15’İNCİ YÜZYILDAN 20’NCİ YÜZYILA GÖZ ALABİLDİĞİNE İSTANBUL

Geniş açılı İstanbul manzaralarını gösteren tablolardan gravürlere, nadir kitaplardan albümlere, panoramik fotoğraflardan Yadigâr-ı İstanbul objelerine 100’ün üzerinde eserin yer aldığı ve New York’taki Metropolitan Museum of Art’ın İslam Eserleri Bölümü tarafından yaklaşık bir yıldır düzenlenen çevrimiçi konuşma serisi “Islamic Art in Solitude’un” kapanış etkinliğinde dünyaya tanıtılan “Göz Alabildiğine İstanbul: Beş Asırdan Manzaralar” isimli sergi, 26 Mayıs 2024’e kadar görülebilecek. Vehbi Koç Vakfı (VKV) bünyesindeki Meşher’de gerçekleşen ve “tümüyle Ömer Koç Koleksiyonu’ndaki çeşitli nadide eserlerden oluşan” sergi, “İstanbul’un Osmanlı payitahtı olduğu 15’inci yüzyıldan 20’nci yüzyılın ilk çeyreğine uzanan” bir zaman dilimini kapsıyor.

Türkiye’nin önde gelen disiplinler arası sergi mekânlarından Meşher’de gerçekleşen
ve küratörlüğünü Şeyda Çetin ile Ebru Esra Satıcı’nın üstlendiği “Göz Alabildiğine İstanbul: Beş Asırdan Manzaralar” isimli sergi, dünyanın en önemli müzelerinden ABD New York’taki Metropolitan Museum of Art’ın İslam Eserleri Bölümü tarafından yaklaşık bir yıldır düzenlenen çevrimiçi konuşma serisi “Islamic Art in Solitude’un” kapanış etkinliğinde dünyaya tanıtıldı.

15’İNCİ YÜZYILDAN 20’NCİ YÜZYILIN İLK ÇEYREĞİNE
Vehbi Koç Vakfı (VKV) bünyesindeki Meşher’in Direktörü Nilüfer Konuk, Satıcı ve Çetin ve Prof. Dr. Zeynep Çelik, 2 Kasım’daki etkinlikte “tümüyle Ömer Koç Koleksiyonu’ndaki çeşitli nadide eserlerden oluşan” ve İstanbul’un Osmanlı payitahtı olduğu 15’inci yüzyıldan 20’nci yüzyılın ilk çeyreğine uzanan bir zaman dilimini kapsayan” sergi hakkında bilgiler aktardı.

100’ÜN ÜZERİNDE ESER SERGİLENİYOR
Geniş açılı İstanbul manzaralarını gösteren tablolardan gravürlere, nadir kitaplardan albümlere, panoramik fotoğraflardan Yadigâr-ı İstanbul objelerine 100’ün üzerinde eserin yer aldığı “şehrin zengin bir görsel kaydı niteliğindeki” sergi, 26 Mayıs 2024’e kadar görülebilecek.

GERİ BİLDİRİMLER SON DERECE OLUMLU
Meşher Direktörü Nilüfer Konuk, Metropolitan Museum of Art’ta İslam Eserleri Bölümü Başküratörü Navina Haidar Haykel’in moderatörlüğündeki etkinlikte sergiye gösterilen yoğun ilginin kendilerini mutlu ettiğini ve ziyaretçilerden aldıkları geri bildirimlerin son derece olumlu olduğunu söyledi.

DEĞİŞMEYEN ORTAK UNSUR HAYAL GÜCÜ
Küratör Ebru Esra Satıcı, sergideki eserlerin “kronolojik ya da tekniğe dayanan bir kürasyon yerine konular ve hikâyelerle birbirine bağlanan tematik bir yaklaşımla” yerleştirildiğini belirterek Edward Lear ve Max Rabes’in seçkideki eserlerini paylaştı. 500 yıllık zaman diliminde eserlerde değişmeyen ortak unsurun hayal gücü olduğunun altını çizen Satıcı, “İstanbul’u hiç görmemiş sanatçıların daha önceki İstanbul temsillerinden yararlanarak eserler ürettiklerine; gerçekçi görünen temsillerin çoğunda dahi hayal gücüne dayanan noktalar görüldüğüne” dikkat çekti.

BEYAZIT TEPELERİNDEN İSTANBUL PANORAMASI
Küratör Şeyda Çetin ise farklı araç ve tekniklerle ortaya çıkan iki İstanbul panoramasına değindi. Bayezid Kulesi’nden İstanbul’un bilinen en eski panoramik fotoğrafını çeken James Robertson’ın 1857 tarihli fotoğrafı ile onun izinden gittiği düşünülen Girolamo Gianni’nin 1868 yılında yaptığı Beyazıt tepelerinden İstanbul’u gösteren yağlı boya eseri tanıttı. İstanbul yangınlarını konu edinen eserlerle konuşmasına devam eden Çetin, İstanbul’a gelen az sayıdaki kadın sanatçıdan Alicia Blackwood ve Evelyn Gorkiewicz’in şehrin görsel kayıtlarını ürettiğini anlattı.

DÜZYAZI VE ŞİİRLE ZENGİNLEŞEN GÖRSEL KAYITLAR
Prof. Dr. Zeynep Çelik de konuşmasında çeşitli edebiyatçılardan örnekler sundu. Sergi kitabındaki makalesinde Avrupalı sanatçılara ait sergideki eserlerle geç Osmanlı/erken Cumhuriyet döneminin önde gelen yazarlarından alıntıları bir araya getiren Çelik, sergideki bu görsel kayıtların; onları yansıtan, işleyen, dengeleyen ve karmaşıklaştıran düzyazı ve şiirle nasıl zenginleştirilebileceğine işaret etti.