Connect with us

Göksel Kılıçlar

DİJİTALLEŞEN MÜZİK…

Anlaşılan o ki, müzik sektörü bir daha asla eskisi gibi olmayacak. Hepimiz bu yeni düzene alışıp, yeni normali kabul etmek durumundayız. Eskisi gibi kartonetine dokunup, o baskı kokusunu alamasak da; “bizi türlü türlü duygulara büründüren eserlere artık çok hızlıca ulaşabilmek” tek tesellimiz…

Müzik; insan hayatının olmazsa olmazlarından. Tarzlar farklı olsa da, her insanın hayatında mutlaka müziğe yer var.

Günümüzde internet ve dijital uygulamalarla müzik eserlerine ulaşmak artık çok daha kolay. Dünyanın herhangi bir yerinde üretilen her eser, şimdi sadece bir tık mesafesinde.

Müziğe yansıyan etkileri bir açıdan güzel olsa da teknoloji; eserin adeta dokusu olan “kartonet” dediğimiz “şarkıların sözlerinin bulunduğu, sanatçının fotoğraflarının yer aldığı ve eserin yapımında emeği geçen müzisyenlerin tanıtıldığı, dokunuş ve kokusuyla insana keyif veren” bir geleneği ortadan kaldırdı.

BİRAZ İŞİN RUHU KÖRELDİ…
Eserler sadece dijital bir fotoğraftan ibaret hale geldi. Bunun biraz işin ruhunu körelttiğini düşünüyorum. Eskiden bir sanatçının albümünü elimize aldığımızda heyecanla ambalajını açar ve kartonete bakardık. O kartonetin kokusu bile insanı mutlu ederdi. İçeriğin nasıl oluşturulduğu hakkında her bilgiye bu yolla erişirdik. Ayrıca albümler bu şekilde arşivlenirdi. Şimdiyse az önce de vurguladığım gibi her şey dijital bir veriden ibaret!

Tüketim arttıkça, üretilen eserler ne yazık ki eskisi kadar kendini tanıtma şansı bulamıyor. Bir parmak hareketiyle ekran kaydırıp, yeni bir esere ulaşıyoruz. O saniyelik zaman diliminde, aslında birçok kişi tarafından emek verilerek ortaya çıkarılan eseri bir kenara atmış oluyoruz. Teknolojinin yol açtığı acımasız bir sonuç bu…

Dünyada dijitalleşme bu kadar hızlı ilerlerken tek sevindirici gelişme; sınırlı sayıda olsa da müzik albümlerinin plak versiyonlarının tekrar müzik severlerle buluşturulması. Böylelikle eserin ruhunun yanı sıra dokusunu hissetmek de mümkün oluyor.

Dünya değiştikçe, müzik sektörünün bu değişime ayak uydurması kaçınılmaz. Yeni kuşak zaten bu değişimin içine doğdukları için çok fazla etkilenmiyor. Eskiyi bilen, özleyen orta yaş ve üzeri dinleyiciler içinse, bir dönemin bitişini ifade ettiği için olay daha duygusal bir hal alıyor.

DİJİTALLEŞMENİN GETİRDİĞİ AVANTAJLAR DA VAR…
Müzikteki dijitalleşmenin hiç iyi tarafı yok dersek, haksızlık ederiz. Üreten ve ürettiğini paylaşmak isteyen her yaş grubunda insana yeni bir şans yaratıyor. Eskiden bir müzik eserini üretmek ve bu eseri insanlara sunmak zor şartlarda gerçekleşiyordu. Dijitalleşmeyle “plak şirketi” ve “yapımcı” zorunluluğu kalktı. Üreten herkes, ürettiklerini daha kolay yollarla insanlara sunabiliyor. Böylece herkes bir şans yakalayabiliyor.

Sunulan eserlerin çok sayıda olması ve eserin aradan sıyrılma olasılığının düşmesi dijitalin en önemli dezavantajı. İşte tam da bu aşamada eseri dinleyiciye ulaştırmak için dijital PR devreye giriyor. Sektör içinde bu başlı başına ayrı bir iş sahası oldu. PR çalışmasıyla, bir parmak kaydırma hareketi kadar kısa sürede esere dikkat çekilebiliyor. Tabi ki eserin “hit” olması da yeterince önemli bir etki oluşturuyor.

BİR DAHA ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK…
Anlaşılan o ki, müzik sektörü bir daha asla eskisi gibi olmayacak. Hepimiz bu yeni düzene alışıp, yeni normali kabul etmek durumundayız. Eskisi gibi kartonetine dokunup, o baskı kokusunu alamasak da; “bizi türlü türlü duygulara büründüren eserlere artık çok hızlıca ulaşabilmek” sanırım bu işin tesellisi olsa gerek.

Herkese müzik dolu güzel günler diliyorum.

Bizi Paylaşın
Continue Reading
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir