Connect with us

Finans & Ekonomi

“KÜRESEL EKONOMİDE ÖNEMLİ BİR DÖNEMEÇTEYİZ”

-TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski, “FED Tahvil Alımlarını Azaltırken Gelişmekte olan Ülkeler ve Türkiye’yi Bekleyen Riskler” başlıklı konferansın açılışında “para arzındaki artışın tetiklediği küresel enflasyon riski, mali genişlemeyi takiben artan borçluluk oranları ve henüz kontrol altına alınamayan salgına bağlı risklerin yönetiminde” global ekonomide önemli bir dönemeçte olunduğunu söyledi: “Ekonomik aktivitenin henüz yeterince istikrar kazanmamış olması ve artan enflasyon tehdidi küresel ekonomi ile ilgili endişeleri de gündeme taşımakta. Enerji, ham madde ve gıda fiyatlarında gördüğümüz rekor artışlar, global tedarik zincirlerinde yaşanan tıkanmalar hali hazırda yönetimi güç olan bu dönemi daha da zorlaştırıyor.”

-Kaslowski: “Bazı öncü göstergelere baktığımızda, özellikle Asya’dan hızlı bir yavaşlamanın gündemimize girdiğini görüyoruz. Global ekonomi bundan sonraki süreçte muhtemelen bir taraftan yüksek enflasyon bir taraftan da yavaşlayan ekonomi döngüsü ile mücadele etmek zorunda kalacak. Bu kapsamda 2022 yılının global para politikaları açısından zor kararların olduğu, hata yapma riskinin arttığı son derece baş ağrılı bir dönem olacağını tahmin ediyorum.”

 

Koç Üniversitesi ve TÜSİAD Ekonomik Araştırma Forumu (EAF) iş birliğiyle “FED Tahvil Alımlarını Azaltırken Gelişmekte Olan Ülkeler ve Türkiye’yi Bekleyen Riskler” başlıklı konferans düzenlendi.

FED’İN PARA POLİTİKASI DEĞİŞİKLİĞİNİN OLASI ETKİLERİ…
22 Ekim 2021 tarihindeki konferansta EAF Direktörü Prof. Dr. Selva Demiralp’in yönetiminde gerçekleşen panelde Dünya Bankası Prospect Ekibi Yöneticisi Franziska Lieselotte Ohnsorge ile Maryland Üniversitesi Ekonomi ve Finans Profesörü Dr. Şebnem Kalemli Özcan “FED’in para politikası değişikliğiyle ilgili atacağı adımlar ve bu adımların olası etkileri üzerine” görüşlerini açıkladı.

(Soldan sağa) Franziska Lieselotte Ohnsorge-Dünya Bankası Prospect Ekibi Yöneticisi, Simone Kaslowski-TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı, Prof. Dr. Şebnem Kalemli Özcan- Maryland Üniversitesi Ekonomi ve Finans Bölümü, Prof. Dr. Selva Demiralp- TÜSİAD Ekonomik Araştırma Forumu (EAF) Direktörü

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski; panel öncesindeki açılış konuşmasında, “2020 yılı ile başlayan Covid-19 salgınının pek çok normali değiştirdiği bu süreçte ekonomide yaşamaya devam ettiğimiz olağan dışı kırılmaları ve bunlara karşılık alınan ve alınmaya devam edilen önlemlerin sonuçlarını tecrübe ve tahmin etmeye devam ediyoruz. ” dedi.

“BÜYÜK MERKEZ BANKALARI BİLONÇLARI
10 TRİLYON DOLAR GENİŞLEDİ”

“Son birkaç yıldır içinden geçilen olağan dışı sürecin insan hayatına ve sağlığa tehditleri nedeniyle oldukça fazla kırılmaya” şahit olunduğunu ve “bu süreçte alınan önlemler neticesinde ekonomik aktivitenin hem üretim hem de tüketim tarafında önemli değişimlere ve dalgalanmalara” maruz kaldığını ifade eden Kaslowski, ardından şunları dile getirdi: “Bireylerden kurumlara, tüm aktörlerini kapsayan belirsizlik ortamının ekonomik etkilerini sınırlamak ve istikrarın yeniden kazanılmasını sağlamak için mali ve para politikalarında birçok adım atıldı. Bu adımların en önemli olanlarından bir tanesi de büyük merkez bankalarının bilançolarını yaklaşık 10 trilyon dolar genişletmesi oldu. Para arzının artması ile ekonomik durgunluğun önüne geçilmeye çalışıldı ve başarılı da olundu. Üretim sektöründe ve dış ticarette gördüğümüz sıçramalar hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülke ekonomilerine katkı sağladı. Salgının kısmi olarak kontrol altına alınması ile canlanan hizmet sektörü de bu sıçramayı takip etti ve olumlu görünüm 2021 yılının ilk çeyreğinde büyüme verilerine yansıdı.”

Simone Kaslowski- TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı

“EKONOMİK AKTİVİTE HENÜZ
YETERİNCE İSTİKRAR KAZANAMADI”

“Bugün geldiğimiz noktada ise para arzındaki artışın tetiklediği küresel enflasyon riski, mali genişlemeyi takiben artan borçluluk oranları ve henüz kontrol altına alınamayan salgına bağlı risklerin yönetiminde küresel ekonomide önemli bir dönemeçteyiz.” tespitini yapan Kaslowski, şöyle konuştu: “Ekonomik aktivitenin henüz yeterince istikrar kazanmamış olması ve artan enflasyon tehdidi küresel ekonomi ile ilgili endişeleri de gündeme taşımakta. Enerji, ham madde ve gıda fiyatlarında gördüğümüz rekor artışlar, global tedarik zincirlerinde yaşanan tıkanmalar hali hazırda yönetimi güç olan bu dönemi daha da zorlaştırıyor.

“BİR TARAFTAN YÜKSEK ENFLASYON
BİR TARAFTAN DA YAVAŞLAYAN EKONOMİ DÖNGÜSÜ”

2022 yılına girerken, bir taraftan global enflasyonun geçici mi yoksa kalıcı mı olduğunu tartışıyoruz. Diğer taraftan ise bazı öncü göstergelere baktığımızda, özellikle Asya’dan hızlı bir yavaşlamanın gündemimize girdiğini görüyoruz. Global ekonomi bundan sonraki süreçte muhtemelen bir taraftan yüksek enflasyon bir taraftan da yavaşlayan ekonomi döngüsü ile mücadele etmek zorunda kalacak. Bu kapsamda 2022 yılının global para politikaları açısından zor kararların olduğu, hata yapma riskinin arttığı son derece baş ağrılı bir dönem olacağını tahmin ediyorum.”

“KÜRESEL ENFLASYON SADECE SALGIN SEBEPLİ DEĞİL”
Kaslowski, “unutmayalım ki bugün dünyanın geldiği noktada küresel enflasyona dair baskılar sadece Covid-19 süreci kaynaklı arz ve talep dengesizliğinden kaynaklanmamakta” uyarısında bulundu: “Bu dengesizliklere ek olarak hem yeşil dönüşüme dair atılan ve atılacak olan adımlar üretim maliyetlerini artırmakta hem de kuraklık ve iklim değişikliği gibi bir takım dışsal şoklar ilerleyen dönemde global enflasyona dair risk oluşturmakta.”

Bizi Paylaşın
Continue Reading
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir