Connect with us

Dr. Gürkan Evingür

GÜNAH KEÇİSİ YARATMAK!

Her ne olur ise olsun günah keçisi yaratmanın farkına varalım. Başkasını suçlamadan veya kendimize kızgınlıkla zarar vermeden önce günah keçisinin nasıl bir yol izleyip zamanımıza ve anımıza nüfuz ettiğini hatırlayalım. Ve kendi içsel sınırımızda bu sembolün nerede olduğunu ve durduğunu olaylar bazında fark edelim. Aklımızı, tecrübemizi ve bilgimizi daha kullanılır hale getirmek için duygularımızın ilerlediği yolu tekrar kontrol edelim ve verdiğimiz tüm anlamları sevgi ile bir etmeye çalışalım.

 

Merhaba, hepimiz zaman zaman günah keçileri ediniriz. Onları besler büyütürüz. Bazen özgürleştirir, kimi zamanda da köleleştiririz. Ne demek mi istedim? Konuyu biraz açalım mı?

Başkasını veya kendimizi suçlamak ve genelde bir çıkış yolu bulmak için zihnimizde günah keçileri yaratırız. Aslında kendimizi veya başkalarını suçlamak için bir hedef belirlemenin şeklidir bu. Yani bilinçaltımızı rahatlatmak için “bilincimizle savunma mekanizmaları oluşturma” çabasıdır.

KENDİMİZİ VE BAŞKALARINI SUÇLAMAK EN KOLAYIDIR…
“Başarısız olduğumuzda, başımıza istemediğimiz olaylar geldiğinde, işlerimiz yolunda gitmediğinde ve duygu dengemiz bozulduğunda” genellikle günah keçilerine sığınırız. Çünkü kendimizi veya başkalarını suçlamak en kolay olandır. Bu davranış biçimi akıl içermez, bilgi içermez, tecrübe, tolerans ve hoşgörü içermez yani mantık içermez. Basit ve karmaşık bir limbik sistem yani alt beyinin tepkisidir. Bilinçaltı bilincin üstüne çıkmıştır. Tabi ki istisnai durumlar da olabilir.

GÜNAH KEÇİSİNİN ANLAMI VE MİTLER…
Peki, günah içeren keçi simgesi nereden gelmektedir?
Keçiler muhtemelen evcilleştirilen en eski hayvanlardan biridir. (John Davidson)
Sürekli suçlanan her gelenin öfkesini ondan çıkardığı kimse. (Türk Dil Kurumu)

Günah keçisi, “suçsuz olduğu halde başkalarının suçu üzerine yüklenilen” kişi ya da topluluğa verilen isimdir. Gerçek sorumluları korumak amacıyla “suç, kabahat vb. olumsuzlukların sebebi olarak gösterilen” kişi, kurum, nesne vb. anlamları vardır.

Çok tanrılı dinlerden önce ortaya çıkmış olan ve “siyah bir keçinin boynuna belirli bir yerleşim birimindeki insanların kendi günahlarını sembolize eden muskaları takmaları ve keçiyi çölde ölüme terk etmeleri şeklinde gerçekleşen” günahlardan arınma seremonisine kurbanı olan hayvan. (Ekşi sözlük)

ESKİ MEDENİYETLERDE GÜNAH KEÇİSİ…
Her deyimin ve her atasözünün elbette bir hikayesi var. Bazılarının çıkış noktası oldukça eski dönemlerdeki dini inanışlara ve ritüellere dayanıyor.

Günah keçisi kavramına farklı toplumlarda ve zaman dilimlerinde rastlanmaktadır. Eski Ahit’deki Kefaret Günü ayinlerinde Yahudi kavminin günahları simgesel olarak bir erkek keçiye yüklenirmiş. Bu keçi kurayla seçilir ve Azazel adlı kötü ruhu yatıştırmak ve Yahudi kavmini günahlarından arındırmak için Kudüs dışında bir uçurumdan aşağıya atılırmış ya da çöle bırakılırmış.

Bu inanışın Antik Yunan medeniyetlerinde de karşılık bulduğu söylenir. Tek farkı ise günahları yüklenenlerin insan olmasıdır.

Antik Yunanistan’da veba ve benzeri afetleri hafifletmek ya da önleme amacıyla günah keçisi olarak insanlar kullanılırmış. Atinalılar, Apollon için düzenlenen Thargelia Şenliği’nde bir kadın ve bir erkek seçer, şölenden sonra bu çifti kentte dolaştırır, ince yeşil dallarla dövüp kent dışına sürer ve orada büyük olasılıkla taşlarlarmış. Böylece kentin bir yıl boyunca kötü talihten korunacağına inanılırmış.

Yine Güney Amerika bölgesinde hüküm sürmüş olan İnka medeniyetinde toplumun günahının kefareti olarak seçilen siyah bir Lama veya bir Gine domuzu bu uygulamaya benzer bir şekilde kurban edilirmiş.

MODERN TOPLULUKLARDA BİLE…
Görüyoruz ki, “olumsuz bir durumdan kurtulmak amacıyla kişi veya kişilerin topluluk tarafından atfedilen kutsallık çerçevesinde suç veya suçlar yüklenerek kurban edilmesi alışkanlığının” mitolojik bir zemini oluşturulmuş. Ancak bunun bir inancın emri olmaktan ziyade “kişilerin veya toplumun anlık menfaati sebebiyle oluştuğunu görmek” de mümkün olabiliyor. Modern, objektif veya bilimsel olduğu düşünülen ve söylenen topluluklarda bile kimi özgün yöntemlerle “günah keçisi” ritüelinin devam ettiği anlaşılıyor.

Çoğunlukla örtük amaçlar doğrultusunda “muhalif bir görüş ve başka bir bakış açısı istenmeyen durumlarda yahut popülizm-bilimsellik çatışması ortaya çıktığında” bilim ve bilimsel aklı savunan insanların kurban edilmesi, modern “günah keçisi” ritüeli olarak kabul edilebilir. Bu bir anlamda aklın ezilmesi midir acaba?

MUSEVİLİK VE HIRİSTİYANLIKTA KULLANIM ALANI…
Musevilerin en kutsal bayramı olan Yom Kippur’un ana temaları kefaret ve tövbedir. Bu bayramda dualar okunur, kura ile iki keçi seçilir. Biri kurban edilir ve kanı kutsal sayılan yerlere serpilir. Diğer keçi ise günah keçisi olur. Din adamı (Aaron) ellerini üstüne koyar ve ulusun günahlarını itiraf eder. Bu keçi sırtında toplumun tüm günahlarını yüklenerek, insanları arkasında günahsız bırakarak uçurumdan aşağı fırlatılır.

Hıristiyanlık inancında ise “günah keçisi” kavramı, Hz İsa’nın hayatı ile de yorumlanabilir sanırım. Günah Keçisi öyküsünün elbette Pan ile de bir ilgisi bulunuyor. Hikayenin başka bir bakış açısıyla ele alınması için astronomi ve Doğu mitolojisinin daha iyi irdelenmesi gerekiyor.

MİTOLOJİ VE EFSANELERDEKİ ROLÜ…
Oğlak burcuyla bağlantılı olarak birçok efsaneye rastlamakta mümkün. Bunların başında, çirkinliğinden ürkerek kendisini terk eden annesine rağmen nympha’ların peşinde koşmakta üstüne olmayan, keçi kafalı ve ayaklı çoban Tanrı Pan geliyor. Latin mitolojisinde ise Pan’ın yerini Tanrı Faunus tutuyor.

Diğer bir efsaneye göre de, çocuklarını doğar doğmaz yutan Tanrı Kronos’tan korumak amacıyla, Zeus’u İda Dağı’ndaki bir mağaraya götüren dadı Amaltehia, onu korkunç bir canavar olan keçinin sütüyle besler. Bazı geleneklerde Amalthia’nın aslında bu keçinin adı olduğu kabul edilir.

Babil mitolojisinde ise keçi figürüne sıkça rastlanıyor. Bunlardan ilki, Küçük Ayı takım yıldızına “Dans Eden Keçiler” denmesidir.

Bir diğeri ise insanların günahlarını ve hastalıklarını yüklendiğine inanılan ve “günah keçisi” kavramının temelini oluşturan Tanrı Nin-Girsu’dur. ( Sümer-Babil Mitolojisi )

Eski Mezopotamya topluluklarında da benzer inanış hüküm sürmektedir. Tarihi metinlerden keçinin hastalıkların tedavisinde kullanıldığını anlıyoruz. Ritüelde ilkin hasta kişi ile vekilin arasında bir bağ kuruluyor. Onlar geceyi birlikte geçiriyor. Daha sonra hasta kişinin kucağına keçinin konulmasını içeren sembolik bir eylem gerçekleştiriliyor. Ritüeli yapan kişi ile birlikte toprağın kazıldığı alana geliniyor. Keçinin boğazı metal bir bıçakla kesilirken hasta adamın boğazı ahşap bir bıçakla sembolik olarak kesiliyor. Keçi daha sonra gömü için hazırlaıyor. Kutsal yağla yağlanıp süslendikten sonra gömülüyor.

MÜSLÜMANLARDAKİ YANSIMALARI…
“Ölmüş yakınlar için sadaka amacıyla bir hayvan kesip etini yoksul insanlara dağıtmak veya onun hayrına bir şeyler vermekle o kişinin mezarında rahat edeceği inancı”, Müslüman toplumlarda da devam etmektedir.

Anlaşılıyor ki birçok inançta günahlardan arınma yolları var. Bu uğurda gereken bedel ise günah keçisiyle ödeniyor.

Bu kurban ritüelleri ve günah keçileri simgeleri tüm tarih süreçlerinde yerini almış görünüyor. Öyle ki bu simge benliğimizin içine sızıyor, zaman zaman aklımızı kuşatır hale geliyor. Olayın boyutunun kendimize ve başkalarına zarar verebilme noktasına kadar uzandığı da oluyor.

“HER ZAMAN BİR GÜNAH KEÇİSİ BULABİLİYORUZ”
Marx, kapitalist sistemi suçladı, Dawkins dini. Freud bunların hepsinin seksten kaynaklandığını düşündü. Larkin ailelerimizi suçladı, Atkins ise patatesi. Bir zamanlar kaderi ya da Tanrı’yı suçluyorduk, şimdiyse genlerimiz ve yetişme şeklimiz suçlu. Yaptıklarımızın tüm sorumluluğunu üstlenmeye çok da yaklaşmış görünmüyoruz ve her zaman suçlanacak biri, bir günah keçisi bulabiliyoruz. (Günah Keçisi Charlie Champbell )

“OYSA HER BİRİMİZ MASUM OLDUKLARINI BİLİRİZ”
İnsanoğlu zihinsel ve teknolojik olarak geliştikçe kendi hareketlerinin sorumluluğunu yükleyebileceği günah keçilerini daha zekice yaratıyor sadece. Her zaman diliminde bir günah keçisi bulunuşuna dair akla uygun bir açıklama mevcuttur. Oysa içten içe her birimiz, bütün sorumluluğu yüklediğimiz günah keçisinin masum olduğunu biliriz. (Günah Keçisi Charlie Champbell)

DUYGULARIMIZIN İLERLEDİĞİ YOL…
O halde gelenek ve göreneklerimizin genlerimize işlemesi bu yansımaları sağlamış olabilir. Her ne olur ise olsun günah keçisi yaratmanın farkına varalım. Başkasını suçlamadan veya kendimize kızgınlıkla zarar vermeden önce günah keçisinin nasıl bir yol izleyip zamanımıza ve anımıza nüfuz ettiğini hatırlayalım. Ve kendi içsel sınırımızda bu sembolün nerede olduğunu ve durduğunu olaylar bazında fark edelim. Aklımızı, tecrübemizi ve bilgimizi daha kullanılır hale getirmek için duygularımızın ilerlediği yolu tekrar kontrol edelim ve verdiğimiz tüm anlamları sevgi ile bir etmeye çalışalım.

DÜŞÜNÜRLER NE DİYOR?
Düşünürlerin sözleriyle bitirelim ve birlikte tekrar düşünelim.
Hıristiyanlıkta keçiler lanetlenmişi ve koyunlar ise kurtarılmışı temsil eder. (Margo Demello)
Ne olursa olsun, keçi dikkatinizi çeker. Dikkatinizi çeken her şey zamanınızı alır. Zamanın ne olursa olsun seni alır. Seni her ne alırsa efendin olur. (William Arthur Ward)
Demirci suçluydu; ama onlar çingeneyi astı. (Polonya atasözü)
Hiçbir şey zekayı günah keçisi arayışı kadar felç etmemiştir. (Theodore Zeldin)
İnsanın kendini fethetmesi, zaferlerin en büyüğüdür. (Platon)

Saygı ve en derin sevgilerimle…

 

Kaynakça:
tps://eksisozluk.com/gunah-kecisi
https://tr.wikipedia.org/wiki/G%C3%BCnah_ke%C3%A7isi
Türk Tarihçiler Birliği
https://www.karar.com/carmihtaki-gunah-kecisi
https://oraclered.wordpress.com/2020/05/02/gunah-kecisi/
https://listelist.com
Günah Keçisi – Charlie Champbell

Bizi Paylaşın
Continue Reading
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir