
Türkiye; kısır çekişmelerden, ayrımcılıktan, ötekileştirici söylemlerden ve kutuplaşmadan derhal kurtulmalı. 100 yıl evvel Kurtuluş Savaşı’nda ülkenin her metrekaresinde yeşeren bütünleşme, birleşme ve kararlılık iradesi yeniden canlanmalı. 14 Mayıs 2023 tarihi çok kritik. Kelimenin tam anlamıyla bir kader seçimi olacak. Sandıktan çıkan sonuca göre, Türkiye ya “potansiyelini fark eden ve bunu kullanan” ya da “kabuğuna çekilmiş ve kırılgan” bir ülke olacak.
Covid-19 pandemisi sürecinde görüldü ki; Türkiye, dünyanın üretim ve pazarlama açısından en cazip ülkelerinden biri. Uluslararası firmalar için hayli önem taşıyan eşi benzeri olmayan avantajlara sahip. Sanayicilere pek çok alanda fırsatlar sunuyor. Potansiyelini rantabl kullanırsa, yatırım üssü haline gelebilir.
YENİ ROTA TÜRKİYE…
Kara, deniz, hava ve raylı ulaşım seçenekleriyle Türkiye, lojistik anlamda tartışmasız favori bir coğrafyada bulunuyor. Jeopolitik üstünlüğüyle rakiplerinin fersah fersah önünde. Avrupa merkezli endüstri ve teknoloji devleri, pandemi sebepli kriz sürecinde elde ettikleri tecrübelerin etkisiyle uzun yıllar önce tesislerini taşıdıkları Çin’e alternatif arıyor. Rotayı çevirdikleri ilk ülke Türkiye.
İç dinamikleriyle güçlü bir ekonomi olmaya aday Türkiye, yabancı yatırımcıların da gözdesi. Dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girme hedefine, akılcı politikaları hayata geçirebilirse kısa sürede ulaşabilir. Kuruluşunun ikinci yüzyılında atağa kalkıp gıptayla bakılan devletler arasına adını yazdırabilir.
SİYASET ÜSTÜ ÇABAYA İHTİYAÇ VAR
Tabi ki yazımın ilk üç paragrafında dile getirdiklerimin kendiliğinden gerçekleşmesi mümkün değil. Öncelikle planlama, akabinde de oluşturulacak planları pratiğe dönüştürecek siyaset üstü bir çabaya ihtiyaç var. Son yıllarda bazı partilerin gündeme taşıdığı beka probleminin gerçek boyutu ve bunu çözüme kavuşturmanın en kestirme ve akla yatan yolu bu. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 1920’li yıllarda altını çizdiği üzere, ekonomik bağımsızlık olmadan siyasi bağımsızlık hayal.
Türkiye’nin kalkınmasında tarımsal projeler öncelikli konumda. Gıda hiç olmadığı kadar stratejik artık. Gıdanın lojistiği de hayati. Türkiye’de yetişen ürünlerin milyarlarca nüfusa 24 saatte arz edilmesi imkân dâhilinde. Tarım, istihdam sağlayıcı özelliği de öne çıkıyor. Tarıma dayalı sanayi başlı başına ekonomik güç kaynağı.
Otomotivde dünya çapında fabrikalara ev sahipliği yapıyoruz. Yeni yatırımlarla fabrika sayısı ikiye hatta üçe katlanabilir. Bu sektördeki yan sanayi daha da palazlanabilir. Tekstilde de benzeri gelişmeler yaşanabilir. Ancak doğrudan yabancı yatırımın artması güven ortamına bağlı. Onun da birincil şartı hukuk ve adil rekabet.
KURTULUŞ SAVAŞI SÜRECİNDEKİ GİBİ…
Şeffaflığı, denetim mekanizmalarını, hesap verilebilirliği ve ileri demokrasinin bütün ilkelerini içselleştiren ülkeler her anlamda bir adım önde. Türkiye bu hakikatin gereklerine uyarak mesafe kat edebilir. Kısır çekişmelerden, ayrımcılıktan, ötekileştirici söylemlerden ve kutuplaşmadan derhal kurtulmalı. 100 yıl evvel Kurtuluş Savaşı’nda ülkenin her metrekaresinde yeşeren bütünleşme, birleşme ve kararlılık iradesi yeniden canlanmalı. Olumsuzluklara ve engelleme gayretlerine rağmen bizi bugünlere dek aydınlatan meşale daha da gürleşmeli.
14 MAYIS KADER SEÇİMİ…
14 Mayıs 2023 tarihi çok kritik. Türkiye, kelimenin tam anlamıyla bir kader seçimiyle karşı karşıya. Sandıktan çıkan sonuca göre, Türkiye ya “potansiyelini fark eden ve bunu kullanan” ya da “kabuğuna çekilmiş ve kırılgan” bir ülke olacak. Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nin özümsenerek okunacağı zamanlardayız.