Connect with us

Araştırma ve Raporlar

KANSER RİSKİNİ YÜZDE 2000 ARTIRIYOR…

Türkiye Solunum Araştırma Derneği (TÜSAD) Akciğer Kanseri Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Ufuk Yılmaz, Akciğer Kanseri Farkındalık Ayı’nda sigara faktörünün önemine dikkat çekti: “Sigara içenlerde akciğer kanseri riski yüzde 2 bin artıyor, ailenizde akciğer kanseri varsa risk daha da yükseliyor.”

Tüm dünyada akciğer kanserine karşı farkındalık oluşturmak amacıyla her yıl kasım ayında çeşitli bilgilendirme faaliyetleri yapılıyor. Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD) Akciğer Kanseri Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Ufuk Yılmaz, akciğer kanserinin yaşam süresini kısaltan hastalıklar arasında en üst sıralarda yer aldığını ve “kansere yakalanma riskini önemli ölçüde artıran sigara kullanımıyla ilgili ‘bana bir şey olmaz’ düşüncesinin olumsuz sonuçlar doğuracağını” hatırlattı.

SİGARA VE AİLEDE KANSER ÖYKÜSÜ RİSKİ ARTIRIYOR
Yılmaz, sigara içenlerde akciğer kanseri riskinin içmeyenlere nazaran yüzde 2000 arttığını kaydetti: “Eğer ailenizde akciğer kanseri varsa bu risk daha da artıyor. Sigara, nargile ve tüm tütün ürünlerine ‘hayır’ demeyi başarabilmeliyiz. Tütün ürünlerinin kanser yapıcı etkilerini ortadan kaldıracak ne bir beslenme türü, ne bir bitkisel ilaç, ne de bir tıbbi müdahale türü var. Bazı vitamin veya mineral desteklerinin sigaranın kanserojen etkilerini arttırdığını biliyoruz.”

Prof. Dr. Ufuk Yılmaz-Türkiye Solunum Araştırma Derneği (TÜSAD) Akciğer Kanseri Çalışma Grubu Başkanı

“BANA BİR ŞEY OLMAZ” DEMEYİN!
‘Sigaraya hayır’ kampanyalarının dönem dönem etkisini yitirdiğini ifade eden Yılmaz: “Sık değişen gündem ve ekonomik sıkıntılar içinde ‘sigaraya hayır’ kampanyalarının etkisi azalıyor. Sigara ile savaşta galip gelmememizin temelinde, ‘bana bir şey olmaz’ anlayışının yattığına inanıyorum. Ancak kimler sigaraya rağmen kanser olmayacak veya sigaraya bağlı akciğer kanserine yakalanacak önceden bilmek mümkün değil.” dedi.

RADON ÖNEMLİ BİR KANSEROJEN
Başta sigara dumanı, vücuda girerek solunum yolları iç örtüsünde kronik travmalara yol açan unsurların “hücre DNA’sında değişikliklere neden olduğunu” belirten Yılmaz konuya ilişkin açıklamasını şöyle sürdürdü: “Mutasyon dediğimiz bu değişiklikler hücrelerde hızlı ve kontrolsüz çoğalmanın yanında ‘ölümsüzlük’ özelliği de kazanıyor. 50 yaşından sonra bu risk artmaya başlıyor. Çevresel veya mesleksel asbest, maruziyetten 30-40 yıl sonra ortaya çıkan akciğer kanserinden sorumlu olabiliyor. Üzerinde yaşadığımız yerküreden salınan radon da önemli kanserojen maddelerden biri. Evlerimizin, iş yerimizin bulunduğu alanlarda radon salınımı yüksek olabilir veya iş yerinde kullanılan malzemeler radon yayıyor olabilir.”

“HASTALAR İÇİN UZUN BİR SÜREÇ”
Yılmaz, akciğer kanserinin tedavisinde ciddi adımlar atıldığını ama hastaları uzun bir sürecin beklediğini vurguladı: “Bu yolculukta tıp çalışanları son zamanlarda hızlı yol kat etti. Ancak hastaların çoğuna şifa sunabilmek için biraz daha zaman ihtiyaç var. Tam şifa sağlanıncaya kadar görevin büyüğü de toplumlara düşüyor. Sigara ve benzeri kanserojenlere karşı mücadelenin zaman zaman gündemden düşüyor olması bu gerçeği değiştirmiyor.”

COVID-19 RİSKİNE KARŞI GÜVENLİ BÖLÜMLER OLMALI
Covid-19 salgını sırasında özellikle mart-haziran ayları arasında akciğer kanseri hastalarının hastanelere gelmediğine işaret eden Yılmaz: “Hastalar hastanelerde Covid-19 bulaşacağı endişesi yaşadı. Hem hastanelerde yeterli temiz alan oluşturulamadı hem de var olan temiz alanların duyurusu tam yapılamadı. Özellikle İtalya’da yaşanan sağlık kaosu bizi de etkiledi. Ancak, ilk dalga ikinci zirvenin yaşandığı bugünlerde hastaların güvenle hastanelere başvurabileceği ve tetkik ve tedavilerinin yapılabileceği bölümler hazır olmalıdır.” diye konuştu.

Bizi Paylaşın
Continue Reading
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir