Connect with us

Sağlık

ÇÖLYAK NEDİR, NE DEĞİLDİR?

Son yıllarda bilinirliliği artan çölyak, aslında toplumda en sık görülen genetik hastalıkların biri. Bu hastalığa yakalananların gluten içermeyen besin tüketmesi gerekiyor. Acıbadem Üniversitesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şafak Kızıltaş, çölyak hakkında doğru bilinen yanlışlara dikkat çekti. 

Çölyak hastalığının en çok bilinen şişkinlik ve karın ağrısı dışında farklı belirtiler gösterebildiğinin altını çizen Acıbadem Üniversitesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Acıbadem Kozyatağı Hastanesi Gastroentroloji Uzmanı Prof. Dr. Şafak Kızıltaş, “Migren, depresyon, kemik erimesi, infertilite, huzursuz bağırsak sendromu gibi birçok rahatsızlığın temelinde çölyak yatar.” dedi.

 Prof. Dr. Şafak Kızıltaş-Acıbadem Üniversitesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Acıbadem Kozyatağı Hastanesi Gastroentroloji Uzmanı

Prof. Dr. Şafak Kızıltaş-Acıbadem Üniversitesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Acıbadem Kozyatağı Hastanesi Gastroentroloji Uzmanı

Prof. Dr. Kızıltaş, tedavisinin ömür boyu süren çölyak hastalığına ilişkin doğru bilinen yanlışları şöyle sıraladı: 

Çölyak modern çağın hastalığıdır: YANLIŞ!
DOĞRUSU: Hayır, kökeni milattan öncesine dayanır. Dünyanın en yaygın genetik hastalığı çölyak; ince bağırsağı ve birçok organı tutar ve bağışıklık sistemini etkiler. Eski Yunancada karın anlamına gelen “coeliaca” kelimesinden adını alan hastalığın izlerine M.Ö. 1. yüzyılda rastlanmıştır. Arkeolojik kalıntılar insanoğlunun Mezopotamya’daki ilk ıslah edilmiş buğdayla beslenmeye başladığından itibaren bu hastalığa yakalandığını gösteriyor. İlk tanı ise 1888’de İngiliz patolog Samuel Gee’nin hastalığın histolojik bulgularını ince bağırsak biyopsilerinde göstermesiyle konuldu. Hastalığa yol açan etken maddenin buğdaydaki glüten olduğu da 1950’lerde kesinleşti.

Yaygın bir hastalık değildir: YANLIŞ!
DOĞRUSU: Aksine, dünyada en yaygın görülen hastalıktır. Tanımlandığı ilk yılarda 4 bin ila 5 bin kişide bir görülüyordu. Oysa bugün yapılan çalışmalar, birçok toplumda ve ülkemizde çölyak hastalığının her 100 kişiden birinde gözlendiğini ortaya koyuyor. Bu oran Kuzey Avrupa’da 60-70 kişide bire, Batı Avrupa’da da yüzde 5-6’ya çıkıyor. Tanımlanan hastaların sayısına bakıldığında, bunun buzdağının su üstündeki bölümü olduğu benzetmesi yapılabilir. Saptanamayan hastaların çok daha büyük bir kitle olduğu düşünülüyor.

"Çölyak genetik geçişlidir"

“Çölyak, genetik geçişlidir”

Genetik bir hastalık değildir: YANLIŞ!
DOĞRUSU: Bu hastalık genetik geçişlidir. Çölyak, tek yumurta ikizlerinden birinde varsa diğerinde de yüzde 75 oranında görülüyor. Birinci derece akrabalarda yüzde 20, ikinci derece akrabalarda da yüzde 5 oranında rastlanıyor.

Çocuklukta ortaya çıkar: YANLIŞ!
DOĞRUSU: Bu hastalığın ortaya çıkış bulguları çok farklı olabilir. Süt çocukluğu, oyun çocukluğu gibi erken dönemlerde ortaya çıkabildiği gibi, 70 ve 80 yaşlarda tanımlanabilen geç olgular da bulunmaktadır. Yani çölyak, her yaşta görülebilir.

"Tek belirtisi karın ağrısı değildir."

“Tek belirtisi karın ağrısı değildir.”

Tek belirtisi şişlik ve karın ağrısıdır: YANLIŞ!
DOĞRUSU: Birçok belirtisi vardır. Klasik bulguları karın ağrısı, ishal, kansızlık, kilo alamama, boy kısalığı, fiziksel ve ruhsal gelişme geriliği, diş minesinde sorunlar ve kemik erimesidir.

Çölyak yalnızca sindirim sisteminde hastalık yapar: YANLIŞ!
DOĞRUSU: Çölyak tüm vücut sistemlerinde çeşitli hastalıklara neden olabilir. Kadınlarda adet düzensizliği, kısırlık, hamilelikte sık düşükler çölyaktan kaynaklanabilir. Ayrıca karaciğer fonksiyonlarında sorun, kalp kası bozukluğu, D ve B grubu vitamin eksikliği, folik asit eksikliği, dermatit, ağızda aft, ülser, nörolojik bozukluklar, depresyon, böbrek ve eklem hastalıklar gibi farklı sorunlara da yol açabilir.

Huzursuz bağırsak sendromunun nedeni çölyaktır: YANLIŞ!
DOĞRUSU: Huzursuz bağırsak sendromu farklı bir hastalıktır. Ancak Çölyak görülme sıklığının, dispepsi (karında ağrı, gerginlik, erken doyma, iştahsızlık, bulantı, geğirme) ve huzursuz bağırsak sendromu olan hastalarda yüzde 2-3’e çıktığı bilinmektedir.

"Bir çay kaşığının sekizde biri kadar un tüketilmesi halinde bile alınan glüten hastalığı tetikler."

“Bir çay kaşığının sekizde biri kadar un tüketilmesi halinde bile alınan glüten hastalığı tetikler.”

Glüteni azaltmak çölyakı tedavi eder: YANLIŞ!
DOĞRUSU: Bir çay kaşığının sekizde biri kadar un tüketilmesi halinde bile alınan glüten hastalığı tetikliyor. İşleyiş şöyledir: Yiyeceklerin bağırsaklardaki emilimi sırasında vücudun savunma mekanizması glütene karşı savaş açar ve antikorların ince bağırsaktaki fırçamsı yüzeye saldırmasıyla bağırsak duvarında hasar olur. Bu hasar nedeniyle besin maddeleri emilmeden sindirim sistemi yoluyla atılır. Glütenli besinlerin az tüketilmesi sorunu bir parça hafifletse de tedavi etmez. Çölyak hastaları bu sorunla karşılaşmamak için glüten barındırmayan yiyecekler yemelidir.

Tanı için kan tetkiki yaptırmak yeterlidir: YANLIŞ!
DOĞRUSU: Yalnızca kan tetkiki yeterli değildir. Tanı için en önemli yöntem, hekimin muayenesi, hastanın öyküsünün iyi dinlenmesi ve hekim farkındalığıdır. Kan tetkiklerinde çölyak antikorlarına bakılır. Hastalığın varlığında çölyak antikorlarının (Anti-EMA IgA, Anti-ttg IgA ) pozitiflik oranı yüksektir. Ayrıca İnce bağırsak biyopsilerinin alınması gerekir. Bazen ince barsak biyopsileri de yeterli gelmeyebilir. Bu gibi durumlarda doku tipi tayininin yapılması ( HLA DQ2-HLA DQ8 ) önerilir. Çölyak hastalarının yüde 95’inde bu doku tipleri pozitiftir, bu nedenle Çölyak hastalığının tespitinde önemli rol oynar.

"Bu hastalığın tedavisinde en önemli adım, glüten tüketimine son verilmesidir. Üstelik bu diyetin hiç ara verilmeden ömür boyu sürdürülmesi gerekir."

“Bu hastalığın tedavisinde en önemli adım, glüten tüketimine son verilmesidir. Üstelik bu diyetin hiç ara verilmeden ömür boyu sürdürülmesi gerekir.”

Glüten içeren yiyeceklerden uzak durmak yeterlidir: YANLIŞ!
DOĞRUSU: Tedavide en etkin yöntem glüten içeren yiyecekleri yememek olsa da; aynı şekilde glüten içeren temizlik ve kozmetik ürünlerinden de uzak durulması gerekir.

Glütensiz yiyecek diyetine zaman zaman ara verilebilir: YANLIŞ!
DOĞRUSU: Bu hastalığın tedavisinde en önemli adım, glüten tüketimine son verilmesidir. Üstelik bu diyetin hiç ara verilmeden ömür boyu sürdürülmesi gerekir. Diyetine özen gösteren kişilerin ince bağırsağında 6-12 haftada düzelme başlar. Bir yılın sonunda da hastaların yüzde 70’inde tam iyileşme sağlanır. Bir yılda düzelmeyen hastalarda bağışıklık sistemini baskılayan bazı ilaçlar kullanılır.

Bizi Paylaşın
Continue Reading
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir