Connect with us

Faruk Bangir

RADYOLAR HİÇ SUSMASIN…

Günümüzde teknoloji sayesinde rahat çalışma imkânı olsa da doksanlı yılların radyoculuğunu ucundan yakalamış biri olarak o günleri özlüyorum. Radyo sihirli bir dünya. Herkesin bir döneminde mutlaka bir radyo anısı vardır. Bu anılara yenilerini eklemek için radyo dinlemeye devam edelim.

 

Ülkemizde ilk radyo yayını 6 Mayıs 1927’de Eşref Şefik’in duru Türkçesiyle yaptığı anonsla başladı. O günden bu yana radyo yayıncılığı devam ediyor. Radyo, günümüzde eski önemini yitirmiş gibi görünse de meraklıları tarafından hala canlı tutulan bir iletişim aracı.

Ankara Radyosu’nun tarihi binası

Ülkemizde radyo yayıncılığı dünyadan birkaç yıl sonra başlamıştır. 1927 yılında ortakları arasında Anadolu Ajansı ve İş Bankası’nın bulunduğu bir şirket kurulur ve ülkemiz radyo yayıncılığıyla tanışır.

1936 yılında ise radyo yayıncılığı devlet tarafından yapılmaya başlar. Ankara Etimesgut’ta ilk güçlü verici kurulur. 1938 yılında Ankara Radyosu bugünkü binasına taşınır ve eskiye göre daha başarılı radyo yayıncılığına geçilir.

1992’DE ÖZEL RADYOLARLA TANIŞTIK…
Türkiye radyo tarihinde 1992 yılında bir ilk yaşanır. Metro FM ve Süper FM adı altında -biri Yabancı Pop, diğeri ise Türkçe Pop Müzik yayını yapan- iki özel radyo kanalı FM bandında yayınlara başlar.

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİYLE DEVLET TEKELİ KALKTI
Bu gelişme Anadolu’yu da harekete geçirir. Tüm il ve ilçelerde pek çok radyo kurulur.
Hızla yaygınlaşınca “izinsiz radyo yayıncılığı yapıldığı gerekçesiyle” tüm özel radyolar kapatılır. Daha sonra yapılan yasa değişiklikle yayın tekeli kaldırılır ve özel radyolar yeniden yayın hayatına başlar. (Anayasa’nın 133’üncü Maddesi’nin 8 Temmuz 1993 tarihinde değiştirilmesiyle radyo yayıncılığında devlet tekeli kaldırıldı. 13 Nisan 1994 tarihindeyse Radyo ve Televizyonların Kuruluşları ve Yayınları Hakkındaki Kanun çıkarıldı. Özel yayıncılığı düzenleme ve denetleme görevi Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’na verildi.) Yeniden açılmada; kapatılma sürecinde dinleyicilerin çeşitli eylemlerle radyolarını geri istemeleri de kuşkusuz etkili olmuştur.

Özel radyolarda çalışan radyocular yayıncılığı deneme-yanılma yöntemiyle öğrendiler. TRT’nin tecrübeli sunucularının o muhteşem sesleri tüm toplumun olduğu gibi özel radyocuların da daima kulaklarında kaldı.

İŞ DENEME YANILMA YÖNTEMİYLE ÖĞRENİLDİ…
Ben de çocukluğumdan bu yana iyi bir radyo dinleyicisiyim. Ne mutlu ki yıllar sonra da radyoda çalışıp program hazırlama ve sunma keyfini yaşadım.

Özel radyolarda çalışan radyocular yayıncılığı deneme-yanılma yöntemiyle öğrendiler. TRT’nin tecrübeli sunucularının o muhteşem sesleri tüm toplumun olduğu gibi özel radyocuların da daima kulaklarında kaldı. Onlardan öğrendikleri sunum sekilerini biraz daha renklendirerek yayıncılığı daha da geliştirdiler. Bunu doğru yapan radyocular olduğu gibi maalesef arzu etmediğimiz şekilde kalitesizleştirenler de oldu.

DİL HÂKİMİYETİ OLMAZSA OLMAZ…
Bence iyi bir radyocu daima dil hassasiyeti olan kişidir. Sunduğu ister bir şarkı, ister bir haber olsun dilimizi en doğru kullanmalıdır. Kurallı bir dil kullanımı yerine yaşadığı yörenin ağzıyla konuşan sunucular, dinleyici için bir müddet sevimli bulunsa bile ardından eleştiriler gelmeye başlar. Bu nedenle dil hakimiyeti radyocular için olmazsa olmazdır.

KASETİN SARMASI SUNUCULARIN KORKULU RÜYASIYDI…
Doksanlarda radyolardaki müzik yayınları kasetler aracılığıyla yapılırdı. Deck adı verilen kasetçalar vasıtasıyla müzikler dinleyicilere ulaşırdı. Çift kasetçalar bulunan deck cihazlarında bir tarafında sunucu konuşurken fon müziği kaseti çalar; bir tarafta ise sunacağı şarkının kaseti hazır bulunurdu. Bu işlemleri yapmak için çoğu zaman sunucuya radyoda bulunan bir başka kişi yardım ederdi. Kasetin bandının sarması ise sunucunun korkulu rüyasıydı. Özellikle çok istek alan şarkıcıların kasetleri sürekli çalındığı için sarardı. Bunun yanı sıra kasetin A yüzünün ikinci şarkısını ayarladığınızı sanırken bir anda B yüzünün ikinci şarkısı ile de karşılaşmanız olasıydı. Dinleyici bu tarz hataları affetse bile sunucu için oldukça güç bir durumdu.

Dinleyici radyo programlarına sürekli telefonla katılır ve çoğunlukla istek şarkı isterlerdi. Doksanların radyoculuğunda birilerine şarkı armağan etmek günlük hayatın rutinlerinden biriydi.

Günümüzde teknoloji sayesinde rahat çalışma imkanı olsa da doksanlı yılların radyoculuğunu ucundan yakalamış biri olarak o günleri özlüyorum.

GÜNÜMÜZDEKİ YAYINLAR BİLGİSAYAR DESTEKLİ…
Bugün gelişen teknoloji sayesinde radyo yayıncılığı bilgisayar destekli olarak sürdürülüyor. Sunucunun kasetli dönemdeki kadar uğraşmasına gerek kalmadan bir dokunuşla istenilen şarkı yayında çalınabiliyor.

Günümüzde teknoloji sayesinde rahat çalışma imkanı olsa da doksanlı yılların radyoculuğunu ucundan yakalamış biri olarak o günleri özlüyorum.

Radyo sihirli bir dünya. Herkesin bir döneminde mutlaka bir radyo anısı vardır. Bu anılara yenilerini eklemek için radyo dinlemeye devam edelim.

Radyolar hiç susmasın…

Bizi Paylaşın
Continue Reading
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir