Connect with us

Kültür - Sanat

“SANATÇI, EVRENSEL KAYGININ GÖRÜNEN YÜZÜDÜR”

Ressamlığın kendini ifade etme biçimi olduğunu belirten Emre Dağ: “Tüm duygusal yoğunluğumu resimlerime aktarıyorum. Hayalimdeki karakterlere anlam yüklerken kimi zaman güneş oluyorum, kimi zaman dağın tepesindeki bulut…” diyor.

 

 

AYŞEGÜL ÇAKIR

Genç ressamlarımızdan Emre Dağ, sanat felsefesi ve sanatın toplumsal rolü hakkındaki düşüncelerini olduğu gibi eserlerine yansıtma gayreti içinde. Resim yaparken kendini ifade ettiğini söyleyen Dağ, “Sanat, evrenin dengesini elinde tuttuğuna inandığım bir terazidir.” diyor. Sanatın merkezi İstanbul’a uzak yaşamanın hedef kitleye ulaşmada dezavantaj oluşturmasından yakınan Dağ, ancak sanatçının her şartta ve zeminde insanın dönüşüm sürecinde öncü olması gerektiğini vurguluyor.

“RESİM TUTKUMU 4’ÜNCÜ SINIFTA ÖĞRETMENİM KEŞFETTİ”
-Yaşam ve sanat süreçlerinizi anlatır mısınız? Sizi resim sanatına yönelten köşe taşı nedir?

Çok klasik olacak belki ama resim yapmaya 5 yaşındayken anaokulundaki boya kalemlerini çalmakla başladım. Bunu annem öğrendiğinde en büyük destekçim ve sponsorum oldu. Sonraki süreçte hızlanarak devam eden resim yapma aşkıma sokaktan topladığım çamurlar şekil vermeye başladı. Bu aşk, tüm okul hayatım boyunca hiç hız kesmeden devam etti. Resim yapma tutkumu profesyonel anlamda 4’üncü sınıftayken öğretmenim keşfetti. Ailemin ve öğretmenimin desteğiyle Adana Güzel Sanatlar Akademisi’ne girdim. Fakat babam daha çok mühendislik gibi bölümler okumamı istiyordu. Bu durumu biraz zorlaştırsa da annemin desteği burada da devreye girmiş bana son parasını vererek Adana Güzel Sanatlar Lisesi’ne gitmemi sağlamıştı.

“RESİM, KENDİMİ İFADE ETME BİÇİMİM”
-Sanatseverlere resimleriniz hakkında ne anlatmak istersiniz; onları nasıl tanımlıyorsunuz, onlarla hangi mesajları vermek istiyorsunuz? Bu mesajlarınızı yansıttığınızı düşünüyor musunuz? Bunların eserlerinizdeki ip uçları nelerdir?

Resim, kendimi ifade biçimim aslında. Tüm duygusal yoğunluğumu resimlerime aktarıyorum. Hayalimdeki karakterlere anlam yüklerken kimi zaman güneş oluyorum, kimi zaman dağın tepesindeki bulut… Resimlerimde lirik anlatım dilinde yarattığım form biçimle leke-denge unsurlarını kullanıyorum. Amacım insanların köleleştirdiği doğaya nefes güneş olmak…

SANATIN MERKEZİNDEN UZAK OLMANIN ZORLUKLARI…
-Sanatın merkezi İstanbul’dan uzak bir şehirde sanat üretmeye çalışan genç bir ressam olmak ne gibi sıkıntılar meydana getiriyor; bunları nasıl aşabiliyorsunuz?

Ürettiğim resimlerin hedef kitleyle buluşması biraz sancılı oluyor. Sanatın alıcısı ve severiyle sanatçı arasında köprü oluşturacak müze, galeri ve sergilerin bir hayli uzağında olmak; tıpkı kör bir insanın yönünü bulması gibi… Doğal olarak hedef kitleye ulaşabilmek için ekstra çabalar ortaya koymak gerekiyor.

-Sanat nedir sorusuna sizin cevabınız nedir? Sanatın yönü nereye çevrilmiş olmalı?

Bu sorunun asıl muhatabı geniş yelpazede sanatın ulaştığı herkestir. Yine de benim bu konuda yorumum kısıtlayıcı bir kıyaslama olacak ama “sanat, evrenin dengesini elinde tuttuğuna inandığım” bir terazidir.

“SANATIN TÜM ALANLARI ÖZGÜN OLMALI”
-Sanatta özgünlük konusundaki düşünceleri açıklar mısınız? Sizin resminizi özgün yapan özellikler nelerdir?

Sanatın tüm alanlarının özgün olması düşüncesinin, sanatçının her zaman kendini doğru ifade biçimi olduğuna inanırım. Sunulan sanatsal hatların, psikolojik duyguları tetikleyen biçim ve değerlere dönüştüğünü düşünüyorum.

-Sizi ve sanatınızı etkileyen sanatçılar kimlerdir?

Henüz yolun başında bir ressam olarak ilkin Paul Cezanne’den etkilendim. Akademik eğitim almaya başladıktan sonra da İngiliz ressam William Turner’ın etkisi ve beğenisi çerçevesinde çalışmalarıma devam etmekteyim.

“EVRENDEKİ DÖNÜŞÜMDE SANATÇI ÖNCÜ OLMALIDIR”
-Hayatın içinde devam eden değişim-dönüşüm sürecinde sanatçı nerde durmalıdır? Bu duruşunu eserlerine nasıl yansıtmalıdır?

Evrendeki insanın dönüşümü sürecinde sanatçı öncü olmalıdır. Estetik duruşu benimseyen bir yapının ana hatlarını oluşturmalıdır. Bu bağlamda sanatçı evrensel kaygının görünen yüzüdür.

-Siz şu an kendinizi sanatçı olarak nerede konumlandırıyorsunuz?

Ben sanatçıyı sanatın tüm hatlarını oluşturan temellerin içerisinde yapı taşı olarak görüyorum. Sanatçı bu anlamda yerini ve duruşunu belirleyerek, ürettiklerine yansıtarak ses olmalıdır. Ben de doğadan etkilenen bir sanatçı olarak yakalayabildiğim enstantaneleri tuvalden yansıtarak ikame bir yer bulduğumu düşünüyorum.

-Gelecek ile ilgili hedefleriniz nedir?

Kendime herhangi bir hedef koymadım. İnsanlar duygu değişikliği içerisindedir. Ben de resimlerimle kişisel deneyimlerimle örtüşen bağ kuruyorum.

DOĞANIN DİRENİŞİ VE AYAKTA DURMA ÇABASI…

-Bir resminizi esas alarak bunu okuyucularınıza anlatır mısınız?

Bu resimde doğanın tekrar tekrar küllerinden yeniden varoluşunu; hayat bulduğu suya ve güneşe ulaşma çabasını tasvir etmeye çalıştım. Kullandığım renk leke fırça dokunuşlarım ve kompozisyon bir nebze de olsa tuval üzerinde amacıma ulaşmaya yardımcı olmuştur. Çalışmamda doğanın bende yarattığı direniş ve ayakta durma çabasını betimledim.

DAĞ’IN ALDIĞI ÖDÜLLER
2005- MEB “Sporda Şiddet ve Fair Play” Başarı Ödülü
2006- 17’inci Ulusal Çocuk Resimleri, Başarı Ödülü
2006- “Tarihi ve Doğal Güzelliklerimizi Koruyalım” Açı Yayınları, Başarı Ödülü
2011- Adana Eczacılar Odası, Türkiye Birinciliği
2012- Adana Eczacılar Odası, Başarı Ödülü
2012- Uluslararası “Green to Blue, 2’inci Cultural Bridges”, Mansiyon Ödülü
2012- Işık Üniversitesi 1’inci Ulusal Exlibris Yarışması, Özel Ödül
2012- Geleneksel Bahattin Tatis, Sergileme Ödülü
2014- Ponart Temel Tasarım, Sergileme Ödülü

Bizi Paylaşın
Continue Reading
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir