Connect with us

Gündem

GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’Ü AN(LA)MAK!

84’üncü vefat yıldönümünde sevgi, saygı ve minnetle andığımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet’in ilanının 10’uncu yılındaki konuşmasında “Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti’dir. Bundaki muvaffakiyeti Türk milletinin ve onun değerli ordusunun bir ve beraber olarak azimkârane yürümesine borçluyuz.” demiş; ardından şunları söylemişti: “Fakat yaptıklarımızı asla kâfi göremeyiz. Çünkü daha çok ve daha büyük işler yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz. Yurdumuzu dünyanın en mamur ve en medenî memleketleri seviyesine çıkaracağız. Milletimizi en geniş refah vasıta ve kaynaklarına sahip kılacağız. Millî kültürümüzü muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız. Bunun için, bizce zaman ölçüsü geçmiş asırların gevşetici zihniyetine göre değil, asrımızın sürat ve hareket mefhumuna göre düşünülmelidir. Geçen zamana nispetle, daha çok çalışacağız. Daha az zamanda, daha büyük işler başaracağız. Bunda da muvaffak olacağımıza şüphem yoktur.”

 

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, vefatının 84’üncü yıl dönümünde sevgi, saygı ve minnetle anılıyor.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet’in ilan edildiği ve ülkenin ilk cumhurbaşkanı seçildiği 29 Ekim 1923’ten vefat ettiği 10 Kasım 1938 tarihine kadar 15 yıl Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetti. 19 Mayıs 1919’da Samsun’dan başlattığı Kurtuluş Savaşı sürecinin de baş mimarı ve komutanıydı.

1919-1927 DÖNEMİNİ DETAYLARIYLA ANLATTI
15–20 Ekim 1927 tarihindeki Cumhuriyet Halk Partisi’nin İkinci Büyük Kurultayı’nda toplamda 36 saat 33 dakikada Nutuk’u okudu. 1919 ile 1927 yılları arasında neler yaşandığını anlattığı konuşmasının 15 Ekim’deki ilk bölümünde 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak basmasından Sivas Kongresi’ne, 16 Ekim’deki ikinci bölümünde son Osmanlı Mebusan Meclisi’nin seçimlerine, 17 Ekim’deki üçüncü bölümünde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışına, 18 Ekim’deki dördüncü bölümünde İkinci İnönü Zaferi’ne, 19 Ekim’deki beşinci bölümünde Lozan Barış Antlaşması’na kadar meydana gelenleri; 20 Ekim’deki altıncı bölümündeyse Lozan’dan sonraki gelişmeleri dile getirdi. Sözlerini bugün de büyük heyecan uyandıran Gençliğe Hitabe ile bitirdi.

 

İLK 15 YIL VE SONRASI…
Atatürk’ün vefatının 84’üncü yıl dönümündeyiz. Milyonlarca Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı hiç eksilmeyen hatta gittikçe artan saygı, sevgi ve minnetle Kurucu Lideri’ni anıyor. Cumhuriyet’in 100’üncü yılının kutlanmasına artık bir yıldan daha az süre var. 100’ncü yıla hem iktidar hem de muhalefet partileri büyük anlam yüklüyor. Cumhuriyet’in şimdiye kadarki 99 yılında hangi başarıların yakalandığı, nerelerde eksik kalındığı ve ıskalanan trendler ortada. 1923’ten 1938’e dek Atatürk’ün imkânsızlıklara rağmen gerçekleştirdikleri ile sonrasındaki dönemler kıyaslandığındaki tablo da gayet net.

10’UNCU YIL NUTKU YARINLAR İÇİN UMUT…
Atatürk’ün 29 Ekim 1933’teki 10’uncu Yıl Nutku’nda kaydettikleri, Türkiye’nin bugünü ve yarını için de ışık ve kılavuz niteliğinde:
“Türk Milleti!
Kurtuluş Savaşı’na başladığımızın 15’inci yılındayız. Bugün Cumhuriyet’imizin onuncu yılını doldurduğu en büyük bayramdır.
Kutlu olsun!
Bu anda büyük Türk milletinin bir ferdi olarak bu kutlu güne kavuşmanın en derin sevinci ve heyecanı içindeyim.
Yurttaşlarım!
Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti’dir.
Bundaki muvaffakiyeti Türk milletinin ve onun değerli ordusunun bir ve beraber olarak azimkârane yürümesine borçluyuz.
Fakat yaptıklarımızı asla kâfi göremeyiz. Çünkü daha çok ve daha büyük işler yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz. Yurdumuzu dünyanın en mamur ve en medenî memleketleri seviyesine çıkaracağız. Milletimizi en geniş refah vasıta ve kaynaklarına sahip kılacağız. Millî kültürümüzü muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız.
Bunun için, bizce zaman ölçüsü geçmiş asırların gevşetici zihniyetine göre değil, asrımızın sürat ve hareket mefhumuna göre düşünülmelidir. Geçen zamana nispetle, daha çok çalışacağız. Daha az zamanda, daha büyük işler başaracağız. Bunda da muvaffak olacağımıza şüphem yoktur. Çünkü Türk milletinin karakteri yüksektir. Türk milleti çalışkandır. Türk milleti zekidir. Çünkü Türk milleti millî birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir. Ve çünkü Türk milletinin yürümekte olduğu terakki ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müspet ilimdir. Şunu da ehemmiyetle tebarüz ettirmeliyim ki, yüksek bir insan cemiyeti olan Türk milletinin tarihî bir vasfı da, güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir. Bunun içindir ki, milletimizin yüksek karakterini, yorulmaz çalışkanlığını, fıtrî zekâsını, ilme bağlılığını, güzel sanatlara sevgisini, millî birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek inkişaf ettirmek millî ülkümüzdür.
Türk milletine çok yaraşan bu ülkü, onu, bütün beşeriyete hakikî huzurun temini yolunda, kendine düşen medenî vazifeyi yapmakta, muvaffak kılacaktır.
Büyük Türk Milleti, on beş yıldan beri giriştiğimiz işlerde muvaffakiyet vadeden çok sözlerimi işittin. Bahtiyarım ki, bu sözlerimin hiçbirinde, milletimin hakkımdaki itimadını sarsacak bir isabetsizliğe uğramadım.
Bugün, aynı inan ve katiyetle söylüyorum ki, millî ülküye, tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medenî âlem, az zamanda bir kere daha tanıyacaktır.
Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük medenî vasfı ve büyük medenî kabiliyeti, bundan sonraki inkişafı ile atinin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır.
Türk Milleti!
Ebediyete akıp giden her on senede, bu büyük millet bayramını daha büyük şereflerle, saadetlerle huzur ve refah içinde kutlamanı gönülden dilerim.
Ne mutlu Türk’üm diyene!”

Bizi Paylaşın
Continue Reading
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir