Connect with us

Sağlık

KAPTANIN SEYİR DEFTERİNDEN…

Ne olacağını bilmediğin böyle bir seyre hazır olmak, Corona’ya karşı önlem almak gibi. Kriz başladığında panik olmamak tekne kurallarından bir tanesi… Hazırsan panik yapmazsın. Bu hazırlık sadece ekipman anlamında hazırlık değildir. Gece ile gündüzün birbirine karıştığı küçük bir dünyada saatlerce seyir yapmak kafaca hazırlığı da beraberinde getirir.

30’larımdayken daha hareketli ve dinç idim. 15 yıl önce… İşten izin alıp güneyden kuzeye tekne transferleri yapardım. Her seyir öncesi tekneyi hazırlardım. Can yelekleri, fenerler, güvenlik halatları, haritalar, ekipmanlar, kıyafetler, günlük yiyecek istihkakı, vardiya saatleri, seyir notları, armanın ve teknenin kontrolü, seyir detayları, hava durumu… O zamanlar teknoloji bu kadar gelişmiş değildi. Whatsapp, online seyir programları, cepten müzik dinlemek, internet bağlantısı gibi imkanlar yoktu. CD ler hazırlanır, yanımıza kitaplar alınırdı. Teknenin bayraklarını muhakkak kontrol ederdim. Eğer Türk bayrağı eskimiş veya solmuş ise muhakkak değiştirirdim. Yeteri kadar ve gerekli yiyecek, bol su ve meyve yanıma alırdım.

 

Transfer yaptığım için öyle orda dururum burada gezerim aman buranın denizi güzelmiş denize gireyim seyir planı içinde olmazdı. Fethiye’den Çeşme, Çeşme’den Çanakkale, Çanakkale’den İstanbul’a 2 konaklama ile planlı seyre çıkardık, Yunan sularında seyrederek, yolumu kısaltmaya çalışırdım. Hava durumuna göre konaklama 4’e çıkabilirdi. Bazen de mahsur kalırdım bir Yunan adasında… Genellikle Mart ayı olurdu. Hava sert ve soğuk, rüzgar kafada olurdu, ne dayak yerdim. Rüzgarsız kalıp saatlerce seyir yapardım. 35 saat, 40 saat… Bir de okyanus geçenleri düşünün. Ya geçmek zorunda kalsaydınız? Bir evden daha küçük bir dünyada maksimum 5 adım atabileceğin bir mekanda… İnternet olmadığı için dış dünya ile bağlantım olmazdı. Sosyalleşmek, ancak ekiple muhabbet etmek kadardı. Bazen muhabbet biter herkes kendi dünyasına dönerdi. Uyuyanlar, AUM çekenler. Spor olsun diye tekneyi temizlerdim, yerleştirirdim. Arada yelken açardım hareket olsun diye… Acıktığımızda bir elimizde salatalık, bir elimizde domates hatır hutur yerdik. Öyle masa donatmak olmazdı. Saatler geçmek bilmezdi ama günün sonunda bedenen yorgun, kafaca dinlenmiş olurdum.

Ne olacağını bilmediğin böyle bir seyre hazır olmak, Corona’ya karşı önlem almak gibi. Kriz başladığında panik olmamak tekne kurallarından bir tanesi… Hazırsan panik yapmazsın. Bu hazırlık sadece ekipman anlamında hazırlık değildir. Gece ile gündüzün birbirine karıştığı küçük bir dünyada saatlerce seyir yapmak kafaca hazırlığı da beraberinde getirir. Baş başa kaldığım kendimle barışık kalmak, anın tadını çıkarmak, gün batımını izlemek, gece yıldızları izlemek, bir geminin geçişini izlemek, dağlara bakmak, haritayı açıp çalışmak, el pusulası ile zaman geçsin diye sağa sola bakmak, sıkıntıdan telsizle gemi ile muhabbet etmek, teknenin taşırdığı dalgalara bakmak, tekne ile uğraşmak, yemek yapmak, teknenin burnuna yürüyüş amaçlı gidip gelmek, kitap okumak, ufuk çizgisine bakmak, güverteye yatıp bulutları izlemek, donuna kadar ıslanmak, fırtınada tuvalete gidemeyip altına bilerek yapmak, 4m’lik dalgalarla boğuşmak, arkadan olta sallayıp akşam rızkını çıkarmak, sakin müzikleri dinlemek, bazen müzikten bıkıp rüzgarı dinlemek, fotoğraf çekmek, soğukta kahvenin yanına bir sigara patlatmak, üşüdüğünde yatakları kaldırıp ısınmak için motora yakın tahtanın üzerinde uyumak, kurumamış kıyafetleri tekrar giymek, fırtınada açılan yelkeni gidip güverteden toplamak, korkularla yüzleşmek, düşünmek, kendini bilmek ve tanımak, ruhu dinlendirmek, yavaşlamak, gidecek ve kaçacak bir yerin olmadığını bilerek… Bunları yılmadan ve kararlılıkla yapabilmek… Saatlerce aynı şeyi yapabilmek… Kolay değil…

Karaya ayak bastığınızda sıcak bir çorba hepsinden sonra en güzel ödül olurdu. Popom bir minder görürdü, bir kafede kahvemle bir camın arkasından denize bakardım, seyri düşünürdüm. Ne kadar boş yaşadığımızı, her şeyin ne kadar anlamsız olduğunu… Hepsinden ders çıkardım. Hayat ilkem basitlik oldu. Denizciliğin bana kazandırdıkları ile şimdi evdeyim. Bu yazıyı yazmak için fırsatım oldu. Düşündüklerimi yapmak için imkanım var. Evlere kapanmayı yeni bir hayata bir başlangıç olarak görüyorum, bir tefekkür hücresine konulduğumu düşünüyorum. O kafede denize bakarak kahve içeceğim gün gelecek. Güzel günler yakındır, panik yok! Evimi bir tekne gibi görüyorum. Bu uzun seyire hazırım, asla pes etmedim, pes etmek yok. Ya siz?

Sağlıkla ve sevgi ile kalın.

ÖZER ÖNALDI

Bizi Paylaşın
Continue Reading
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir