Connect with us

Faruk Bangir

ELBET BİR GÜN BULUŞACAĞIZ..

Kadriye annesinin tüm muhalefetine rağmen liseden sonra okumamış, erkenden evlenmeyi seçmişti. Ancak kocası hayırsızın teki çıkmış, mutlu olamamıştı. Çareyi yeniden annesinin evine dönmekte bulmuştu. Halinden memnundu. Fakat bu durum da uzun sürmemişti. Hastalığa yakalanan annesi kısa sürede vefat etmişti.

(Kısa bir hikaye…)

Kadriye, sabahın erken saatinde çalan kapı ziliyle uyandı. Bu saatte kimdi gelen? Günlerdir Kapıcı Veysel Efendi dışında kapısını çalan olmamıştı. Veysel Efendi de apartman aidatı olmasa asla gelmezdi.

Yatağından doğruldu ama kalkamadı. Bütün vücudu acı içindeydi. Tekrar geri yattı. Kapı acı acı çalmaya devam ediyordu. Sanki alacaklıydı gelen.

‘Patlama, geliyorum’ dedi Kadriye ve zorlukla kalktı. Ayağına terliğini geçirdi ve kapıya doğru hızlı adımlarla yürüdü.

“KARGONUZ VAR EFENDİM”
Kapıyı hışımla açtı. Karşısında yakışıklı, temiz yüzlü bir genç duruyordu. Kadriye çocuğa saçı başı darmadağın yakalandığı için üzüldü ve geceliğinin yakasını eliyle düzeltti. ‘Kargonuz var efendim’ dedi yakışıklı çocuk. ‘Şey bana mı, kimden acaba?’ diyebildi Kadriye ve eliyle kısa geceliğinin etekliğini çekiştirdi. Neden her erkek gördüğünde bu kadar cilveli bir hal aldığını düşündü içinden. Galiba ruhu biraz hafifmeşrepti.

Yakışıklı kargocu yanında duran büyük paketi zorlukla kaldırarak Kadriye’nin kapısının girişine bıraktı, evrakı imzalattı ve iyi günler dileyerek rüzgâr gibi gitti.

Kadriye bir süre çocuğun arkasından bakakaldı. Gelen paketi zorlukla ayaklarıyla evin içine iterek kapıyı kapattı. Ne vardı bu koca paketin içinde acaba?

Annesi öleli yaklaşık sekiz ay olmuştu. Kadriye’nin pek akrabası kalmamıştı. Fazla arkadaşı da yoktu. Bu kargo paketi kimden gelmişti?

Yatağının yanında duran komodinin üzerinden makası aldı ve koca paketi açmaya girişti. Önce paketin üzerindeki bantlı kısmı açtı. Ardından kartonun ucunu kesti. Paketin içinden plaklar ve kitaplar çıktı. Kolinin altında ise bir pikap duruyordu.

Ajda Pekkan ve Zeki Müren’in plakları hemen dikkatini çekti. Nasıl da mutlu olmuştu. Uzun süredir pikap almayı istiyor ama bir türlü parası yetişmiyordu.

PLAKLARIN ALTINDAKİ ZARF…
Plakların altındaki bir zarf gözüne ilişti. Zarfı özenle açtı. Zarfın içinden çıkan mektuptaki yazı annesine aitti. Annesinin yazısını hemen tanıdı. Kadriye bir an sarsıldı. Ne oluyordu böyle? Acaba rüya mı görüyordu?

Annesi zarftan çıkan mektupta, doğum gününde onun yanında olamayacağını bildiği için böylesi bir sürpriz hazırladığını yazıyordu. Ağır bir hastalık neticesinde vefat eden emekli bir öğretmendi. Şu hayatta Kadriye’yi en iyi tanıyan oydu.

Kadriye annesinin tüm muhalefetine rağmen liseden sonra okumamış, erkenden evlenmeyi seçmişti. Ancak kocası hayırsızın teki çıkmış, mutlu olamamıştı. Çareyi yeniden annesinin evine dönmekte bulmuştu. Halinden memnundu. Fakat bu durum da uzun sürmemişti. Hastalığa yakalanan annesi kısa sürede vefat etmişti.

“AH NAHİDE HANIM, YİNE BENİ UNUTMADINIZ”
“Ah Nahide Hanım, yine beni unutmadınız” diyerek annesinin duvardaki fotoğrafına bir öpücük kondurdu Kadriye. Fotoğrafta annesi gencecikti ve gülümsüyordu.

Kargoyla gelen pikabı kurdu ve Zeki Müren’in şarkısı yatak odasında çalmaya başladı. Şarkıda Zeki Müren, ‘Elbet bir gün buluşacağız, bu böyle yarım kalmayacak’ diyordu. Kadriye de şarkıya eşlik etmeye başladı. Gözünden akan yaşlara mani olamıyordu.

Bizi Paylaşın
Continue Reading
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir