Connect with us

Dünya Gündemi

“KÜRESEL TEDARİKTE TÜRKİYE’NİN GELECEĞİ PARLAK”

Uluslararası Yatırımcılar Derneği’nin (YASED) organize ettiği 7-11 Aralık 2020 tarihli Uluslararası Yatırım Zirvesi’nin ikinci gününde küresel tedarik zinciri masaya yatırıldı. Bosch Türkiye ve Ortadoğu Başkanı Steven Young, Türkiye’nin bu konudaki geleceğinin parlak olduğunu söyledi: “Eğer bir yatırımcı sıfırdan bir yatırım fırsatı arıyorsa, gerek emek, gerek iş modelleri, gerekse hammadde kaynakları açısından Türkiye kuvvetli bir temele sahip.”

 

Zirvenin ikinci gün açılış konuşmasında Covid-19 salgınını “önemli bir dönüm noktası” diye niteleyen Bosch Türkiye ve Ortadoğu Başkanı Steven Young, YASED’in başlattığı ‘Güvenli Liman’ projesinin “Türkiye’nin küresel tedarik zincirleri içindeki iyi konumunu” ortaya koyduğunu belirtti.

“DÜNYA 5 TEDARİK BÖLGESİNE AYRILACAK”
Küresel tedarik zincirlerinin Covid-19 salgını sonrasındaki dönemde bölgeselleşeceğini ifade eden Steven Young, “Bu bağlamda dünyayı 5 bölgeye ayırmak mümkün; AB ve Ortadoğu, Kuzey Amerika ve Latin Amerika, Çin ve ASEAN ülkeleri Hindistan ve Afrika. Küresel tedarik zincirlerinin bu bölgelerdeki pazarların ihtiyacına uygun şekilde işlediğini söyleyebiliriz.” dedi.

“TÜRKİYE’NİN COĞRAFİ KONUMU ÇOK İYİ”
Young, küresel tedarik zincirlerindeki konumu açısından Türkiye’nin geleceğinin parlak olduğunu söyledi ve bu görüşünü şu ifadelerle destekledi: “Türkiye Gümrük Birliği’nin bir parçası. Türkiye’nin coğrafi olarak konumu çok iyi. Türkiye bölgelerdeki çevre ülkeleri ile bir dizi serbest ticaret anlaşmasına imza atmış durumda. Geleneksel olarak Türkiye hem araç imalatı hem orijinal ekipman imalatı açısından güçlü bir altyapıya sahip. AB’nin katma değer zincirinin ayrılmaz bir parçası. Eğer bir yatırımcı sıfırdan bir yatırım fırsatı arıyorsa, gerek emek, gerek iş modelleri, gerekse hammadde kaynakları açısından Türkiye kuvvetli bir temele sahip.”

“TÜRKİYE İÇİN BİRTAKIM FIRSATLAR DOĞUYOR”
Tedarik zincirleri ve teknoloji konularına odaklanan Stratejist & Yazar Wolfgang Lehmacher; ‘Küresel Tedarik Zincirleri, Yeniden Şekillenen Rotalar ve Ekonomi’ başlıklı panelin öncesinde “bazı endüstrilerin piyasaya daha da yakınlaştığı bir döneme girildiğine” dikkat çekti: “Bu gelişme Türkiye için birtakım fırsatlar doğuracak. Türkiye Gümrük Birliği’nin bir parçası. Son 10 yılda tedarik zincirleri çok daha bölgesel ve yerel bir karakter almaya başladı. Bunun nedeni teknoloji, robotlar, nesnelerin interneti, yapay zeka gibi bir dizi gelişme. Doğu artık kendi ihtiyacı için üretim yapıyor. Bu da Türkiye’nin stratejik pozisyonunu daha da önemli hale getiriyor. Türkiye Avrupa ile Asya ve Afrika ile Rusya arasında stratejik bir pozisyonda. Belki Türkiye merkezli ticaret ve ekonomi platformu, bu tür piyasa oluşturma şansı bile olabilir.”

“KÜRESEL DEĞER ZİNCİRLERİNE KATILMANIN ANAHTARI”
P&G Global Bebek Bakım Kategorisi Tedariğinden Sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı Can Akçadağ; “Küresel Tedarik Zincirleri Ekosistemi” kitabının Yazarı Mark Millar’ın moderatörlüğündeki panelde, firmasının Türkiye’deki tedarik faaliyetleri hakkında şu bilgileri aktardı: “Gelişmiş üretim ve tedarik zinciri yeteneklerine ve yüksek kalite standartlarına sahip güçlü KOBİ’ler, küresel değer zincirlerine sürdürülebilir bir şekilde katılmanın anahtarıdır. Pek çok durumda, güçlü üretim ve tedarik zinciri bilgi birikimine sahip çok uluslu şirketlerin yüksek kalite ve hizmet standartları ve beklentileri, güçlü KOBİ’lerin gelişiminde kilit rol oynamaktadır. Örneğin, P&G’nin 33 yılı aşkın deneyimi ve Türkiye’deki sürdürülebilir yatırımı, ham ve ambalaj malzemeleri üreten veya dünya standartlarında hizmet geliştiren yerli KOBİ’lerini kapsayan, teşvik edici bir ekosistem yarattı. Bu dönüştürücü etkiyle P&G, global tedarik zincirine dahil ettiği yerli KOBİ’lere 175 milyon dolar ihracat imkanı ve istihdam sağlıyor.”

“TÜRKİYE ÖNEMLİ BİR EKONOMİK OYUNCU OLACAK”
Panelin diğer katılımcılarından DFDS CEO’su Torben Carlsen, “Covid-19 salgınının başlangıcından bu yana hepimizin şirketlerimizi bu duruma en iyi nasıl uyarlayabileceğimizi kendine sorduğunu düşünüyorum. Bunun yanında, ABD ile Çin arasında olduğu gibi, küresel ticarette bazı sorunlar görüyoruz. Dolayısıyla, Doğu Avrupa ve Kuzey Afrika ülkeleri ile Portekiz ve Türkiye’nin, Avrupa’nın sanayileşmiş bölgelerine yakın olmalarının faydasını göreceğini düşünüyoruz. 2018 yılında Türkiye’ye yatırım yaparken Türkiye’nin ülke büyümesi ve nitelikli iş gücü yönünden önemli bir ekonomik oyuncu olacağını düşünüyorduk ve bugünkü gelişmeler de bunu doğrular nitelikte.” diye konuştu.

“PANDEMİYLE BİRLİKTE ÜÇ YENİ ZORLUK DAHA ORTAYA ÇIKTI”
SAP Güney EMEA (Avrupa, Ortadoğu ve Afrika) Başkan Yardımcısı Marc Nolla da Covid-19 salgınıyla birlikte şirketlerin değişimlere adaptasyonu açısından üç yeni zorluğun daha ortaya çıktığını belirtti: “Birincisi dayanıklılık konusu. Teknoloji sayesinde kesintilere hızlı bir şekilde cevap verdik ama hala zorluklar devam ediyor. İkinci konu ise ağlar. Ekosistemimize rahat bir şekilde ulaşabilmeliyiz. Herhangi bir risk henüz oluşmadan önce tedarik zincirinde oluşabilecek sorunları önceden görebilmeliyiz. Üçüncüsü ise şirketin, markanın amacı. Sürdürülebilirlik anlamında amacımız nedir? Mesela karbon ayak izi nasıl izlenir? Bunlara odaklanmalıyız. Pandemi ile birlikte daha döngüsel olan dayanıklılık, verimlilik ve sürdürülebilirliğin ön planda olduğu bir ekonomiye geçiş yaptık.”

Bizi Paylaşın
Continue Reading
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir