotiv mühendisliğinde en yeni teknolojilerin ve gelişmelerin mercek altına alındığı Uluslararası Otomotiv Mühendisliği Konferansı’nın (IAEC) yedincisi, sürdürülebilirlik temasıyla gerçekleştirildi. Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB), Otomotiv Sanayii Derneği (OSD), Otomotiv Teknoloji Platformu (OTEP), Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği (TAYSAD) tarafından Amerikan Otomotiv Mühendisleri Birliği (Amerikan Society of Automotive Engineers- SAE International) iş birliğiyle, Tofaş’ın altın sponsorluğuyla ve Sabancı Üniversitesi’nin ev sahipliğiyle düzenlenen IAEC 2022’ye, alanında uzman yerli ve yabancı mühendisler ile dünyanın önde gelen şirketlerinin yöneticileri katıldı.

Otomotiv mühendisliğinde en yeni teknolojilerin ve gelişmelerin mercek altına alındığı Uluslararası Otomotiv Mühendisliği Konferansı’nın (IAEC) yedincisi, sürdürülebilirlik temasıyla gerçekleştirildi.

Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gündüz Ulusoy, başkanlığını üstlendiği konferansın açılışında, tema belirleme aşamasında tüm seçeneklerin kendilerini sürdürülebilirlik konusuna getirdiğini söyledi.

Prof. Dr. Gündüz Ulusoy- Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi 

“NET 0 KARBON HEDEFİNDE OTOMOTİVE KRİTİK GÖREV DÜŞÜYOR”
İklim değişikliğine yönelik öncelikli hedefin, “küresel ısınmanın endüstrileşme öncesi dönemin 1.5 derece üstüyle sınırlandırılması” olduğunu belirten Ulusoy şunları anlattı: “Bu hedefe ulaşabilmek için 2050 yılında net 0 karbon salınımı hedefini tutturulması yaşamsal öneme sahip. Bu hedefin tutturulmasında da otomotiv sektörüne kritik bir görev düşüyor. Otomobil, kamyon ve hafif ticari araçların egzoz salımları, tüm mobilitenin karbon salımının yaklaşık yüzde 75’ini teşkil etmektedir. Bu ise yılda 6 gigaton karbondioksit salımına karşılık gelir. Diğer bir deyişle dünyanın karbon salımının yaklaşık yüzde 15’idir. Bu birkaç istatistik bile bize otomotiv sektörü ve sürdürülebilirliğin nasıl iç içe olduğunu göstermeye yetiyor. O itibarla, otomotivde sürdürülebilirliği yasa ve regülasyonlar vasıtasıyla uymak zorunda olunan kısıtlar değil bilakis sektörün yaşamını gelişerek sürdürebileceği yeni bir ortamın, bir değişimin unsurları olarak yorumlamaya, etkilemeye çalışmak gerekiyor. Bu değişim sürecine yirminci yüzyıl başındaki kitlesel üretime geçişten bu yana otomotiv sektörünün içinde olduğu en büyük dönüşümdür diyebiliriz. Bu dönüşüm, riskleri olduğu gibi fırsatları da beraberinde getiriyor. Faydalanabilenler için yeni oyun sahaları açılıyor. Kısaca ifade ettiğim bu hususlar, sürdürülebilirliğin, sadece bu konferansın değil, önümüzdeki dönemlerde de ana gündem maddelerinden biri olduğunu gösteriyor. Sadece otomotiv sektörünün dönüşümünde değil, bütün dönüşümlerde insan kaynağı en önemli etken olarak ortaya çıkar.”

“BU DÖNÜŞÜMÜ YAŞAMAK İÇİN 20 YILIMIZ VAR”
Sürdürülebilirliğin, “hareketliliğin geleceği için çok kritik öneme sahip olduğunu” ve “sektörde elektriklileşme gibi teknolojilerle çok büyük bir değişim yaşandığını” ifade eden SAE International’ın Sürdürülebilir Mobilite Çözümleri Başkanı Frank Menchaca, “Bu, her şeyi değiştiriyor. Tedarik zinciri, mühendislik, iş, şirketlerimizi yönetme ve onlara liderlik etme biçimimizi bile değiştiriyor. Son sanayi devrimini düşünecek olursak; yaklaşık 1700 yılında başlamıştı. Son sanayi devrimini yaşamamız için 250 yılımız vardı. Bu dönüşümü yaşamak için 20 yılımız var! Bu, muazzam bir zorluk ama muazzam da bir fırsat.” dedi.

Frank Menchaca- SAE International’ın Sürdürülebilir Mobilite Çözümleri Başkanı

“2030’A KADAR KÖMÜR KULLANIMINI BIRAKMIŞ OLMALIYIZ”
“2020 verilerine göre ABD’de yüzde 27’yle en fazla sera gazı salınımını taşımacılık sektörünün yaptığını” vurgulayan Frank Menchaca şu bilgileri paylaştı: “Dünya genelinde yüzde 25 olması lazım bu oranın. Önümüzdeki güçlük işte bu taşımacılık sektörünü alıp sera gazı salınımımızı azaltmak. Bu, çok büyük bir vazife. Bunu düşünmek için bir dizi aracımız da mevcut. Elektrikli, hidrojen, biyoyakıtlar ve biyokütle gibi. Ve sonrasında gerekli olacak altyapıyı da düşünmemiz lazım. Biz burada düşünme biçimimizi ayrıştırdık, nasıl yapacağımıza dair. Net sıfıra ulaşmak için farklı yolları anlatacağım. Yüksek elektriklenme var. Yani gerçekten gerçek elektrikli araçlara çok kolay alışıyoruz. Elektriklilerde yenilebilir enerji kullanımı var. Ve bir de statüko var ki bu da kabul edilebilir değil! Birkaç farklı senaryomuz var. Bu araçların ve bu yolların her birini kullanarak net sıfır salımına ulaşılabilir. Bütün buradaki kilit nokta ise; ABD’de çok büyük kilit değişiklikler olması gerekiyor. 2030 yılına kadar kömür kullanımını bırakmış olmamız lazım. Doğalgaz, ABD’nin en büyük ihraç kalemlerinden bir tanesi. 2040 yılına kadar bunu azaltmamız gerekiyor. Yenilebilir enerji payımızı artırmamız gerekiyor. Eğer yüksek oranda elektriklenmeden bahsedeceksek, yüzde 76 daha az petrol ve doğalgaz anlamına geliyor 2020’ye kıyasla. Biraz daha az yüksek elektriklenme olursa; yüzde 64 daha az oluyor. Yenilebilir enerji payını arttırdıkça da azalıyor. Yüzde 56’ya iniyor. Tamamen yenilenebilir enerji ise o zaman çok az miktarda fosil yakıt kalıyor. Bu benim için çok kökten bir değişim. 1750’de başlayan ilk sanayi devrimi kadar kökten bir değişim.”

“ELEKTRİKLİ ARAÇLARIN ABD’DEKİ PAYI 2020’DE YÜZDE 2’YDİ”
“2020’de yaklaşık 5.2 milyon elektrikli araç bulunan ABD’nin, 2030 yılına kadar bu miktarı 49 milyona yükselterek toplam araç sayısındaki payı yüzde 2’den 17’ye çıkarmayı hedeflediğini kaydeden Menchaca, “2040’ta 204 milyon adet ve yüzde 64 pay, 2050’de de net sıfıra ulaşmak için 328 milyon adet elektrikli araç gerekiyor. Bu, şu an toplam araç sayısından da fazla bir sayı. Yani çok büyük bir güçlük var karşımızda ve biz SAE olarak bunun beraberinde getirdiği birçok sorunun çözümüne katkıda bulunmaya çalışıyoruz.” diye konuştu.

“ABD’DEKİ İSTASYONLARDA YÜZDE 25-30 ŞARJ EDEMEME SORUNU VAR”
ABD’deki istasyonlarda yüzde 25-30 oranında şarj edememe sorunuyla karşılaşıldığından söz eden Menchaca, konuyu şöyle detaylandırdı: “Yani şunu bir düşünün biz hepimiz, benzin pompasına gidip benzin almaya alışığız ama o pompanın yüzde 75 oranla çalıştığını hayal edemeyiz! Ama ABD’de şöyle bir gerçeklik var ki, şarj altyapısı yüzde 30 oranında başarısız oluyor. Çok sayıda kategorize edilmeyen hata kodları var. O şirketlerden biri bunu şu şekilde özetledi. Eğer bunu düzeltmezsek, planımız ne kadar iyi olursa olsun hiçbir planımız gerçekleşmez çünkü tüketiciler elektrikli araçları kabullenmez. Yani yüzde 5 kaldıysa aracımızda ve bir şarj istasyonuna geldiğimizde çalışması gerekirken çalışmıyorsa; nasıl güvenebilirsiniz ki?”

Bizi Paylaşın
Continue Reading
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir