Connect with us

Faruk Bangir

GÖNÜL GÖZÜYLE BAKALIM…

Para yerine iyilik biriktirelim. Toplumda çok parası olan ama hiç sevilmeyen biri değil; yeteri kadar parası olup sevilen biri olmak için çabalayalım. Tüm yaşanmışlıklar, özlü hikayeler çok parası olanın değil, çok iyilik biriktirenlerin daima kazandığını öğretir.

 

Hepimiz dünyanın “boş olduğunu ve kimseyi kırmaya değmediğini” söyleriz. Ama uygulamaya gelince bunu bir türlü başaramayız.
Bunun önüne geçen hırs mıdır yoksa gurur mu?
Ne zaman bir cenazeye gitsek hep “üç günlük dünya” der ve gerçekle yüzleşiriz. Sonra dünyanın oyalayıcı işlerine kapılır ve kaldığımız yerden kırmaya, dökmeye devam ederiz.
Çoğu zaman ceviz kabuğunu doldurmayacak şeyleri dert edinir ve çevremizdekileri üzeriz.

YAKINLARIMIZA ÖZEN…
İnsan en yakınındakilere daha fazla zarar verir. Oysa en fazla yakınlarımıza davranırken özen göstermemiz gerekir. Gerekmesine gerekir de uygulamada genelde başarısız kalırız.
Annesini, babasını, eşini, kardeşini, arkadaşını, akrabasını pamuklara sararak koruması gerektiğini bilen biz insanoğlu nedense hep en fazla zararı onlara veririz.

HIRSLARDAN ARINIRSAK…
Buna dur demek mümkün mü?
Eğer hırslarımızdan arınırsak bu büyük ölçüde mümkün olabilir diye düşünüyorum.
Bir kere bu kez alttan alan ben olayım diyebilirsek bunu alışkanlık haline getirebiliriz.
Sorun tam da burada. İnsanın egosu hemen devreye girip “niye alttan alan sen olacaksın” diye sorar ve bencilliği ortaya çıkarır.
Egosuna yenilmeyip bildiğini uygulayanlara ne mutlu.

Bugün egemen olan anlayış maalesef bencilliği, bireyselciliği övüyor.
İkili ilişkilerinde ılımlı davranan, kırmamaya özen gösterenler adeta, ‘enayi’ olarak görülüyor.
Sırf egemen olan anlayışa uymak için karşımızdakini incitince zafer mi kazanmış oluyoruz?
Bu soruyu vicdanımızda hep hazır tutalım.

İNSANLARI KOŞULSUZ SEVELİM…
İyi insan olmaya çabalamak bence zor değil.
Hırslarından vazgeçip, üç günlük dünyanın boşluğunu fark edenlerden olalım.
İnsanları çıkar karşılığı değil, koşulsuz sevelim ve saygı duyalım.
Daha fazla kazanınca ne olacak? İnsanları kırarak, onların üzerlerine basarak yükselsek elimize ne geçecek?

Para yerine iyilik biriktirelim.
Toplumda çok parası olan ama hiç sevilmeyen biri değil; yeteri kadar parası olup sevilen biri olmak için çabalayalım.
Tüm yaşanmışlıklar, özlü hikayeler çok parası olanın değil, çok iyilik biriktirenlerin daima kazandığını öğretir. Bunu bildiğimiz halde neden uygulamıyoruz?

YENİ BİR SAYFA AÇMAK İÇİN…
Bugünden itibaren yeni bir sayfa açıp, hayatımızı değiştirmek mümkün.
Kırdıklarımızın gönüllerini alalım.
Bizden yardım bekleyenlerin yanında olalım.
Para ve mal hırsından vazgeçelim.
Çok zengin değil çok mutlu olalım.
Hayatımızı sadeleştirelim. Detaylarda boğulmak bizi daima yorar.
İnsanları bize sağladıkları yarara göre değil, insan oldukları için sevelim.
“Üç günlük dünyada neden kibirleniyoruz” diye soralım kendimize.
Gönül gözüyle bakmayı öğrenelim.
Hor görüp, aşağılama hayatımızdan silinip gitsin.

“AYNI VARLIK HER BEDENDE…”
Bu saatten sonra bunları yapamam demeyin. İnanırsak başarabiliriz.
Aşık Veysel’in şu dizleri bize rehber olsun:

Aşık Veysel

Beni hor görme kardaşım
Sen altınsın ben tunç muyum
Aynı vardan var olmuşuz
Sen gümüşsün ben sac mıyım
Ne varise sende bende
Aynı varlık her bedende
Yarın mezara girende
Sen toksun da ben aç mıyım

Bizi Paylaşın
Continue Reading
1 Comment

1 Comment

  1. Burak Oder

    21 Haziran 2021 at 19:43

    Amerika’da bir üniversitede profesör derse şöyle başlamış:

    ”Düşünün ki bugün dünyanın son günü. Yarın bu saatte her şey bitecek. Kurtuluş şansınız yok. Bugün ne yapardınız?

    Öğrenciler tek tek yazmaya başlamışlar…

    ”İbadet eder, Tanrı’dan günahlarımı affetmesini dilerdim..”

    ”Tüm sevdiklerimle vedalaşırdım.”

    ‘Ailemle vakit geçirirdim.”

    ”Anneme veya babama giderdim.”

    ”Arkadaşlarımla yarım saat eski günlerdeki gibi basket oynardım.”

    ‘Barbekü partisi yapardım.”

    ”Sevgilimi arardım.”

    ”Tüm sevdiğim yemekleri yerdim.”

    ”Yatar uyurdum.”

    ”Ormanda son defa dolaşırdım.”

    ”Güneşin batışını son defa seyrederdim.”

    ”Akşam yıldızları seyrederdim.”

    ”En sevdiğim yemeği hazırlar, tüm sevdiklerimi akşam yemeğine davet ederdim.”

    ”Piknik yapardım.”

    “Hayatta en çok gitmek istediğim yere gider orada ölmeyi beklerdim.”

    ‘Üzdüklerimi arar, özür dilerdim.”

    Hoca bütün hepsini tahtaya yazmış. Sonra gülerek sınıfa dönmüş ve demiş ki:

    ”Bütün bunları yapmak için dünyanın son günü olması şart mı?..”

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir