Connect with us

Gündem

ÇİZGİNİN TAM ÜSTÜNDE OLMAK…

Yaşam kararlarla örülü olduğuna göre, “ikilemli durumlardan sıyrılmak ve beklemekte olduğumuz araftan ayrılmak için” kararlarımızı gözden geçirmemize yardımcı olacak araçlara ihtiyacımız var. Bu araçların cevaplar getirmesini istiyoruz. Çünkü ihtiyacımız olan şey, cevaplar. Cevaplarsa güçlü sorularla ortaya çıkıyor. Özellikle karar sürecinde “aklın ve duyguların birer tarafa çekildiği çetin ikilemlerde” cevaplar daha kıymetli.

 

Dr. HABİBE AKŞİT

Kobi Yaşam’ın Değerli Okurları Merhaba…

Seçimler, yolculuğu belirler. Neden oradan değil de buradan gittim? Şu veya bu değil de, mutlaka O olmanın sorumluluğunda ilerleriz. Kimi zaman yol ayırımları belirgin değildir, kimi zaman da seçenekli yol ayırımlarında uzun uzun düşünürüz. Hele de seçenekleri ikiye indirip birbiri ile yarışacak kadar yakın oldukları durumlarda… Ayağımızı atmak isterken, gözümüz diğer yola, diğer seçeneğe takılır; bir adım geri gidip, karar verememenin arafında bekleriz. Ne var ki karar vermek gerekir. Karar vermemeye karar versek de, bu kez içinde bulunduğumuz çevre, bilimsel adıyla ekosistemdeki unsurların kararı ile etkileniriz. O veya bu taraf derken, çizginin tam üstünde kalıveririz.

Elimizde neler olsa çizgiden atlayıp yolculuğun sorumluluğunu alırız? Bu yazımda bizi ikileme düşüren seçenekler karşısında kendi yolculuğumuza çıkmak için “kendimize soracağımız sorular; başka deyişle iç sesimizi duymak, onunla sohbet, uzlaşı ve yola çıkmak” üzerine paylaşımda bulunacağım. “Her seçiş, bir vazgeçiştir” gibi bir şey mi bu, dediğinizi duyar gibiyim. Aslında sadece vazgeçtiklerimiz değil, “seçtiklerimizin bizimle kurduğu bağ” üzerine bir paylaşım.

BİZİ ZORLAYAN YENİ SEÇİMLER VE KARARLAR…
Yaşamımız günlük kararlarla örülüdür. Bu öylesine doğal bir akışta olur ki, fark etmeyiz bile. Bu akışta alışılagelmiş düzenin dışına çıkıldığında, bizi zorlayan yeni seçimler ve kararlar olduğunda önce seçenekleri aza indiririz. İkiye düşürdüğümüzde bu iyi gelir. Karara yaklaşmakta olduğumuzu hissederiz. İki seçenekten biriyle yola devam edeceğizdir. Bu kez de “hangisi uygun olacak” gibi gelgitler yaşarız. İkisi de olabilir gibi görünmektedir. Ama hangisi en uygundur? Birini seçersem, diğerinde kaçırdığım fırsatlar nelerdir? Bu karar; “çay mı kahve mi içsem türünde” değil de; “sonraki sürecin verilen bu kararın üstüne inşa edileceği” bir durumsa; zihnimiz bir ona bir buna gidip gelir. Böyle zamanlarda durmak, “karar vermeme anını, çizginin tam üstünde olma durumunu olabildiğince uzatmak” isteriz.

İKİLEM VE BOYNUZLARDA YOL ALMAK
İkilem, Latince “dilemma” kökeninden türemiş bir kavram. “Çifte önerme” veya “iki boynuz” anlamına geliyor. Birbiriyle yarışabilecek olanakları olan iki seçenek durumlarında karşımıza çıkıyor. Çünkü amacımız ikilemin boynuzları arasında yolumuzu bulmak ve karar vermek. Zor olansa, “her bir boynuzun içinde kendi akıl yürütmeleri ile yol alınıyor” olması. Bu iki seçeneğin her birinin kendi sonucu söz konusu. Sonuçlar için ayrı ayrı akıl yürütme durumu geçerli. O yüzden boynuzlardan birinde yol almadan önce, çizginin tam üstünde durmak ve düşünmek istiyoruz.

Kolay olmasa gerek ki; atasözleri, deyişler ve edebiyatta dilimize dolanan çarpıcı sözlerde ikilemin sancılarını görmek olası. Shakespeare’in Hamlet’in dilinden söylediği “olmak ya da olmamak”, atasözlerinde yer alan “aşağı tükürsem sakal, yukarı tükürsem bıyık” ve “ne anadan geçilir, ne yardan” bunun en güzel örneklerinden. Sınavlarda karşı karşıya kalınan “Bilmediğim soruları işaretlesem mi, boş mu bıraksam?” ikilemini hemen hemen herkes yaşamıştır.

Kaynaklarda, olumlu şeyler arasında seçim yapamama durumu “kararsızlık“; olumsuz şeyler arasında seçim yaparken zorlanma ise “ikilem” diye tanımlanıyor. Ancak dilimizde, olumlu veya olumsuz fark etmeksizin iki seçenek arasında karar verememe durumunu anlatmak için “ikilem” (dilemma) kullanılıyor.

ÇİZGİNİN ÜSTÜNDEN ATLAMAK İÇİN SORULAR…
Yaşam kararlarla örülü olduğuna göre, “ikilemli durumlardan sıyrılmak ve beklemekte olduğumuz araftan ayrılmak için” kararlarımızı gözden geçirmemize yardımcı olacak araçlara ihtiyacımız var. Bu araçların cevaplar getirmesini istiyoruz. Çünkü ihtiyacımız olan şey, cevaplar. Cevaplarsa güçlü sorularla ortaya çıkıyor. Özellikle karar sürecinde “aklın ve duyguların birer tarafa çekildiği çetin ikilemlerde” cevaplar daha kıymetli.

Çizginin tam üstünde kaldığımızda karar alırken aşağıdaki sorulara bakmakta yarar olabilir:

-İndirgediğim iki seçenekle ilgili olarak neleri biliyorum? Bildiğim gerçekler neler? Duygu ve akıl yürütme olmadan sadece bildiklerim. Sezgiden, algıdan, zannetmeden ve varsayımdan arınmış olarak bilinen gerçekler neler? Ayrıca seçenekler için “şunları da bilsem ve sorsam, soruştursam iyi olur” dediklerinizi de gözden geçirin.

-Her bir seçenekte sizin dışınızda doğrudan etkilenecekler kimler? Taraflar kimler? Bu etkileri değerlendirebiliyor muyum? Benzer şekilde dolaylı etkilenenleri de saptamak yararlı olabilir.

-Bu ikilemde birbiri ile çelişen, birbiri ile yarışan değerlerim var mı? Varsa neler? Bu kararımda değerlerimdeki bütünlüğü nasıl sağlayabilirim?

-Bu kararı vermemi gerektiren, süreç nasıl gelişti? Tetikleyen ve tekrarlayan bir davranış var mı? Benzer durumlarla daha önce karşılaştım mı?

-Seçeneklerin her bir birinde değerlerim, ilkelerim nasıl yol alacak, nasıl evrilecek? Değer ve ilkelerinizdeki öncelikleri gözden geçirin.

-Değerleriniz, ilkeleriniz ve karardan etkileneceklerin değer ve ilkeleri göz önüne alındığında hangi seçenek daha uygun görünüyor?

-Tercih edeceğiniz seçenek, diğer seçeneği hangi durumda olumlu etkiler ve kazan-kazan bir yolculuk olanaklı olur? Ya da böyle bir durum olanaklı değil mi?

-Daha sonra oluşabilecek benzer ikilemler için “bir değerlendirme yaklaşımı” belirlemek mümkün mü? Mümkünse nasıl olur?

Sorularla örülü bu akışın, çizginin üstünden atlayıp, seçtiğiniz ve sorumluluğunu aldığınız seçenekte yol almanızı sağlayabileceğini umuyorum. En azından ikilemli durumlarda elimizdeki soru torbası işinizi kolaylaştırır diye düşünüyorum. Sorumluluğu alınan özgür iradeye her zaman saygım olduğunu da belirtmeliyim.

SON SÖZLER…
Bu akışla, kafa karışıklığı ve gelgitler yerine “netlik”; eylemsizlik yani çizginin tam üstünde beklemek yerine “kararlı ve tutarlı bir eylem”; kayıtsız kalmak ve görmezden gelmek yerine “sorumluluk” bizimle olacaktır.

Sonraki yazımızda buluşana kadar sağlıcakla kalın…

Bizi Paylaşın
Continue Reading
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir