Connect with us

Finans & Ekonomi

ŞİRKET VE BİREYLERDE “DAYANIKLILIK KASI”…

Dayanıklı olmak için standart bir reçete yok. Bununla beraber dayanıklılık, hem kişileri hem de şirketleri geleceğe taşıyacak önemli bir yetkinlik. Diğer yetkinliklerden farklı olarak “kendi güçlü yönlerimizin farkına varmayı ve içsel bir sıçrama yapmayı gerektiren” bir yetkinlik. O açıdan kişi ve şirket sayısı kadar dayanıklılık yöntem ve çeşitliliği var. Tüm bunlara rağmen dayanıklılık kasını geliştirirken beş nokta önemli diye düşünüyorum: “Fark etmek”, “kabul etmek”, “anlam kurmak”, “sorumluluk almak” ve “öğrenmek”.

 

Kobi Yaşam’ın Değerli Okurları Merhaba…
Bu yazımda son zamanlarda öne çıkan bir kavram hakkında paylaşımda bulunmak istiyorum. “Dayanıklılık” veya “Yılmazlık” olarak da kullanılıyor. İngilizce karşılığı “Resilience”. Bazen iş insanları doğrudan İngilizce karşılığının Türkçe okunuşu ile “Rezilyans” olarak kullanılıyorlar. Dayanıklılık nedir, iş dünyasında nasıl bir karşılık buluyor, ne anlamda kullanılıyor? Dayanıklı olmak bir tür kaldıraç etkisine mi sahip? Bir yetkinlik olarak hem kişisel, hem de kurum olarak dayanıklılık bizi nasıl etkiliyor? Kendi dayanıklılık kasımızı nasıl güçlendirebiliriz? Bu yazımda birlikte düşüneceğiz.

DAYANIKLILIK NEDİR?
Dayanıklılık, Türk Dil Kurumu Büyük Sözlük’te “dayanıklı olma durumu, dayanıklılık, metanet” olarak belirtiliyor. Oxford Sözlük’te “uzun süre dayanabilme durumu ve özelliği, sağlamlık, güçlülük” şeklinde ifade ediliyor. Fizikte dayanıklılık ise “katı bir cismin özelliklerini kaybetmeden basma, germe ya da sıkıştırma gibi etkilere karşı gösterdiği direnç” olarak tanımlanmış. Başka bir deyişle, “bir nesnenin dış kuvvet etkisiyle ayrıldığı denge durumuna geri dönme eğilimini” ifade ediyor. Bu açıdan içinde “kendi yapısına geri dönecek kadar esneklik ve kendisine uygulanan kuvvet karşısında yapısının temel özelliklerini koruma” gibi özellikleri de içeriyor.

Yaşam tek düze bir akış olmadığı için, kişinin veya şirketlerin hedeflediği şeylerle onu gerçekleştirmeleri de düz bir çizgi şeklinde olmuyor. Arasına bir şeyler giriyor. Gecikmeler, revizyonlar bazen hedefi gözden geçirip yeniden belirlemek gibi durumlar sürecin doğal uzantısı olarak karşımıza çıkıyor. Süreçte “hem esneklikle hem de yapının temel özelliklerini koruyarak” devam etmek gerekiyor. O açıdan kişi olarak, şirket olarak “dayanıklılık kasımızı” güçlendirmemiz önemli.

NEDEN GEREKLİ?
Değişimin hızının artması, “yeni dengeler oluşturma ve yeni beceriler geliştirmeyi” zorunlu kıldı. Değişim elbette vardı ve kaçınılmaz olandı. Bununla beraber değişimin hızının artması gerçekten zorlayıcı oldu. Çünkü beraberinde belirsizliği ve belirsizliğin yarattığı yoğun stresi getirdi. O zaman kişinin ve şirketlerin uyum yeteneklerini destekleyecek, karşılaştıkları zorluklar karşısında yeniden ayağa kalkıp devam edecekleri yetkinliklere, yani bu konuda bir “dayanıklılık kasına” ihtiyaçları oldu. Kişi ve şirketler “zorluklarla baş etme”, “zor dönemlerden yeni öğretilerle çıkma”, “devam etme gücü bulma”, “zorlukları aşacak uyum ve esnekliğe sahip olma” ve “kararlılıkla, yılmadan devam etme” gibi becerileri bünyelerinde barındırmak durumundaydılar… Kulağa ne kadar güzel geliyor değil mi? Bunların hepsi ve daha fazlası “dayanıklılığın” içinde var.

Tanım ve özellikleri açık. Açık olmayan şu ki bu tanım herkese uygulanabilir mi? Herkes için geçerli bir dayanıklılık şekli var mı?

Bu taraftan bakınca “bu güzel dayanıklılık tariflemesini nasıl hayata geçirebilirim” diye sormak gerekiyor. Bu sorunun standart bir tanımı olduğunu sanmıyorum. Kendime sorduğum bu soru zihnimde bir atasözüyle çağrışım yapıyor: “Düştüğün yerden bir avuç toprakla kalk.” İstediğin şeyi elde edemeyebilirsin, başarısız olabilirsin; “Bu durumda ne öğrendim, beni zorlayan bu deneyimden elimde kalan öğreti ne?” diye bakmak tüm sürece başka bir anlam getiriyor.

KENDİNİZİ NASIL YUKARI ÇEKİYORSUNUZ?
Kişi veya şirket için sorulması gereken bir diğer soru da şu olmalı: “Düştüğün yerde ne kadar oyalanıyorsun? Ne kadar orada kalıyorsun?”

Kendimizi nasıl yukarı çıkaracağımızı bilmemiz önemli. Zor zamanlarda kendimi yukarı çekmek için tutunduklarım neler? Hangi güçlü yanlarıma tutunuyorum? Tüm bunlardan önce belki de içtenlikle sorulacak şey “yukarı çıkmaya kararlı mıyım” olmalı.

Görüldüğü üzere dayanıklılık, içinde kendini yukarı çekebilme gücünü de barındırıyor. Fizikteki yayın hareketi gibi. Bir yay gibi çabuk toparlanma hali. Çabuk iyileşme, şekil alma, kararlılıkla devam etme ve bir avuç toprakla kalkmak gibi bu yolculuğu öğrenerek ve yenilenerek sürdürme hali.

Şirketlerin kendilerini yukarı çekmesi için:
-Bütünsel bakış açısına sahip olmak. Dinamik ve aslında birbiriyle bağlı, birbirini etkileyen bir eko-sistem içinde olduğunu fark etmek. Bu dinamik yapıyla uyumlu esnek yapılar ve yaklaşımlar geliştirmek. Aynı zamanda köklerinin, şirketin tutunacak değerlerinin farkında olmak.
-Etki alanları ve etkilendikleri alanların sınırlarındaki değişimi fark etmek. Yönetim model ve şekillerine paydaşlarıyla birlikte karar vermek ve birbirlerinin güçlü yönlerinden destek almak.
-Zorlukların, taşımış olduğu risk ve tehditler yanında; yeni öğrenmelere, yeni beceriler kazanılmasına fırsat yaratacağını, ezber ve alışkanlıkların konforundan çıkmaya olanak sağlayacağını görmek.
-Geçmiş deneyimlerde onları yukarı çıkaran neydi? Neyi diğer şirketlerden farklı yapmışlardı? Şirketin kendinden öğrenmesi.

Birey olarak kendimizi yukarı çekmek için:
-Kişi olarak, şirketlerde olduğu değerlerinin farkında olarak ve aynı zamanda esneklikle davranabilmek. Buradaki temel nokta esnekliğin ilkelerden vazgeçmek olmadığını kavramak. Kararların arkasındaki tutarlılığı sağlayan temel güç olduğunu bilmek.
-Vazgeçmemek. Cesaretle devam etmek. Bu korkmamak anlamına gelmiyor. Korkulara rağmen devam etmek anlamına geliyor.
-Dikkatinizi etki alanınız içinde olan ve kontrol edebileceğiniz şeylere odaklamak. Aksi durumda, dağınık bir odak, enerjinizin de dağınık olmasını ve çözüme odaklanmayı güçleştirebilir.
-Sakin kalabilme gücü, kişinin aklı ve rasyonelliği kullanmasının ilk aşaması. Bunun için kendinden öğrenmek yararlı bir yöntem olabilir. Daha önce zor dönemlerde nasıl bir yol izlediniz, şimdi neleri değiştirmek gerek veya geçmiş deneyimlerden hangi öğrenmeleri yeni durumlarda kullanmak mümkün. Tüm bu düşünce sürecini çalıştırmak sakin bir zihinle olası.

SONUÇ OLARAK…
Dayanıklı olmak için standart bir reçete yok. Bununla beraber dayanıklılık, hem kişileri hem de şirketleri geleceğe taşıyacak önemli bir yetkinlik. Diğer yetkinliklerden farklı olarak “kendi güçlü yönlerimizin farkına varmayı ve içsel bir sıçrama yapmayı gerektiren” bir yetkinlik. O açıdan kişi ve şirket sayısı kadar dayanıklılık yöntem ve çeşitliliği var. Tüm bunlara rağmen dayanıklılık kasını geliştirirken beş nokta önemli diye düşünüyorum:
1-Fark etmek: İçinde bulunduğunuz sektörü, durumu, eko-sistemi (paydaşlar dahil) fark etmek.
2-Kabul etmek: Hızlı kabul, hızlı hareket almayı da beraberinde getirir. Kabul, stresi yönetmeye başlamanın ilk adımıdır. Değişimleri, zorlukları, zorlanmaları sürecin içinde olması gerekenler olarak ele almak ve kabul ederek, çözüm tarafına geçmek dayanıklılık için önem taşır. “Niye bunlar benim başıma geldi” yaklaşımından; “bu yeni durum nedir, unsurları nelerdir, nasıl yol alabilirim” yaklaşıma geçiş gerekir.
3-Anlam kurmak: Anlamlandırmak, sağlam kökler ve ilkelerin beslendiği değerlerin sürdürülebilirliği için yararlıdır. Anlam, yaşananların kişi ve şirket olarak tanımlanmasında temel noktadır.
4-Sorumluluk almak: Kararların, eylemlerin sorumluluğunu almak, kendi kendinden öğrenmenin önemli bir unsurudur. Kişileri, olayları, durumları suçlamadan, bahaneler üretmeden cesaretle ve olgunlukla bu sorumluluğu almak gerekir.
5-Öğrenmek: Öğrenmek, gelişmenin temelidir. Sadece bilgi içermez. Bilginin davranışlara yansımasını, içselleştirmeyi gerektirir. Bilgi, davranışın içindedir. Bu aynı zamanda bir sentezdir. Önceki dört aşamanın bir tür yansımasıdır. Dinamiktir. Hep devam eder. En heyecan verici olanda kişi ve şirketin kendi birikimlerine yeni yaklaşımlarla bakıp yeni öğrenmeler oluşturmasıdır.

Bu noktaları içeren bir yaklaşım zor zamanlarda elimizi güçlendirip, bizim nerelere tutunmamız gerektiğini, nerelere tutunarak kendimizi / şirketimizi yukarı çekeceğimizi netleştirir.

“Sizi (kişi / şirket olarak düşünebilirsiniz) en güçlü kılan ve birçok şey yolunda gitmediği zamanlarda ayağa kaldıran dört özelliğiniz nedir?” sorusunu köşeye bırakarak ayrılıyorum.
Sonraki yazımızda buluşana kadar sağlıcakla kalın…

Bizi Paylaşın
Continue Reading
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir