Connect with us

Türkiye Gündemi

“BALE BİR DİSİPLİN SANATIDIR”

Özlem Güzel Tokuş, ‘bir disiplin sanatı’ diye nitelediği ve 25 yıldır eğitimini verdiği bale için “Her zaman sevgiyle, zarafetle, estetikle ve düşünsellikle bütünleşen bir yolculuğun başlangıcıdır.” diyor. Ardından şunları ekliyor: “Çalışma disiplini ve düzenini küçük yaşta hayatınıza dahil ederseniz planlı çalışmayı kolayca öğrenebilirsiniz. Planlı çalıştığınız için de dilediğiniz her şeye vakit bulabilirsiniz.” Ve bir gerçeğin altını çiziyor: “Bale eğitiminde hiçbir zaman ‘ben artık her şeyi biliyorum’ diyemezsiniz.”

Son günlerde çok ilginç bir tartışma yaşanıyor: “Bale bir spor mu sanat mı?” diye… “Nasıl yani, ilk defa duyuyorum.” cümlesini kuranlar için hatırlatalım: Türkiye Dans Sporları Federasyonu’nca 56 saatlik “bale antrenörlüğü” programı hayata geçirildi.

“Balenin bir sanat olduğu” görüşündeki sanat camiası uygulamaya hayli tepkili. “Bale sanatsal bir spor dalı” görüşünü savunan Federasyon Başkanı Tolga Han Çinkitaş ise söz konusu programla “baleyi ‘elit’ olmaktan çıkarıp ‘halka indirgemeyi” amaçladıklarını söylüyor.

Bale eğitimi ve bale eğitmenliğinin son derece ciddi bir çalışma süreci gerektirdiği ortadayken akla gelen ilk soru şöyle: Baleyi spor kategorisinde değerlendirip “sınırlı saatte” eğitim programlarıyla kursiyerleri sertifikalandırmak ne kadar doğru?

Tartışmalardan uzaklaşarak “baleyi, bale eğitiminin inceliklerini ve balenin beslendiği düşünsel zenginlikleri” 25 yıldır bu alanda eğitim veren Özlem Güzel Tokuş ile konuştuk. “Bale bir spor mu yoksa sanat mı?” sorusunu, söyleşiyi okuduktan sonra bizzat cevaplayın istedik.

RÖPORTAJ: ZEYNEP BALİÇ

Özlem Güzel Tokuş ve öğrencileri

Özlem Güzel Tokuş ve öğrencileri

-Baleyle tanışmanızı ve devamındaki süreci anlatır mısınız?
1972 yılında 4 yaşındayken bir sabah annem beni; “Bugün bale okuluna başlıyorsun” diyerek yataktan kaldırdı. Sevincimi ve heyecanımı dün gibi hatırlıyorum. Annem Beden Eğitimi öğretmeni olduğu için ben hep hareket ve dansla iç içeydim. O günlerde hayatıma baleyi dahil etmek ailemin fikriydi ama bale zaman içinde öyle bir tutku halini aldı ki; her şeyin önüne geçti. 1972 yılında başladığım Yıldız Alpar Bale Okulu’ndan 1985 yılında mezun oldum. Ama eğitimime hep devam ettim ve hala da devam ediyorum.

-Sonrasında kariyeriniz nasıl ilerledi?
Bale okulundan ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olup; İşletme Yüksek Lisansımı tamamladıktan sonra 1990, 1991 ve 1992 yıllarında İngiltere’ye Royal Academy of Dance’a (RAD) giderek öğretmenlik eğitim programlarına katıldım. Sonrasında 3 yıl mezun olduğum Yıldız Alpar Bale Okulu’nda asistanlık yaptım. İngiltere’deki günlerim ufkumu açtı ve bu işi yapmak istediğimi net biçimde anlamamı sağladı.

-Kariyerinizde hangi olayı dönüm noktası görmektesiniz?
Özel bir eğitim kurumunda hukuk müşavirliği görevini yürütürken, diğer yandan bale öğretmenliği de yapıyordum. 1996 yılında “RAD” öğretmenlik programını tamamladım ve bu sayede tüm dünyada öğretmenlik yapma hakkı kazandım. İşte bu benim için bir dönüm noktasıydı. 2011 yılında Türkiye’nin ilk Danışman (Mentor) bale öğretmeni ünvanıyla “RAD” tarafından kabul edildim. Ancak belirttiğim gibi hala kendimi geliştirmek için bale hakkında yapılan tüm seminer ve çalışmaları takip ediyorum.

“HİÇBİR ZAMAN ‘ARTIK HER ŞEYİ BİLİYORUM’ DİYEMEZSİNİZ”
-Balenin ve eğitiminin zorluğu herkesçe biliniyor. Peki balerin veya balet olabilmek başkaca neleri gerektiriyor?
Bale bir disiplin sanatıdır. Her zaman sevgiyle, zarafetle, estetikle ve düşünsellikle bütünleşen bir yolculuğun başlangıcıdır. Ben bale eğitim hayatım boyunca hem akademik hem sanat eğitimimi birlikte ve başarılı bir şekilde sürdürmeye çalıştım. Eğer bu çalışma disiplini ve düzenini küçük yaşta hayatınıza dahil ederseniz planlı çalışmayı kolayca öğrenebilirsiniz. Planlı çalıştığınız için de dilediğiniz her şeye vakit bulabilirsiniz. Bale eğitiminde hiçbir zaman “ben artık her şeyi biliyorum” diyemezsiniz. Hem dansçılık tarafında hem de eğitmenlik tarafında durum aynıdır. Bilginizi sürekli geliştirmeli, vücudunuzun çalışma disiplinini hiçbir zaman kaybetmemelisiniz. Yeme-içme, dinlenme saatleri her zaman belli bir düzen içinde olmalıdır. Burada ailelere de önemli bir görev düşüyor. Aileler de her zaman çocuklarına güvenip onları bu yolculukta desteklemeliler.

6-8 YAŞ ARASI BALEYE BAŞLAMAK İÇİN EN İDEAL DÖNEM
-Baleye başlamanın yaşı var mı? İsteyen her yaş grubundan insan bale yapabilir mi?
Genelde baleye en ideal başlangıç 6-8 yaş arasıdır. Ama 4-6 yaş oyun ve ön hazırlık gurupları da açabiliyoruz. “Ağaç yaşken eğilir “sözünden yola çıkarak çocuğun anatomik gelişiminin üstünde bir eğitim anlayışını benimsemek imkansızdır. Her şeyin bir zamanı, her adımın ve hareketin çocuğun bedensel gelişimine göre verilmesi gereken bir sırası vardır. Bu nedenle küçük bedenleri eğitmek ciddi bir sorumluluk işidir. Günümüzde “Yetişkin Balesi” adı altında yapılan çalışmalar akademik bir bale eğitimi değil, sadece beden disiplini sağlamak için balenin temel kurallarından yola çıkan sağlıklı sportif çalışmalar bütünüdür. O nedenle akademik bir bale eğitimine başlangıç yaşı yukarıda belirttiğim gibi sınırlıdır. Nadir durumlarda; vücudun uygunluğuna göre 12 yaş ve üstünde de başlangıç yapılabilir.

“BALE EĞİTİMİ BÜYÜK BİR ÖZVERİ VE SABIR İSTER”
-Bale yalnızca yetenek işi mi? İyi bir balerin ve baletin olmazsa olmaz özellikleri nelerdir?
Bale yetenekle birlikte ciddi bir disiplin ve tutkulu bir sevgi gerektirir. Büyük bir sabır ve özveri ister. Vücudun anatomik yapısının baleye elverişli olması da çalışma ile birleşince çok iyi dansçılar yetişir. Herkesin anatomik yapı özellikleri birbirinden farklıdır. Ama bizler her bireyi kendi özellikleri içinde maksimum çalıştırarak en iyi sonuca ulaşmaya çalışırız.

-Bale eğitimi hangi yan dallarla besleniyor? Baleyle birlikte öğrencilere neleri önermektesiniz?
Bugün sanat eğitiminin gerekliliği ve insan hayatına kazandırdığı artı değerler tartışılmaz bir gerçektir. Biz okulumuzda çok yönlü bir eğitim vermeye çalışıyoruz. Bir bale öğrencisi sadece klasik bale dersi almakla yetinmiyor, yanında mutlaka balenin bileşenleri olan ve baleyi besleyen bazı alanlarda da eğitim görüyor. Müzik bilgisi, solfej, ritim, bale tarihi, anatomi, repertuar, karakter dansı, çağdaş dans ve dramatizasyon gibi. Aynı zamanda müzik bölümümüzde de çok yönlü bir eğitim veriliyor. Bir müzik bölümü öğrencimiz seçtiği enstrümanın yanında mutlaka müzik bilgisi, solfej, armoni ve müzik tarihi derslerini de alıyor. Böylece öğrenciler burada eğitim alırken sanatın başka dallarındaki yeteneklerini de keşfedebiliyorlar.

“BU İŞTE GÖSTERİŞ DEĞİL, İÇERİK ÖN PLANDA TUTULMALIDIR”
-Türkiye’deki sanat eğitimi hakkında ne düşünüyorsunuz? Sanat okullarının eğitimi sizce yeterli seviyede mi?
Sanat insan hayatındaki mutluluk ve huzurun anahtarıdır. Toplumun karmaşık hayatı içinde estetik anlayışının ve ayrı bir dünyanın başladığı noktadır. Bugün sanat eğitiminin gerekliliği ve insan hayatına kazandırdığı artı değerler tartışılmaz bir gerçektir. Türkiye’de eskiye göre bu konuda daha bilinçli bireyler yetişiyor ve sanat eğitiminin önemi artık kavranıyor diye düşünüyorum. Ama önemli olan özel kurumlarda doğru sanat eğitimini verebilmektir. Bu işte gösteriş değil içerik ön planda tutulmalıdır. Bunun yanı sıra, devlet konservatuarlarımızda çok iyi sanatçılar yetişiyor, böylece yetenekli dansçılar ile güzel eserler ortaya çıkarılıyor. Çok bilinçli bir sanatsever izleyici kitlesi de var. Opera-bale temsillerinde biletler hemen tükeniyor. Bu ülkemiz için son derece sevindirici bir durum. Çünkü Atatürk’ün dediği gibi; “Sanatsız kalmış bir toplumun hayat damarlarından biri kopmuş demektir.”

Özlem Güzel Tokuş (ortada) ve eğitmenler

Özlem Güzel Tokuş (ortada) ve eğitmenler

“İÇİNDE SEVGİ VE İLETİŞİM VARSA HİÇBİR EĞİTİM BAŞARISIZLIĞA UĞRAMAZ”
-Türkiye’de sanat okulu bünyesinde açılan ilk rehberlik bölümü size ait. Bu bölüm size ve öğrencilere neler kazandırdı?
Gerekliliği tartışılmayacak eğitim danışmanlığı çalışmalarının sanat okulları bünyesinde Türkiye’de ilk defa bir bölüm kurularak kurumumuzda uygulanıyor olması bizim açımızdan çok büyük önem taşıyor. “Özlem Güzel Bale ve Müzik Okulu” olarak hedefimiz; sanatçı adayları yetiştirirken her bireyin kendini ve özelliklerini tanımasına, hayatın her alanında sağlıklı ilişkiler kurabilmesine, kendi kendini yönetebilmesine, doğru çalışma alışkanlıklarını geliştirerek performanslarını üst seviyelere çıkarmasına katkıda bulunabilmektir. Sanat eğitimi uyguladığı metodolojisi ile çok özel süreçlere sahiptir. Bu bakımdan diğer eğitim uygulamalarından ayrılıyor. Sanat eğitimi konusunda geniş deneyim ve bilgiye sahip eğitim grubumuzun çalışmaları, eğitim danışmanlığı bölümünün çocuk gelişim süreçleri konusundaki bilgilendirmeleri ve etkili iletişim uygulamalarıyla daha da etkin hale gelecektir. Eğitimci Pestallozzi’nin dediği gibi “İçinde sevgi ve iletişimin olduğu hiçbir eğitim başarısızlığa uğramaz.”

-Biraz da okulunuzdaki misyondan söz eder misiniz?
En önemli misyonumuz; duyarlı, bilinçli, algılaması, dans altyapısı ve müzikalitesi güçlü, amatör ve profesyonel bireyleri dünya sanat eğitimi ile paralel yetiştirebilmektir. Toplumda sanat eğitimi alan bireylerin kendi ile barışık, gelecekten umutlu, yaşam içindeki farklı amaçları da keşfetmiş kişiler olarak hayatlarına devam ettikleri tartışılmaz bir gerçek. İleride sanatı bir meslek olarak seçenler dışında, çok az sayıda genç insan mesleklerinin yanında ciddi bir sanat eğitimi almış olabilmenin ayrıcalığını yaşayabiliyor. Bu ayrıcalık, çocuklarımıza ömür boyu verebileceğimiz en büyük armağandır.”

“VELİLER BİLİNÇLENMELİ VE ÇOK SEÇİCİ OLMALI”
-Ebeveynler çocukları için sanat eğitimi kurumu seçerken neleri göz önünde bulundurmalı?
Velilerin bu konuda bilinçlenmiş olması çok önemlidir. Çünkü bazen maalesef çok yanlış yönlendiriliyorlar. Veliler seçici olmalılar; gösterişe değil içeriğe dikkat etmeliler. Eğitim kurumlarında nasıl ve hangi yöntemlerle çalışmalar yapıldığını, dersleri veren kişilerin eğitimlerini ve donanımlarını araştırmalılar. Mutlaka sertifikalandırılabilen bir eğitimi tercih etmeliler. Kurum, Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) standartlarında ve uluslararası eğitim programlarının takibinde olmalıdır. Biz 25’inci Yılımıza girerken kemikleşmiş bir kadro ile yola devam ediyoruz. Hepimiz buradaki aile ortamı içinde; aynı dili konuşarak, aynı amaçlara hizmet ederek, aynı idealler ile bu işi sürdürmeye çalışıyoruz. Bale Bölümündeki bütün öğretmenlerimiz geçmişte benim öğrencilerimdi ve bu tabii ki çok gurur verici bir şey. Aynı zamanda çok güven verici ve rahatlatıcı. Çünkü hepsi öğrenciden ne beklenmesi gerektiğini çok iyi biliyor ve buradaki yaklaşım tarzını çok iyi kavradıkları ve aynı dili konuştukları için bu prosedür yıllardır güzel ve doğru bir şekilde işliyor. Artık müzik bölümü mezunlarımızdan da kurumumuzda öğretmen olarak görev almaya başlayanlar bulunuyor. 25’inci yılımızda yüzlerce mezunumuz ve eğitimine devam eden öğrencilerimizle birlikte yolumuza devam ediyoruz.

Azade Sucuoğlu ve Özlem Güzel Tokuş

Kadriye Azade Sucuoğlu ve Özlem Güzel Tokuş

“ÇOCUKLARINIZA HER ZAMAN GÜVENİN VE ONLARI DESTEKLEYİN”
Ailelerin her zaman çocuklarına güvenip onları desteklemeleri gerektiğini düşünüyorum. Bilinçli çalışmayı ve zamanı planlamayı öğrenen her çocuk çok rahat bir şekilde sosyal faaliyetlerini de sürdürebilir. Ve uzun vadede bunun ne kadar başarı getireceğini görebilir. Ben bir Cumhuriyet kadınının, muhteşem bir beden eğitimi öğretmeni Kadriye Azade Sucuoğlu’nun kızıyım. Bu günümü de ona borçluyum.

Özlem Güzel Bale ve Müzik Okulu hakkında detaylı bilgi ve eğitimler için;

Özlem Tokuş


www.ozlemguzelbale.com.tr

Bizi Paylaşın
Continue Reading
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir