Connect with us

Dünya Gündemi

SU SAVAŞLARI HİÇ DE UZAK DEĞİL!

Gelecek yüzyılların en büyük sorunlarından birisi açlık ve SU olacak. Suyu elinde tutan ülkelerin hepsi kendi açlık sorunlarına çareler bulacaklar ancak “suyu az olanlar ya da hiç olmayanlar” bu hayati element için savaşları göze alacaklardır.

 

SELÇUK M. PERİN

Bugün dünyada “Water.org” sitesine göre evlerinde sağlıklı içme suyu olmayan 2,3 milyar insan var! Evinde veya yakınında akar su olmayanların sayısıysa 790 milyon…

İnsanoğlu tarih boyunca yerleşkelerini hep su yanında aramış ve kurmuştur. İlk çağlardan itibaren su, medeniyetlerin odak noktası olmuş ve akan suyun yakınında kurulmamış medeniyetlerin hepsi yok olmuştur.

Su günlük ihtiyaçlarımızın dışında, bilhassa tarım toplumlarının gelişmesine katkıda bulunmuş ve bu toplumların medeniyetlere dönmesine yardımcı olmuştur. Bakınız, Mezopotamya, bakınız Firavunların medeniyeti, Nil nehri…

Orta Çağ’da şatolar ve kentler ile kasabalar hep su kenarlarında kurulmuş ve gelişmişlerdir. Buna rağmen bu yerleşkeler; o zamanlarda meydana gelen büyük salgın hastalıklarından ya susuzluk ya da suyun sağlıklı olmamasından dolayı çok etkilenmişlerdir. Binlerce insan ölmüş ve hastalanmıştır.

Son iki yüzyılın içerisinde sağlık, suya bağlı olarak gelişti. 18 ve 19’uncu yüzyıllarda kentler ve büyük şehirler su ve kanalizasyon sorununu çözmeden ileri gidemeyeceklerini anladı. Önlemler almak için çalışmaya, şebekelerini geliştirmeye başladı. Ta ki su da elektrik, gaz ve diğer ihtiyaçlar gibi paraya çevrilebilir ve bir kâr getirecek element haline gelene kadar…

18 ve 19’uncu yüzyıllarda Avrupa’da evlerin tuvaletleri, bahçeye açılmış bir çukur üzerine kurulmuş bir kulübe halindeydi. İnsanlar haftada bir kere yıkanıyordu. Hijyen eksikliğinden hastalıklar ve salgınlar durulmuyordu. Ta ki tuvaletler evlerin balkonlarına taşınıncaya kadar. Yağmur ve kuyu suyu bu tuvaletlerin akar suyu olarak kullanılıyordu.

 

ŞEBEKE SUYUNUN KENTLEŞMEYE ETKİSİ
20’inci Yüzyıl’ın başlarında gökdelenler ve çok katlı binalar yapılınca belediyeler şebeke suyunu hayatımıza soktu. Batı’nın kentleşmesinde şebeke suyunun büyük bir etkisi var. Yeni teknolojilerin gelişmesi ile önce bentler, barajlar yapılmaya; sonra da kırsal bölgelerde artezyen kuyuları açılmaya başlandı. Yer altı su kaynaklarının geliştirilip içim ve ev kullanımına uygun bir hale getirilmesi 1950’li senelere dayanıyor.

VEBA, KOLERA VE TİFO SALGINLARI
Yerleşim birimlerinde akar suyun olmadığı zamanlarda insanların en büyük düşmanı veba, kolera ve tifo (kara humma) idi. Bu üzücü tabloya bazı Afrika, Güney Amerika ve Uzakdoğu ülkelerinde hala şahit olunuyor. Son yirmi yıl içerisinde de sivil toplum kuruluşları ve büyük hibeler vasıtasıyla bu bölgelerde kuyu suyu elde etmek için sondajlar yapılıyor ve küçük yerleşim yerleri ve köyler hiç olmazsa bir çeşmeyle buluşturuluyor. Akar suyun eriştiği bölgelerde de tarım çalışmaları başarılı olmaya başlıyor.

SU BİR MADDİ GETİRİ HALİNE GELDİ
Ancak Batı’da bunca senedir evlere akar su getirmek için çabalar nerede ise heba olmak üzere. Avrupa ülkelerinde bakımsız kalmış su dağıtım şebekeleri teker teker sorun çıkartmaya başlıyor. Bunda belde belediyelerinin gerekli bakım ve yatırımı yapmamalarının nedeni var. Öte taraftan en önemli ihtiyaç listelerinin başında bulunan SU bir maddi getiri haline gelmiş durumda. Dün elli kuruşa tonunu almakta olan vatandaş bugün yerleşkelerin büyüklüğüne göre suyun tonuna 10 lira atık su için de bir o kadar ödemek zorunda. Belediyelerin aldıkları vergilerden yapması gereken işlevlerden birisi olan su alt yapısı ve kanalizasyonların tamir, bakım ve geliştirilmesini halk ödemektedir.

Burada bir parantez açıp; geçtiğimiz yıllarda Ege kıyılarındaki bir belde belediye başkanının suyu bedava dağıtması ve bu yüzden de mahkûm olması akla geliyor. Geçen yazımdaki paradokslara bir tane daha ilave edebiliriz…

ARJANTİN’DEKİ SU VE ENERJİ KRİZİ
Bu da bizi 1990’lı yıllarda Arjantin’deki su ve enerji kaynaklı kriz ve skandala götürüyor. O devirde Arjantin çok büyük ekonomik sorunlar ile uğraşmakta olup IMF ve dış kredi verenler tarafından başkent Buenos Aires’in (10 milyon kişinin yaşadığı bir şehir) belediyelere ait su alt yapısını ve enerji şirketlerini satması için baskı yapıyordu. ENRON bu su ve enerji alt yapısını ele geçirmek için dönemin Amerikan Başkanı BUSH’un oğlu vasıtası ile Arjantin’e baskı yapıyor ve ENRON’un Arjantin yüzü AZURİX adlı şirketini kullanıyor. Bu şirketin tek bir görevi vardı ENRON’un ABD’de yasal yolar ile yapamadığı para transferlerini gerçekleştirmek ve ana şirketin paralarını vergisiz yerlere taşımaktı.

Yeni idare sistemi içerisinde Buenos Aires’in fakir ve dar gelirli vatandaşlarına ucuz, neredeyse bedava su ve enerji vermek için kurulmuş enerji ve su dağıtımı şirketi bu görevi yerine getirememeye başladı. Çünkü ENRON ve görünen şirketi gerekli yatırımları yapmamış ve devir gününe kadar iyi çalışmaktaki sistemi yapmış oldukları yatırımı geri almak üzere atıl hale getirmiş, atık su ve su yönetimini ülkeyi ve lisanı bilmeyen kişilere bırakmış idiler. 2002’de hükümet su ve enerji şirketlerini geri almak için harekete geçince ellerinde kalifiye eleman kalmamıştı. Su ve enerji sendikaları bunu yıllar önce söylemiş olmalarına rağmen hiç bir şey yapmamış olan ENRON ve Arjantin Hükümeti olaylara seyirci kalıyordu.

SU KONUSUNDA ÇOK DİKKATLİ OLUNMALI
2018 de ENRON’un kurucusu Ken Lay kalp krizinde ölünce ABD’de ENRON krizi patlak verdi ve şirket iflas etti. Ederken de beraberinde çalışanları ve yatırımcılarını aşağı çekti.
Avrupa’da da birçok sektörde ve bilhassa Fransa’da su sektöründe çok geniş imtiyazlara sahip bir şirket var. Bu şirket çok sayıda ülkede su alt yapı ve arıtma tesisi projeleri ile tanınıyor. Ayrıca da enerji konusunda da birçok ülkede büyük yatırımları var…

Bunları anlatırken bir yandan su konusunda güncel ihtiyaçlarımızın ne kadar büyük olduğunun; diğer yandan da bu konuda imtiyazlar verirken ne kadar dikkatli olmamız gerektiğinin altını çizmek istiyorum.

SU İÇİN SAVAŞLAR GÖZE ALINACAK

Gelecek yüzyılların en büyük sorunlarından birisi açlık ve SU olacak. Suyu elinde tutan ülkelerin hepsi kendi açlık sorunlarına çareler bulacaklar ancak suyu az olanlar ya da hiç olmayanlar bu hayati element için savaşları göze alacaklardır.
Önümüzdeki dünya savaşlarının nedeni de SU olacak.

Bizi Paylaşın
Continue Reading
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir