Connect with us

Araştırma ve Raporlar

İSTANBUL’DAKİ “SURİYELİ KAYGISI” BÜYÜYOR…

“İstanbul’daki Suriyeli Sığınmacılara Yönelik Algı ve Tutumlar: Partizanlık, Yabancı Karşıtlığı, Tehdit Algıları ve Sosyal Temas Araştırması’na”ait raporda dile getirilen kaygılarda ekonomi ilk sırada. Yüzde 70,81’le “Suriyelilerin yerli halkın iş imkânlarını azaltması” birincil tehdit görülüyor. Bunu yüzde 66,13’le “çok çocuk yaparak nüfus dengelerini bozmaları”, yüzde 59,86’yla “modern yaşam tarzına tehdit oluşturmaları” ve yüzde 59,43’le “kamusal alan ve hizmetlerden faydalanmayı zorlaştırmaları” izliyor.

 

Türkiye Sosyal Ekonomik ve Siyasal Araştırmalar Vakfı’nın (TÜSES), Heinrich Böll Vakfı’nın desteğiyle gerçekleştirdiği “İstanbul’daki Suriyeli Sığınmacılara Yönelik Algı ve Tutumlar: Partizanlık, Yabancı Karşıtlığı, Tehdit Algıları ve Sosyal Temas Araştırması”, konuya dair en kapsamlı çalışmalardan biri.

DİN KARDEŞLİĞİ SÖYLEMİ ETKİSİNİ KAYBEDİYOR
Araştırmada, “yüzyıllardan beri farklı din, dil ve ırklara kapı açması dolayısıyla ‘dünya şehri’, ‘kültürler başkenti’ diye nitelenen” İstanbul halkının; “sayıları 1 milyona yaklaşan Suriyelileri kültürel açıdan ötekileştirdiği ve sosyal ilişki kurmaktan kaçındığı” ortaya çıktı. Suriye’deki iç savaş sonrasında başlayan göçün ilk zamanlarında vurgulanan ‘din kardeşliği’ resmi söyleminin “ekonomik şartların bozulması” ve “milliyetçi ve yabancı karşıtı eğilimlerin artmasıyla” giderek etkisini kaybettiği belirlendi.

SEÇİLEN 32 KİŞİYLE DERİNLEMESİNE MÜLAKAT
Entegrasyon için politika önerilerini de içeren araştırma, İstanbul’un 34 ilçesindeki 111 mahallede 16 odak grupla yapılan görüşmelerle gerçekleştirdi. Seçilen 32 kişiyle derinlemesine mülakat; 18 yaş ve üzeri 2 bin 284 kişiyle anket yapıldı.

SURİYELİLERLE SOSYAL İLİŞKİDE EN KAPALI KESİM CHP’LİLER
Araştırmada elde edilen bulguların yer aldığı raporda; parti kimliği çerçevesindeki ayrışmalar da incelendi. Partilere göre farklılık gözlenmesine rağmen tüm partilerin seçmenleri “Suriyeliler hakkında tehdit algılamasına” sahip. Suriyelilerle sosyal ilişki kurmada HDP’liler en açık, CHP’liler ise en kapalı kesim.

KAYGILARIN GENEL SEBEBİ EKONOMİK ŞARTLAR
Raporun Suriyeli göçmenlerden kaynaklanan kaygılara ilişkin bölümünde ekonomi ilk sırada. Yüzde 70,81’le “Suriyelilerin yerli halkın iş imkânlarını azaltması” birincil tehdit görülüyor. Bunu yüzde 66,13’le “çok çocuk yaparak nüfus dengelerini bozmaları”, yüzde 59,86’yla “modern yaşam tarzına tehdit oluşturmaları” ve yüzde 59,43’le “kamusal alan ve hizmetlerden faydalanmayı zorlaştırmaları” izliyor.

GENEL YABANCI DÜŞMANLIĞI OLUŞTU
Türkiye’ye sığınan Suriyeliler için ilk başta uygulanan açık kapı politikasını doğru bulanların oranı yüzde 35.49’a geriledi. Araştırmaya katılanların yüzde 25.54’ü “Suriye’de oluşturulacak güvenli bölgelere yerleştirilsinler”, yüzde 22.88’i ise “Türkiye içinde kurulacak mülteci kamplarına yerleştirilsinler” görüşünde. Tepkiler yalnızca Suriyeli sığınmacılarla sınırlı değil; “genel bir yabancı düşmanlığı” oluşmuş durumda. Din kardeşliği söylemindekilerin çoğunluğu bile “Suriyelileri ekonomik bir yük” ve “sığınmacıların Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına kıyasla ayrıcalıklı muamele gördüğü” kanaatinde.

Celal Korkut Yıldırım

“İNSANLIK TARİHİ GÖÇ ÜZERİNE KURULU”
Toplantıyla ilgili çevrimiçi toplantının açılış konuşmasında TÜSES Başkanı Celal Korkut Yıldırım, göç kavramının dünyanın en büyük sorunlarından biri olduğunun altını çizdi. Araştırmanın siyasilere ve karar vericilere kritik bilgiler sunan bir rehber niteliği taşıdığını belirten Yıldırım “İnsanlık tarihi göç üzerine kurulu. En büyük sorunlardan biri ise göçmenlerin entegrasyonu. İç ve dış göçlerle nasıl yaşayacağımıza yönelik politikalar üretmemiz toplumun refahı için giderek daha önemli hale geliyor. TÜSES’in misyonu olan farklılıklarla bir arada yaşamak için çözüm önerileri de sunan araştırmamız, toplumun algı ve tutumlarını göstermesinin yanı sıra farklı siyasi kültürdeki sosyal kesimlerin algılarını da araştıran yoğun bir çalışma oldu.” dedi.

“TÜRKİYE, GÖÇLE EN YOĞUN KARŞILAŞAN ÜLKE”
Heinrich Böll Vakfı Göç Mülteciler ve Dış Politikadan Sorumlu Proje Koordinatörü Cem Bico, araştırmanın göç ve göçmen karşıtlığı alanındaki çalışmalara önemli katkılar sunacağına inandıklarını kaydetti: “Dünya çapında demokrasi karşıtı hareketlerin en fazla beslendiği konulardan biri göç ve göçmenler. Bu araştırmanın göç olgusu ile en yoğun karşılaşan ülke olan Türkiye’nin bu konuda politikalar geliştirmesine vesile olmasını umuyoruz.”

“OLUMSUZ ALGI VE TUTUMLARIN SEBEBİ SİYASİ, KÜLTÜREL VE EKONOMİK”
Araştırmayı yürüten Marmara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Osman Savaşkan ise şunları söyledi: “Araştırmamız Suriyeli sığınmacılara yönelik olumsuz algı ve tutumların tek bir nedene bağlanamayacağını, aksine siyasi, kültürel ve ekonomik boyutları olan çok katmanlı bir mesele olarak görülmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Ayrıca Suriyeliler hakkındaki dışlayıcı tutumlar kısmen daha genel bir yabancı karşıtlığını yansıtıyor ve Türkiye’nin kendi toplumsal bölünmelerinden besleniyor. Örneğin muhalif kesimlerde sığınmacıların iktidar lehine bir oy deposu olacabileceği ve böylece siyasi dengeleri karşı tarafın lehine bozabileceği kaygısı var. Seküler kesimlerde de Suriyelileri Türkiye’nin yüzünü tamamen Ortadoğu’ya dönmesi, modern yaşam tarzının gerilemesi ve kadın haklarının aşınması ile ilişkilendirenler var.”

ARAŞTIRMA RAPORUNDAN DİKKAT ÇEKİCİ İSTATİSTİKLER
-Uluslararası Göç Örgütü’nün yakın zamanda yaptığı bir çalışmada İstanbul’daki Suriyelilerin sayısının 1 milyona yaklaştığı tahmin edildi. İstanbul’daki yabancı göçmen sayısının 1 milyon 600 bini, yani yerli nüfusun yüzde 10’unu aştığı öngörülüyor.
-İstanbullular genel olarak yabancı göçmenler- özel olarak ise Suriyeli sığınmacılar- hakkında son derece olumsuz hisler taşıyor. Mahallelerine Suriyeli ailelerin taşınmasından rahatsız olmayacağını belirtenlerin oranı yüzde 27.10.
-İstanbullular gündelik hayatlarında Suriyeli sığınmacılarla oldukça sık karşılaşıyor. Fakat bu tür yüzeysel karşılaşmaların ötesinde Suriyeli bir sığınmacıyla yakın ve düzenli ilişkiler kuranların oranı sadece yüzde 6.34.
-Suriyeli bir sığınmacıyla yakın ve düzenli ilişkiler kurmuş kimseler onlara çok daha olumlu yaklaşıyor.
-Katılımcıların yüzde 66’sı “Suriyeli sığınmacılar Türk vatandaşlarına kıyasla ayrıcalıklı muamele gören insanlardır” derken, yüzde 64 “Suriyeli sığınmacılar ekonomik olarak bize yük olan insanlardır” diyor.
-Ülkenin ekonomik gidişatı hakkındaki kaygılar arttıkça, Suriyelilere yönelik negatif hisler de artıyor.
-Mazlum ve din kardeşi tanımlamaları söz konusu olduğunda önemli ayrışmalar ortaya çıkıyor. Suriyeli sığınmacılarla Türkiye vatandaşları arasında ortak bir kimlik kuran din kardeşliği söylemine katılanların çoğunluğu (yüzde 58.53) aynı zamanda Suriyelileri ekonomik bir yük olarak tanımlıyor.
-Odak grup görüşmelerinde sıklıkla dile getirilen şikâyetlerden biri de Suriyelilerin yerel halkın park, bahçe, oyun alanı ve sahiller gibi kamuya açık alanlardan faydalanmasını zorlaştırdıkları.
-Aylık hane geliri 7,500 TL’nin üzerinde olanlar arasında şartlı vatandaşlığa destek oranının yüzde 41.64’ü bulması dikkat çekici bir diğer bulgu. Bu oran, aylık hane geliri 2,500 TL’nin altında olanlar arasında yüzde 18.28’e kadar düşüyor.
-Sığınmacıların değerlendirilmesinde sınırlı olmakla birlikte etkili olan bir diğer faktör de Türkçe bilgisi. Bu bulgular, Suriyeli sığınmacıların eğitim olanaklarından ve Türkçe dil kurslarından azami ölçüde faydalanabilmesi için atılacak adımların sosyal uyuma katkıda bulunacağına işaret ediyor.

ENTEGRASYONU KOLAYLAŞTIRICI POLİTİKA ÖNERİLERİ
-Gerek okullar gerekse de belediyeler yerel halkın Suriyeli sığınmacılarla sosyal temasını artıracak eğitim, spor, sanat ve eğlence faaliyetleri düzenlemeli.
-Suriyeli gençlerin örgün eğitime dahil edilmeleri ve mümkün olduğunca yüksek düzeyde eğitim almaları hem onların yaşam standartlarını iyileştirmek hem de toplumsal uyumu kolaylaştırmak için elzem görünmekte.
-Mevcut Türkçe kurslarının kapasitesi artırılmalı ve yetişkin sığınmacıların bu kurslara erişimlerini kolaylaştıracak adımlar atılmalı.
-Gruplar arasında çıkar çatışması izlenimi yaratmamak için sosyal yardım programları mümkün olduğunca hem Suriyeli hem de Türkiye vatandaşı ihtiyaç sahiplerini kapsayacak şekilde yürütülmeli.
-Suriyelilere çalışma izni verilmesine yönelik toplumsal destek an itibarıyla çok düşük olsa da böyle bir düzenlemenin getireceği faydalar kamuoyuyla paylaşılarak bu oranın yukarıya çekilmesi mümkün.

Araştırma raporunun linki: http://www.tuses.org.tr/userfiles/files/Istanbulda%20Suriyeliler%20Raporu%20BASIM.pdf

 

 

Bizi Paylaşın
Continue Reading
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir