Connect with us

Faruk Bangir

SEKSENLER…

Seksenlerin çocukları belki de sokakta sahiden oyun oynayabilen son kuşak oldular. Gece yarılarına kadar sokaktan eve girilmezdi. Körebe, saklambaç, sobe, yakan top gibi birçok oyun oynanırdı. Sokaklar sahiden güvenliydi. Çocuklar, bugün olduğu gibi okula anne-babalar tarafından götürülüp getirilmezdi. Her çocuk kendisi gider gelirdi. Hele servis hiç bilinmez, yakındaki mahalle okullarına gidilirdi. Bugün maalesef birbirimize olan güvenimizi yitirdik.

Çocukluğu hangi yıllarda geçmişse en çok o dönemi özler insan. Ben sıcak insan ilişkilerinin yoğun yaşandığı seksenli yıllarda çocukluğumu yaşadığım için seksenli yılları çok özlüyorum. Seksenli yıllar bir karnaval esintisiyle geçip gitti. Giyim kuşamda, saç şekillerinde ve müzikte oldukça renklilik hâkimdi. Abartılı vatkalı ceketler, aslan baş saçlar, arabesk ve taverna müzik söyleyen şarkıcıların ilginç şarkıları seksenlerin renkli ve unutulmayan yanlarıydı. Seksenlerde teknoloji televizyon, basit düzenekli atari ve yıllarca abonelik için bekledikten sonra zorla sıra gelen ev telefonundan ibaretti.

GECE 12’DE İSTİKLAL MARŞIYLA KAPANIŞ…
Televizyon demek TRT demekti. Bugün binlerce kanal varken izleyecek doğru dürüst bir program bulamazken; seksenli yıllarda herkes oturur TRT’nin tek kanalından yayınlanan eğitici, öğretici programları izler ve mutlu olurdu. Gece 12’de yayın İstiklal Marşı ile sona erer ve çoğunun kapakları manzaralı olan özel televizyon dolapları kapatılarak televizyonla vedalaşılırdı.

HER MAHALLEDE BİR-İKİ EVDE TELEFON VARDI
Atari her çocuğa alınmaz; çocuklar arasında atarisi olanlar daima bununla övünürdü. Ev telefonu bulunan evler için bu da bir övünme vesilesiydi. Her mahallede sadece bir-iki evde telefon vardı; bugün olduğu gibi lüzumsuz yere saatlerce konuşulmazdı. Lüzumlu olan konular görüşür ve telefon özel örtüsüyle örtülerek titizlikle korunurdu.

"Ev oturmalarına giderken öncesinde çocuk gönderilerek “bir maniniz yoksa annemler size gelecek’ diye haber verdirilir; ev sahibesi “uygunuz, buyurun” demişse ailece ev oturmasına gidilirdi."

“BİR MANİNİZ YOKSA ANNEMLER SİZE GELECEK”
Seksenlerde gündelik hayat son derece sıcaktı. Akraba ve komşulara sürekli ev oturmalarına gidilir, gece yarılarına kadar konuşulacak konular hiç bitmezdi. Bugün olduğu gibi cep telefonunu eline alan kendi dünyasına dalıp gitmezdi. Babaanne, anneanne ve dedeler uzun kış gecelerinde çocuklara masallar anlatır, babaların askerlik, annelerin evlilik hikâyeleri hiç bitmezdi. Ev oturmalarına giderken öncesinde çocuk gönderilerek “bir maniniz yoksa annemler size gelecek’ diye haber verdirilir; ev sahibesi “uygunuz, buyurun” demişse ailece ev oturmasına gidilirdi.

Seksenlerde hayat sahiden organikti. Bugün olduğu gibi tüm yiyecekler katkılı değildi. Kışlık yiyecekler anneler tarafından özenle hazırlanır, çocuklara eğlencelik olarak katkılı cipsler değil kuzinede patates pişirilip verilirdi.

SOKAKTA SAHİDEN OYUN OYNAYABİLEN SON KUŞAK…
Seksenlerin çocukları belki de sokakta sahiden oyun oynayabilen son kuşak oldular. Gece yarılarına kadar sokaktan eve girilmezdi. Körebe, saklambaç, sobe, yakan top gibi birçok oyun oynanırdı. Sokaklar sahiden güvenliydi. Çocuklar, bugün olduğu gibi okula anne-babalar tarafından götürülüp getirilmezdi. Her çocuk kendisi gider gelirdi. Hele servis hiç bilinmez, yakındaki mahalle okullarına gidilirdi. Bugün maalesef birbirimize olan güvenimizi yitirdik.

KARIŞIK KASET DOLDURMA LİSTELERİ…
Seksenli yıllar Türkçe Sözlü Hafif Müziğin yerini arabesk ve tavernaya bıraktığı yıllardı. Ümit Besen, Nejat Alp, Arif Susam, İbrahim Tatlıses, Cengiz Kurtoğlu gibi taverna ve arabesk şarkıcılar çok ilgi görür, kasetleri milyonlar satardı. Karışık kaset doldurtmak için listeler hazırlanır ve kasetçilerin yolu tutulurdu. Herkes dinlediği müzik tarzına göre bir liste hazırlardı. Bugün ne yazık ki bu kasetlerde unutuldu, gitti.

Tek kanallı ekranda her filmi izleme olanağı olmadığı için seksenlerde video kaseti kiralanır ve evlerde televizyona bağlanan videolardan izlenirdi. Seksenli yıllarda her şehirde birden türeyen video kaset satıcıları gelişen teknolojiye yenik düşerek ne yazık ki yok oldular. Videolar ise tavan arasına kaldırılarak tatlı bir nostaljik gereç oldu.

RADYODA MAÇ KEYFİ VE “ARKASI YARIN” KLASİĞİ…
Seksenlerde futbol fanatikleri maçı çoğunlukla radyodan takip ederlerdi. Televizyon tek kanallı olduğu için her maçı naklen vermez, futbol takipçileri radyonun başında hop oturur, hop kalkarlardı. Ayrıca radyoda arkası yarın kuşağı da ilgi görürdü. Birçok edebiyat klasiği tiyatro sanatçılarınca özenle seslendirilir ve radyodan dinleyicilerine sunulurdu.

Seksenli yıllarla ilgili daha birçok ayrıntı sıralanabilir. İlk etapta benim aklıma gelenler bunlar…

Her devir gibi seksenli yıllar da acısıyla tatlısıyla geçip gitti.

Şöyle geçmişe uzanıp bir düşünün. Seksenler sizler için neler çağrıştırıyor?

Bizi Paylaşın
Continue Reading
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir