Connect with us

Ali Asrak

GÜMRÜKTEKİ FAZLA VERGİLERİN İPTALİ VE İADESİ

Her ne kadar, üreticileri koruma amacıyla “İthalatta Gözetim Rejimi” uygulaması getirilmişse de; fiili durumda üreticiyi korumaktan ziyade, vergi toplamak amacı daha önde yer almaktadır.

 

AV.ALİ ASRAK

Türk yasal mevzuatına; 29.01.1995 gün ve 22186 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4067 Sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan ve 25.02.1995 gün ve 22213 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 03.02.1995 gün ve 1995/6525 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla onaylanan Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşması’nın ekinde yer alan Korunma Tedbirleri Anlaşması’yla “dampinge karşı önlemler, sübvansiyona karşı önlemler ile korunma önlemlerinin yanı sıra ithalatta gözetim uygulaması da” dâhil edilmiştir.

İTHALATTA SAVUNMA ARAÇLARI
İşbu Dünya Ticaret Örgütü anlaşmaları kapsamında, “İthalatta Gözetim ve Korunma Önlemleri Yönetmeliği” ile “Belirli Ülkeler Menşeli Malların İthalatında Gözetim ve Korunma Önlemleri Yönetmeliği” de dâhil olmak üzere, birçok yönetmelik ve tebliğ yayınlamış olup, işbu mevzuat ithalatta savunma araçları ile gözetim belgesi uygulamalarının esasını teşkil etmektedir.

Bu kapsamda, Türkiye’de ithalatlara karşı uygulanmakta olan işbu gözetim belgesi uygulaması, Ekonomi Bakanlığı tarafından yayımlanan tebliğler aracılığı ile belirlenmekte olup, esasen Türkiye’de ithalatlara uygulanan korunma önlemleri ve anti-damping uygulamalarının benzer bir çeşididir.

 

AMAÇ, YERLİ ÜRETİCİLERİ KORUMAK
Bakanlık, işbu gözetim uygulamasıyla ithal edilen malların ithalatçılarının daha yüksek oranda vergi ödemelerini sağlamak amacıyla belirli mallar bakımından asgari değerler belirlemektedir. Belirlenen bu asgari bedelin altında kalan ithalatlar bakımından bakanlıktan Gözetim Belgesi alınması zorunluluğu bulunmaktadır. Bu uygulamanın ülkemizdeki amacı “yerli üreticileri” korumaktadır.

Her ne kadar, üreticileri koruma amacıyla “İthalatta Gözetim Rejimi” uygulaması getirilmişse de, fiili durumda üreticiyi korumaktan ziyade, vergi toplamak amacı daha önde yer almaktadır. Uygulamada, İthalatta Gözetim Rejimi’ne tabi olan bir malın/ürünün İthal edilmesi halinde firmanın şu seçenekleri bulunmaktadır:
1-Gözetim Belgesi Almak (malın gümrük değerinin tebliğde belirlenen asgari değerden düşük olması halinde, ithalatçının gözetim belgesi almak için Bakanlığa başvuruda bulunması gerekir).
2-Gözetim Vergisi Ödemek.

GÖZETİM BELGESİNDE BAKANLIĞA YAZILI BAŞVURU ŞARTI
İthalatçı firmanın Gözetim Belgesi’ni alabilmesi için bakanlığa yazılı başvuru yapması gerekmektedir. (başvuru yerel ithalatçı tarafından yapılmalıdır). İşbu başvuru içerisinde başvurucu tarafından imzalı dilekçenin yanı sıra, ilgili tebliğde ve eklerinde belirtilen tüm belgelerin yer alması gerekmektedir. Başvurunun yapılmasını takiben, Bakanlık başvuruyu inceleyerek ek belgeleri, bilgileri talep edebilir ve başvurucunun Ankara’da katılması gereken bir toplantı çağrısı yapabilir. Ancak, bu noktada belirtilmelidir ki, genelde işbu inceleme süreci oldukça uzun sürmekle birlikte, işbu prosedürün yerel üreticileri koruma amacıyla uygulamaya konması sebebiyle, bazı özel durumlar ve mallar hariç olmakla birlikte, Bakanlık genelde başvuruculara gözetim belgesi vermekten kaçınmakta ve başvuruları reddetmektedir.

Gözetim Belgesi alma sürecinin uzun olması ve pek çok başvurunun olumsuz olarak sonuçlanması nedeniyle ithalatçıların pek çoğu bu belgeyi almadan ithalat yapmaktadırlar

Bu durumda ise ithalatçılar; ithal ettikleri malın değeri, tebliğde yer alan değerden düşük olduğu için ve bu halde Gözetim Belgeleri olmadığından malı Gümrükten Türkiye’ye sokamayacağı için; Gümrük Beyannamesi’ndeki malın gümrük değeri beyan ile yükseltilmektedir.

Böylece, ithalatçı, ithal ettiği malın değerini gerçek bedelden değil de tebliğ değerini esas alarak beyan üzerine yüksek göstererek ithalatını gerçekleştirmektedir.

İTHALATÇILARA EK GİDER YÜKÜ
Gümrük Vergisi ve diğer vergiler, Gümrük Beyannamesi’nde belirtilen değer üzerinden hesaplandığından, beyannamede yapılan bu oynama nedeniyle ithalatçılara ek gider yükü ortaya çıkmaktadır. Yani ithalatçı fazla vergi ödemek suretiyle ithalatını Gözetim Belgesi olmadan gerçekleştirmektedir.

Ancak, bu şekilde fazla vergi tahsili esasında kanunsuzdur, zira ticaret politikası savunma araçlarını düzenleyen mevzuat, vergi mevzuatı veya 4458 Sayılı Gümrük Kanunu’nda, gözetim belgesi yükümlülüğünü karşılayamayan ithalatçılara bu şekilde ek vergi tahakkukuna ilişkin herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Uygulamada ise, gümrük memurları, ilgili malları ülke pazarında dolaşıma sokulabilmesi için artırılmış gümrük değerleri üzerinden yüksek oranda vergi tahakkuk etmektedir.

DANIŞTAY İÇTİHATLARINA, USULE VE YASAYA AYKIRI
Tahsil edilen bu verginin, Danıştay’ın yerleşik içtihatları ile usul ve yasaya aykırı olduğu tespit edilmiştir. T.C DANIŞTAY 7’inci Daire Esas: 2016 / 609 Karar: 2017 / 1032 Karar Tarihi: 17.02.2017 ilgili kararını değerli okurlarımız için aşağıda paylaşmaktayız:
“4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 211’inci Maddesi’nde, kanunen ödenmemeleri gerektiği halde ödenmiş olduğu belirlenen gümrük vergilerinin geri verileceği, kanunen tahakkuk ettirilmemeleri gerektiği halde tahakkuk ettirilen gümrük vergilerinin kaldırılacağı hükmüne yer verilmiştir. Öte yandan; yürürlükten kaldırılan 1615 sayılı Gümrük Kanununun 87’nci maddesi ile ilgili olarak, Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu’nun 2.7.1966 gün ve E:1965/13; K:1966/6 sayılı kararında, aykırı içtihatlar, tahsil olunan gümrük vergilerinin anılan madde uyarınca geri verilebilmesinin, yanlışlıkla veya fuzulen tahsil olunduklarının açıkça anlaşılması koşuluyla olanaklı bulunduğu yolunda birleştirilmiştir. Bu bakımdan; 4458 sayılı Kanunun benzer hükümler taşıyan 211’inci Maddesi’nin uygulanmasında da, iadesi istenen gümrük vergilerinin kanunen ödenmelerinin veya tahakkuk ettirilmelerinin gerekmediğinin, açıkça; yani, herhangi bir inceleme, araştırma ve yoruma gerek olmaksızın anlaşılabilir olması koşulu aranmalıdır.

Anılan Kanunun 24’üncü Maddesi’nde, ithal eşyasının kıymetinin, eşyanın satış bedeli olduğu; satış bedelinin, Türkiye’ye ihraç amacıyla yapılan satışta 27 ve 28’inci maddelere göre gerekli düzeltmelerin de yapıldığı, fiilen ödenen veya ödenecek fiyat olduğu; 25’inci maddesinin 1’inci fıkrasında, 24’üncü madde hükümlerine göre belirlenemeyen gümrük kıymetinin, bu maddenin 2’nci fıkrasının (a), (b), (c) ve (d) bendlerinin sıra halinde uygulanmasıyla belirleneceği; eşyanın gümrük kıymetinin bir üst bent hükümlerine göre belirlenebildiği sürece bir alt bent hükümlerinin uygulanmayacağı hükümlerine yer verilmiş; anılan Kanunun 26’ncı maddesinde ise, 24 ve 25’inci madde hükümlerine göre belirlenemeyen ithal eşyasının gümrük kıymetinin, Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşmasının VII’nci Maddesinin Uygulanmasına Dair Anlaşmanın, Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşmasının (GATT) VII’nci Maddesinin ve bu bölüm hükümlerinin prensip ve genel hükümlerine uygun yöntemlerle ve Türkiye’de mevcut veriler esas alınarak belirleneceği öngörülmüş; GATT’ın VII’nci Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Anlaşmanın 17’nci maddesinde de, bu Anlaşmada yer alan hiçbir hükmün, gümrük idaresinin, gümrük kıymetinin belirlenmesi ile ilgili olarak ibraz edilen tutanak, belge veya beyannamenin gerçeklik veya doğruluğunu araştırma hakkını sınırlamayacağı ve bu hakkı tartışma konusu haline getirecek şekilde yorumlanamayacağı hükme bağlanmıştır.

Yukarıda yer alan hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden, ithal edilen eşyanın gümrük kıymetinin belirlenmesinde, öncelikle, satış bedelinin esas alınması; satış bedelinin esas alınması için gerekli koşulların mevcut olmadığının tespit edilmesi halinde de sırasıyla diğer yöntemlere başvurulması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.

İthalatta uygulanacak gözetim ve korunma önlemleri, Türk Mevzuatında, 29.1.1995 gün ve 22186 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 26.1.1995 gün ve 4067 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan ve 25.2.1995 gün ve 22213 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 3.2.1995 gün ve 1995/6525 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla onaylanan Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşmasının ekinde yer alan ve bu anlaşmanın ayrılmaz parçasını teşkil eden Korunma Tedbirleri Anlaşması ile yerini almıştır.

GÖZETİM BAŞLADIĞINDA KORUMADAN SÖZ EDİLEMEZ

Gözetim uygulamasında, Dış Ticaret Müsteşarlığınca, yerli üreticilerin talebi üzerine veya re’sen, belli bir malın ithalatının, o malın yerli üreticileri ve ülke ekonomisi üzerinde olumsuz sonuçlar yaratıp yaratmadığının tespit edilmesi amacıyla incelemeye başlanılarak, inceleme sonucunda gözetim uygulaması öngörülebilmektedir. Gözetim uygulaması başlatılması durumunda, herhangi bir korunma tedbirinden söz edilemez. Yani bu aşamada, o malın ithalatında herhangi bir kısıtlama, vergi oranında artış, eşik kıymet belirlenmesi veya ek mali yükümlülük uygulaması söz konusu olmamaktadır. Sadece, bir malın ithalatında, yerli üreticilerin zarar görmesine sebebiyet verebilecek miktarda artış olup olmadığının belirlenebilmesi için o malın ithal seyrinin izlenmesi amaçlanmaktadır. Bu amacın gerçekleştirilebilmesi için, sadece o malın ithalatında, Dış Ticaret Müsteşarlığınca düzenlenen bir ”gözetim belgesi”nin ibrazı zorunluluğu getirilir. Gözetim belgesinin ibrazı zorunluluğu ise, o malın, belli bir değerin altında kıymetle ithal edilmek istenmesi durumuna münhasır olmaktadır.

Gözetim uygulaması öngörülmesi aşamasında, gözetim önlemi uygulanmasına karar verilen eşyanın, belirlenen bir kıymetin altında ithal edilmek istenilmesi halinde, sadece, ”gözetim belgesi” ibrazı zorunluluğu getirildiğinden, bu zorunluluğa uyulmaması hali, Gümrük Kanunu hükümlerine göre ek tahakkuk yapılmasını gerektirir bir durum değildir.

Olayda, davacı tarafından ithal edilen eşyanın beyan edilen kıymetinin, 2009/8 sayılı İthalatta Gözetim ve Korunma Uygulanmasına İlişkin Tebliğde öngörülen 675 Amerikan Doları/ton birim CIF kıymetin altında olması sebebiyle, gözetim belgesi ibrazı zorunluluğu getirilmiş bulunmaktadır. Tebliğde belirtilen birim kıymet, eşyanın, Gümrük Kanunu hükümlerine göre belirlenmiş gerçek satış bedeli olmadığından, gözetim önlemlerinin yanlış uygulanması suretiyle ödenen verginin iadesi istemiyle yapılan başvurunun reddine dair karara vaki itirazın reddi yolunda tesis edilen işlemde ve davayı reddeden mahkeme kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.”

GÜMRÜKTEKİ EK VERGİ HUKUKİ DEĞİL
Gerçekten de Danıştay 7’inci Dairesi’nin belirttiği üzere Gözetim Uygulaması öngörülmesi aşamasında, gözetim önlemi uygulanmasına karar verilen eşyanın, belirlenen bir kıymetin altında ithal edilmek istenilmesi halinde, sadece, ”gözetim belgesi” ibrazı zorunluluğu getirildiğinden, bu zorunluluğa uyulmaması hali, Gümrük Kanunu hükümlerine göre ek tahakkuk yapılmasını gerektirir bir durum değildir. Bu halde, ithalatçıdan alınan ek vergilerin hukuki dayanağının olmadığı sabittir.

İşbu karar ve uhdemizde emsal olarak bulunan diğer kararlar doğrultusunda, ithalatçılar, gözetim belgesi yükümlülüğünü bertaraf etmek amacıyla ek ve yüksek oranda vergi ödemeleri halinde, sonrasında işbu ödenmiş ek vergilerin iadesi ve iptali için vergi mahkemeleri önünde dava açarak fazla ödemeleri iade alma şansına sahiptirler.

İPTAL DAVALARI GEÇMİŞ 3 YILI KAPSIYOR
Açılan bu davalar ile geriye doğru üç yıl içinde ödenen vergilerin iadesi istenebilmektedir. Diğer bir ifadeyle, işbu ek vergi ödemelerinde zamanaşımı üç yıldır.

Dava açmadan önce, ilgili Gümrük İdaresi’ne yazılı başvuru yapıldıktan sonra idarenin sukut eylemesi yahut olumsuz cevap vermesine müteakip vergi mahkemelerinde iptal davası açılarak ödenen vergilerin faiziyle birlikte iadesi sağlanmaktadır.

Son olarak; bazı ithalatçılar, bu tür bir dava açtıklarında Gümrük İdaresi ile hasım olacaklarını, ithalatlarının olumsuz etkileneceği korkusu yaşamaktadır. Belirtmek isteriz ki bu güne kadar pek çok dava açılmıştır. Dava açan firmaların hemen hemen hiçbirisi de bu tür bir sorun yaşamamıştır.

Bizi Paylaşın
Continue Reading
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir