Connect with us

Gündem

AJDA ŞARKILARI, ŞARKILAR AJDA’YI SÖYLÜYORDU…

-Afyon Motofest’ten Zafer Bayramı kutlamaları çerçevesinde bir kadın rüzgâr gibi geçti. Onun adı Ajda Pekkan. Yaşasın var olsun. Şimdi sonbahar yeniden ilkbahar sanki…
-Saçları, makyajı, kıyafeti her şeyi uyum içindeydi. Bu sade tasarımı böylesine başarıyla taşıyabilmek için sanırım Ajda olmak lazımdı.
-Ajda; “mucize diye bir şey varsa” bunun karşılığı gibi. Şarkıları ile hayat verirken hayat bulan kadın. Sesi ve fiziği ile gerçekten insanda yaşam sevinci yaratıyor.

 

Mevsim sonbahar…
Ajda ile geldi bu sefer sonbahar, Afyonkarahisar’a.
Ajda gelmeden halk arasında ”Ajda geliyormuş” heyecanı ve telaşı vardı. “Şehre yeni güzel bir film gelmesi” kadar hoştu bu telaş.
Ajda’nın sahneye çıkar çıkmaz yaktığı ateş ve dökülen yapraklara inat o muhteşem güzelliği… Beyaz bir gül sadeliği ile seyircisinin huzurundaydı işte Ajda.

HER KESİMDEN VE YAŞTAN 75 BİN KİŞİYE SÖYLEDİ…
Zafer Bayramı Haftamız, önce Erol Evgin bir gün sonra da Ajda ile adeta taçlandı. Konser başlamadan önce her kesimden ve yaştan insanlar alanı doldurmuştu. Birazdan Ajda yaklaşık 75 bin kişinin karşısına çıktı. Bu konserin en ilginç taraflarından biri de şuydu: Konser alanı insanların tarzları itibarı ile çeşitlilik barındırmaktaydı. Ve her yaş grubundan insanlar birbirlerine karşı son derece zarifti.

KOCA BİR ÇINARDI, AMA HER DEM TAZE VE YENİYDİ…
Sanatçımız henüz sahneye çıkmadan önce sahnenin fonunda yazılı olan A J D A ismi her birimizi geçmişten günümüze taşıyor; bu büyüleyici enerji konser başlamadan insanları enerjik kılıyordu. Çünkü Ajda, Cumhuriyet’imizin yetiştirdiği koca bir çınardı; ama her dem taze hep yeni ve yenilikten yanaydı.

SAHNEYE ÇIKAR ÇIKMAZ ALKIŞ TUFANI…
Ve Ajda sahnede… Bizi –seyircilerini- haklı çıkarırcasına boyu posu, endamı, sesi, yorumu, işvesi ile tam bir genç kız… Yine yeni yepyeni… Kulakları olduğu kadar gözleri de okşuyordu Ajda’mız. Kadın erkek, çoluk çocuk demeden bir alkış tufanı koptu o sahneye çıkar çıkmaz.

Saçları, makyajı, kıyafeti her şeyi uyum içindeydi. Bu sade tasarımı böylesine başarıyla taşıyabilmek için sanırım Ajda olmak lazımdı.

SAÇLARI, MAKYAJI, KIYAFETİ HER ŞEYİ UYUM İÇİNDEYDİ
Kıyafeti öyle çarpıcıydı ki! Beyaz-siyah uyumu sadeliğin inatçı sarhoşluğunu yaratıyordu sanki hepimizde. Kıyafetindeki püsküller son dönemin modasını yansıtıyordu. Saçları, makyajı, kıyafeti her şeyi uyum içindeydi. Bu sade tasarımı böylesine başarıyla taşıyabilmek için sanırım Ajda olmak lazımdı. Orkestrası ve sahnedeki arkadaşlarının her biri Ajda üzerinde yoğunlaşıyordu, ayrıca çok başarılıydılar.

HEM DUYARLI HEM ALDIRIŞSIZ OLMAK!
Şarkılarını söylerken ufka bakıyor, müziğin ritmi ifadesini zenginleştiriyordu. Bazen seyircisine bazen orkestrasına bakarak sahnede söylediği şarkıları ile hem bizden hem bizim dışımızda bambaşka birine dönüşüyordu. Özlemi ise seyircisi ile daha çok ‘iç içe olmaktı’, bunu dile getiriyordu. “Hem duyarlı hem aldırışsız olmak” o sırada bir tek Ajda’ya yakışır gibi geliyordu bize.

Sahneye çıkar çıkmaz üç şarkısını art arda seslendirdi. Sahnedeki duruşu kadar ses ve yorum başarısı da tartışmasız çok iyiydi.

ŞARKILARIN HAKKINI SONUNA KADAR VERİYORDU…
Ajda şarkıları çok iyi söylüyor ama şarkılarda Ajda’yı söylüyordu sanki. ”Vitrinime değil iklimime gel” , ”Ne yazık ki çerçeve değil resim arıyorum” yine ”Bambaşka biri” derken, Ajda şarkılarını söylerken sanki şarkılar da onu söylüyordu. Şarkıların hakkını sonuna kadar veriyordu. ”Kimler Geldi Kimler Geçti” derken ”Ah be Ajda” senin gibisi gelmedi deyip iç çekiyorduk.

Fransızca şarkı söylemek için seyirciden izin istemesi benim için muammaydı. Türk Sanat Müziği, Türk Halk Müziği ve Arabesk derken Fikret Şeneş şarkıları seyircisinde yine büyük bir karşılık buluyordu.

Ajda; “mucize diye bir şey varsa” bunun karşılığı gibi. Şarkıları ile hayat verirken hayat bulan kadın. Sesi ve fiziği ile gerçekten insanda yaşam sevinci yaratıyor.

Ajda Pekkan, Afyonkarahisar konserinde.

KENDİSİ GİBİ OLABİLMEYİ BAŞARAN KADIN…
Daha önce Ankara konserinde ellerimi tutarak şarkısını 4 dakika boyunca bu şekilde söylemişti. O gün bugün Ajda’nın seyircisine müthiş değer verdiğini, mütevazı olduğunu bizzat kendim canlı canlı yaşadım. Gerçek bir sanatçının olması gerektiği gibi. Kendisi gibi olabilmeyi başaran kadın.

Ajda, Enrico Macias şarkıları ile Olympia’da, Türk Sanat Müziği parçaları ile Yeşilçam’da, Arabesk müziği ile bizi neşeli bir meyhanede hissettirirken; eski-yeni şarkıları ile müziğini bizim için konserde doyumsuz kılıyordu.

Aşkı, sadeliği, sevgiyi, şarkılarla yenilenmenin gücünü rüzgar gibi kulaklarımıza fısıldayıp esip geçiyordu Ajda’mız.

EN ÇOK BATSIN BU DÜNYA ŞARKISINDA EŞLİK EDİLDİ…
Konsere dair hayıflandığım bir nokta var ki; binlerce gencin olduğu alanda en çok ”Batsın Bu Dünya” adlı şarkısında Ajda’ya eşlik etti insanlar. Oysa Ajda yenilikleriyle her seferinde dünyayı yeniden keşfe hazırdı. Gerçekten ironik bir durumdu. Belki de halkımızın derdi içine sığmıyordu, o yüzdendi.

Ajda; “mucize diye bir şey varsa” bunun karşılığı gibi. Şarkıları ile hayat verirken hayat bulan kadın. Sesi ve fiziği ile gerçekten insanda yaşam sevinci yaratıyor.

YENİ ŞARKISI YAŞAMA DAİR BİR SIR VERİYORDU BİZLERE
Yine de Ajda yeni bir şarkısı ile yaşama dair bir sır veriyordu bize:
”Sana bana yeter
Artar bile dünya
Nedir bitmeyen kavga
Anlaşsak aramızda
Paylaşırsak senin olur benim olan da”

Ajda işte bu sözlerle gerçek bir halk konserinin kapısını aralıyor ve ekmek telaşına düşen insanımızın ancak paylaşarak, severek, emek harcayarak artırabileceğini ve yaşama tutunabileceğini söylüyordu.

Afyon Motofest’ten Zafer Bayramı kutlamaları çerçevesinde bir kadın rüzgâr gibi geçti. Onun adı Ajda Pekkan. Yaşasın var olsun. Şimdi sonbahar yeniden ilkbahar sanki…

[email protected]

Bizi Paylaşın
Continue Reading
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir