DİJİTAL TÜKENMİŞLİK SENDROMU!

Online kanalların kullanım oranının artması “Dijital Tükenmişlik Sendromu”nu tetikliyor. Sanal dünyada uzun süre vakit harcandığında “hipnoza girildiğini” belirten Bilinçaltı Uzmanı Lily Lale Yılmaz, bu durumdan en çok gençlerin etkilendiğinin altını çizdi. 

ABD merkezli danışmanlık şirketi Gallup’un araştırmasına göre; dünya genelinde 100 kişiden 75’i “bitkinlik, enerji eksikliği, sürekli yorgunluk, uyku bozukluğu ve düşük performans” gibi belirtilerle baş gösteren Dijital Tükenmişlik Sendromu’ndan mustarip. Bilinçaltı Uzmanı Lily Lale Yılmaz, fiziksel tükenmişlikle aynı bulguların görüldüğü sendromla daha ziyade “teknolojiyi iyi yönetemeyen kişilerin karşılaştığını” belirtti.

Lily Lale Yılmaz-Bilinçaltı Uzmanı

“SANAL DÜNYA GERÇEKLİK ALGISINI DEĞİŞTİRDİ”
Covid-19 salgınıyla birlikte yaygınlaşan evden çalışma modelinin “kişileri gerçek dünyadan uzaklaştırdığını ifade eden Yılmaz, “sanal dünyanın gerçeklik algısını değiştirdiğine” dikkat çekti: “Evden çalışmayla birey dışarıda akıp giden yaşamdan kopuyor. Bu da dijital tükenmişlik sendromuna yakalanmayı kolaylaştırıyor. Hipnoz dediğimiz şey, beyin dalgalarının 7 Hz ile 14 Hz frekans aralığında titreşerek bilinçaltına giriş yapmasıdır. Dolayısıyla bilgisayar, televizyon ve telefonu da bu duruma ekleyebiliriz. Telefon gibi cihazlara gözünüzü ayırmadan dikkatli bir şekilde baktığımızda otomatik olarak bilinçaltına girer ve kayda başlar. Ancak maalesef bu kayıtların çoğu yanlıştır. En basit örnekle; sanal dünyada herkes çok uzun boyludur, zayıf ve ideal kilosundadır, hepsi gür saçlıdır, inanılmaz iri gözleri ve uzun kirpikleri vardır. Dolayısıyla gerçek olmayan bir dünya sergilenir ve kişi bilinçaltında ona inanmıştır. Sonra aynada kendine dönüp baktığı zaman büyük bir fark görür. Bu durum da gerçekten çok ciddi bir tükenmişlik yaratır ve gençleri olumsuz yönde etkiler.”

“TEKNOLOJİK CİHAZLARDAN BAĞIMSIZLAŞIN”
Dijitalleşmenin insan ilişkilerini “zayıflattığına” işaret eden Yılmaz, “Bu durumun çözümü için mümkün olduğunca teknolojik cihazlardan bağımsızlaşmak gerekiyor. Günümüz şartlarında bazı işlerimizi sadece bu kanallardan gerçekleştiriyoruz. İşimiz biter bitmez cihazı kapatıp günlük yaşama dönmemiz gerekiyor. Doğa, açık hava ve  insanların bol olduğu yerler tercih edilebilir. Dışarıda vakit geçirmek insan ilişkilerini tekrar canlandırmak bu tükenmişliği yok etmede en pratik, en kolay ve en keyifli çözüm yoludur.” dedi.