Connect with us

Finans & Ekonomi

DOĞU AKDENİZ’DE NELER OLUYOR?

Altında zengin doğal gaz ve petrol rezervleri bulunduğu belirlenen Doğu Akdeniz’deki gerginlik, ekonomik rekabet boyutunu aştı. Bölgedeki atmosfer giderek ısınıyor. Türkiye ve KKTC haklarından taviz vermeden çalışmalarını sürdürüyor.

 

 

İSMAİL ALTUNSOY

Doğu Akdeniz; son yıllarda uluslararası kamuoyunda en çok konuşulan konu başlıklarından biri. Sebebi ise Akdeniz’in doğusundaki suların altında konuşlanan zengin doğal gaz ve petrol kaynakları. Diğer ifadeyle hidrokarbon zenginlikler.

BİRİLERİNE SAVAŞ, BİRİLERİNE REFAH!
Birçok devlet ve büyük enerji-petrol-doğal gaz şirketleri, Doğu Akdeniz’le yakından ilgileniyor. Bulunacak her yeni petrol ve doğalgaz yatağı artı zenginlik ve refah demek. İlk bakışta, bölge ülkeleri adına kulağa hoş gelen bir gelişme bu. Ancak petrol ve doğal gaz süreç ve sonuç itibariyle her ülke için aynı anlama gelmeyebiliyor. Sanayinin çarklarının dönmesinde ve teknolojinin hayattaki yerini almasında olmazsa olmaz niteliğindeki enerji açısından çok değerli olan bu iki madde Ortadoğu ve Afrika’da yaşanan savaşların en önemli nedenlerinden biriyken; Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Norveç gibi gelişmiş ülkelerde ise refahın kaynağı olabiliyor. Beklentiler Akdeniz’in doğusundaki zenginliklerin de bölgeye ve dünyaya refah getirmesi yönünde.

Peki, Akdeniz’in doğusunda ortaya çıkarılacak yeni petrol ve doğal gaz rezervleri, bölgede savaş veya huzursuzluğa yol açar mı? Yol açmaması arzu edilse de söz konusu yerdeki mevcut siyasi gerginlikler ve tartışmalara bakıldığında, endişelenmemek elde değil? Suyun altındaki petrol ve doğal gazın Akdeniz’i şimdiden gerdiği bir gerçek. KKTC dahil bölgedeki bütün ülkelerin haklarını koruyucu özelliğe sahip bir çözüm, atmosferdeki negatifliği silip Akdeniz’i pekala barış ve zenginlik denizi yapabilir.

DOĞU AKDENİZ’DEKİ AKTÖRLER
Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) yanı sıra Mısır, Suriye, İsrail, Lübnan ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi, Akdeniz’in doğusuna komşu olan ülkeler. Hepsi de uluslararası hukuk gereği yeni petrol ve doğal gaz aramalarının yoğunlaştığı Doğu Akdeniz’de hak iddia ediyor. Bu ülkelere Akdeniz’de kıyısı olan Mısır ve Yunanistan’ı da eklemek gerekiyor. Adlarını sıraladığımız devletlerin tamamı, son yıllarda Akdeniz’deki enerji merkezli çalışmalara hız verdi. Bunlara ilaveten ABD ve Rusya gibi süper güç niteliğindeki ülkeler de Akdeniz’deki enerji çalışma ve projeleriyle yakından ilgileniyor. Ayrıca Almanya, Fransa, İngiltere ve İtalya’nın ilgisine dikkat çekmek durumundayız. Zaten bölgede Türkiye haricindeki petrol-doğal gaz çalışmalarını Eni, Noble, Rosneft, BP, Shell gibi bu ülkelere ait enerji şirketleri yapıyor.

MÜNHASIR EKONOMİK BÖLGE MUAMMASI
Öte yandan Doğu Akdeniz’de ilgili her ülke, kendi sınırlarına göre Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) iddiası ortaya koysa da; sınırlar uluslararası hukuka göre netleştirilebilmiş değil. Doğu Akdeniz şu anda tümden tartışmalı bir alan halinde. Bazı ülkeler ikili anlaşmalar doğrultusunda Doğu Akdeniz’i MEB statüsünde görüyor. Fakat bu anlaşmalar uluslararası hukukta bağlayıcılık içermiyor.

Doğu Akdeniz’de MEB konuşulur ve tartışılırken 2011 yılında başlayan Arap Bahar’ı, Akdeniz’i de hareketlendirdi. Özellikle Kıbrıs’ın Rum Kesimi Yönetimi, Akdeniz’de petrol-doğal gaz arama çalışmalarını hızlandırdı. Birçok uluslararası şirketle Doğu Akdeniz’de hidrokarbon arama anlaşmasına imza attı, bunlara yenilerini ilave ediyor.

RUM KESİMİ, TÜRKİYE’Yİ HAREKETE GEÇİRDİ
Akdeniz’de Rum Kesimi’nin KKTC’yi dikkate almadan gerçekleştirdiği petrol ve doğal gaz aramaları, doğal olarak KKTC ve Türkiye’yi harekete geçirdi. KKTC Yönetimi ile Türkiye’nin vardığı anlaşması neticesinde ruhsatlandırılan Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) hak sahibi olunan münhasır ekonomik bölgede petrol ve doğal gaz aramaya başladı. Akdeniz’de Türkiye ve KKTC adına sismik, arama ve sondaj faaliyeti gösteren MTA ve TPAO gibi Türk şirketleri önemli yatırım ve çalışmalara imza attı. Yeni sismik-sondaj gemileri alınıp Akdeniz’e gönderildi.

“TÜRKİYE HİÇBİR TEHDİDE BOYUN EĞMEYECEK”
Doğu Akdeniz’de sınırı ve MEB hakkı olan ülkelerin görüşme ve çalışmaları sürerken geçtiğimiz aylarda Kıbrıs Rum yönetimi, Türkiye’nin bölgedeki gemilerinden Fatih’te görevli personelin tutuklanabileceğini telaffuz etti. Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı bu tehdit içeren açıklamaya oldukça sert bir cevap verdi. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin, Türkiye’nin uluslararası hukuka uygun olan Akdeniz’deki sondaj faaliyetlerine karşı hukuken mesnetsiz tutum ve davranışları sürdürdüğüne işaret eden Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, “Rum tarafından yapılan açıklamalar ve Fatih gemimizde çalışan personelimize karşı çıkarıldığı iddia edilen tutuklama tehdidi karşısında faaliyetlerimiz hiçbir aksamaya mahal vermeden devam etmektedir. Türkiye hiçbir tehdide boyun eğmemiştir ve bundan sonra da eğmeyecektir.” dedi. Türkiye’nin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ve Kıbrıslı Türklerin haklarının gasp edilmesine müsaade edilmeyeceğini vurgulayan Dönmez, şöyle konuştu: “Kıbrıs’ın ve Akdeniz’in zenginliklerinin hakkaniyet ilkesi içerisinde adil şekilde bölüşülerek bölgesel barışın sağlanması için gayretlerimizi sürdüreceğiz. Ruhsat sahalarımız üzerindeki meşru haklarımızdan taviz vermeden bölgedeki kapsamlı ve uzun soluklu arama ve sondaj faaliyetlerimiz planlandığı çerçevede devam edecektir. Yavuz sondaj gemisi de hazırlık çalışmaları tamamlanınca bölgedeki operasyonlarına başlayacaktır.”

DOĞU AKDENİZ’DEKİ PETROL VE DOĞAL REZERVİ

Doğu Akdeniz’in altındaki petrol ve doğal gaz rezervlerinin miktarı hakkında birbirinden farklı sayısal veriler var. Genel kabule göre Lübnan, Gazze, KKTC, Güney Kıbrıs ve İsrail dolaylarında 1,7 milyar varil petrol ve 3,5 milyar metreküp civarında doğal gaz rezervi bulunuyor. Bölgenin geneli için 10-15 trilyon metreküp doğal gaz rezervinden de söz edilmekte. Petrol ve doğal gaz rezervlerinin tespitinde kullanılan teknolojiler son yıllarda bir hayli gelişti. Dolayısıyla söz konusu bölgede bilinenden daha fazla hidrokarbon rezervi belirlenmesi ihtimal dahilinde. Ancak şurası kesin ki, Akdeniz’in doğusu artık dünyanın yeni petrol ve doğalgaz üretim merkezlerinden biri olacak.

KIBRIS İŞLERİ KOORDİNATÖRLÜĞÜ

Doğu Akdeniz’de hidrokarbon aramalarının hızlanması, Türkiye’yi yeni adımlar atmaya itti. Türkiye, Kıbrıs İşleri Koordinatörlüğü kurdu. Enerji Ekonomisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu, gelişmeyi “Yavru vatanımızın dertlerine derman olacak, Doğu Akdeniz’de umutlarımızı canlandıran bir model hayata geçiyor.” ifadesiyle değerlendirdi. Prof. Dr. Kumbaroğlu’na göre Ankara’nın bu adımı bölgedeki siyasi, ekonomik ve askeri denklemi doğrudan etkileyebilecek.

TÜRKİYE AÇISINDAN DOĞU AKDENİZ’DE SON DURUM

Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de “yürüttüğü çalışmalara ilişkin şu açıklamayı yaptı: “Yavuz, Karpaz-1 kuyusunda bir aydır; Fatih, Finike-1 kuyusunda dört aydır sondajlarına; Barbaros Hayreddin Paşa gemimiz de 2 yıldır sismik çalışmalara devam ediyor. Doğu Akdeniz tüm Türkiye’nin meselesidir. Dün buradaydık, bugün de buradayız, yarın da burada olacağız.”
Milli Savunma Bakanlığı ise ‘Doğu Akdeniz’de sondaj çalışmasındaki Türk gemilerinin havadan, su üstünden ve su altından korunduğunu duyurdu. Bakanlığın bilgilendirmesindeki detaylar şöyle: “Deniz Kuvvetleri Komutanlığımız, Doğu Akdeniz’de sondaj çalışması yapan gemilerimize; havadan ‘Bayraktar TB-2 İHA, deniz karakol uçağı ve deniz helikopterleri’, su üstünden ‘firkateyn, korvet ve hücumbotlar’, sualtından da ‘denizaltılar’ ile sürekli ve kesintisiz refakat ediyor.”
Dışişleri Bakanlığı da TBMM’den iletilen konuyla ilgili soru önergesine verdiği cevapta, “Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de her alanda hak ve çıkarlarını kararlılıkla savunmaya ve hem sahada hem de masada gerekli adımları armaya devam ettiğinin” altını çizdi. Bakanlık; Barbaros, Yavuz ve Fatih sismik arama-sondaj gemilerinin hem Türkiye kıta sahanlığında, hem de KKTC’nin TPAO’na ruhsat verdiği alanlarda aktif olduğuna dikkati çekti.

TÜRKİYE’NİN DOĞU AKDENİZ’DEKİ GÜCÜ

Son dönemlerde başta Akdeniz olmak üzere denizlerde petrol ve doğal gaz aramalarına ağırlık veren Türkiye, yeni sondaj ve sismik arama-araştırma gemileri satın aldı. Türkiye’nin denizlerde petrol – doğal gaz sismik ve sondaj çalışmalarını yürüttüğü gemiler Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı tarafından tanıtıldı. Bakanlığın konuya ilişkin açıklamasında, “Yavuz, Fatih, Barbaros Hayreddin Paşa ve Oruç Reis gemilerimizle yer altını aydınlatacağız. Arayacağız ve varsa, mutlaka bulacağız.” denildi.

MÜNHASIR EKONOMİK BÖLGE İLKELERİ

Birleşmiş Milletler (BM) Deniz Hukuku Konferansı tarafından 1982 yılında kabul edilen Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) kavramı; kıyı devletine kıyıdan başlayarak açık denize doğru en fazla 200 mil kadar uzanan bölgede deniz yatağının hem altında hem de içinde bazı egemenlik haklarının tanınmasını içeren bir uluslararası hukuk kavramıdır. Ülkelerin, münhasır ekonomik bölgelerini hakkaniyet esasına göre belirlemesi, aynı denize kıyısı olan diğer ülkelerin çıkarlarını da göz önünde bulundurması gerekiyor. Dolayısıyla, Doğu Akdeniz’e kıyısı olan Güney Kıbrıs da münhasır ekonomik bölgesini Türkiye, Yunanistan, KKTC, Mısır, Lübnan, Suriye, İsrail ve Filistin ile beraber belirlemeli.
Türkiye 5 Aralık 1986 tarihinde Karadeniz’de MEB belirlerken bu kurala uymuştu. 1987 yılında Yunanistan, Ege Denizi’nde kıta sahanlığından doğan haklarını kullandığını öne sürerek petrol arama çalışmalarına başlamış; Türkiye ile Yunanistan arasında kriz oluşmuştu. Sorun “Ege ihtilafları çözülene kadar petrol aramalarının askıya alınması” formülüyle çözülmüştü.

Bizi Paylaşın
Continue Reading
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir