Finans & Ekonomi
SİGORTA SEKTÖRÜNDE PARAMETRELER DEĞİŞİYOR…
Covid-19 salgını sebebiyle online ortamda gerçekleşen 12’nci Uluslararası İstanbul Sigorta Konferansı’nda sektördeki yenilikler, hedefler, ortaya çıkan problemler, Covid-19 salgınının etkisi, dijitalleşme konuşuldu. Sigorta Tatbikatçıları Derneği’nce (STD) düzenlenen 8 Ekim’deki etkinlikte “Sigortacılıkta Büyüme Fırsatları” ve “Dijitalleşme, Otomasyon ve İş Süreçlerinin Geleceği” başlıklı iki oturum yapıldı.
Konferansın açılışında Sigorta Tatbikatçıları Derneği (STD) Başkanı Fahri Altıngöz, Türkiye Sigorta Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği’nin (TSB) Başkanı Atilla Benli ve Genel Sekteri Özgür Obalı ile Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK) Başkanı Türker Gürsoy konuştu.
“TEKNOLOJİ, İNSAN KAYNAĞI VE SİBER GÜVENLİK KRİTİK ÖNEME SAHİP OLDU”
STD Başkanı Fahri Altıngöz, bu yıl hayata geçen ve kuruluşunu “milat niteliğinde bir gelişme” diye nitelediği SEDDK’nın “rekabet ortamını destekleyeceğine ve kurumsallaşma sürecine olumlu katkı sağlayacağına” inandıklarını söyledi. Covid-19 salgını sürecinde “iş yapış biçimi ile müşteri ihtiyaç ve beklentilerinin” değiştiğini belirten Altıngöz, “Teknoloji, insan kaynağı ve siber güvenlik konuları, kritik öneme sahip oldu. Dijitalleşme yatırımlarını önceden yapan, süreci çevik yönetebilen, insan kaynağına yatırım yapan ön plana çıkacak.” dedi.
“ÖNÜMÜZDEKİ 5 YILIN YOL HARİTASINI BELİRLEDİK”
TSB Başkanı Atilla Benli, önümüzdeki 5 yılın yol haritasını belirlediklerini ifade etti: “İçinde bulunduğumuz bu dönem pek çok fırsat barındırıyor. Önemli olan büyümenin niteliğidir. Büyüme sadece rakamsal veriler olarak değerlendirilmemeli, niteliği de oldukça önemli. Sektör olarak hedefimiz istikrarlı ve sürekli bir büyüme. Ülkemizde sigorta sektöründe gidilecek çok yolumuz var.”
“TÜRK EKONOMİSİ 19, TÜRK SİGORTA SEKTÖRÜ 39’UNU SIRADA”
Sigortacılığın Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYH) oranının dünyada yüzde 6 iken Türkiye’de yüzde 2’de kaldığına dikkat çeken Benli, devamında şunları dile getirdi: “Sigorta sektörünün neden büyümesi gerektiği rakamlarda ortaya çıkıyor. Türk ekonomisi dünyada 19’uncu büyük ekonomi olurken, Türk sigorta sektörü ise dünyada 39’uncu sırada yer alıyor. Sektör olarak bu konuda çok yoğun şekilde çalışıyoruz. Tüm paydaşlarımızda etkili iş birlikleri içinde olmaya önem veriyoruz. Dijitalleşme ile geleceğin altyapısı kurgulanıyor. Önümüzdeki dönemde geleceğin sigortacılığının dijitalleşme ile kurgulanacağını bekliyoruz. Önümüzdeki 10 yılda sektörde dijitalleşmenin en üst düzeyde olacağını bekliyoruz. Müşteriye özel sunulan verilerin sektörün geleceği olduğunu düşünüyoruz.”
“KATILIM SİGORTACILIĞINDA ÖNEMLİ BİR POTANSİYEL VAR”
2020 yıl sonunda yüzde 24 büyüme beklediklerini kaydeden TSB Genel Sekreteri Özgür Obalı ise sektörün aktif toplamının 272 milyar lira, prim üretimin 53,3 milyar lira ve bileşik ortalama büyümenin yüzde 19 olduğunun altını çizerek şu bilgileri aktardı: “Katılım sigortacılığında önemli potansiyelin var olduğunu görüyoruz. Hızlı büyüme ivmesi yakalanması oldukça olası bir alan. Büyüme potansiyelinin önümüzdeki 3 yıl içerisinde yüzde 10’lara ulaşacağını bekliyoruz. BES ve OKS büyüklüklerinde ise 12,5 milyon kişi sistemde; 157,8 milyar lira fon büyüklüğü mevcut. Burada çıkışların azalması fon büyüklüğünü etkiliyor. Hasar/prim oranlarında hayat ve hayat dışında daha pozitif bir durum seyrediyor. 2020 yılı 6’ncı ay itibarıyla 5,7 bilanço kârı elde edildi. DASK’ta son 10 yılda ödenen tazminat 423 milyon lira. TARSİM’in 2006 ile 2019 arası ödediği tazminat 6,4 milyar lira. 230 milyar lira fon sağlayarak ülke ekonomisine katkı sağladık. Hedefimiz dünya çapında sıralamamızı artırmak. 18 yaşından küçüklerin BES’e dahil edilmesi gerekiyor. Dövizli BES’te yurt dışında yaşayan vatandaşlar sisteme dahil edilmeli.”
REASÜRANS YENİLEMELERİNDE SALGIN HASTALIKLARIN İSTİSNA BIRAKILMA İHTİMALİ…
Obalı, uluslararası piyasalarda 2021 yılında reasürans yenilemelerinde salgın hastalıkların istisna bırakılması ihtimalinin konuşulduğundan söz etti: “Konuyla ilgili makul bir çözüm geliştirilecektir. Sağlık sigortaları, alacak sigortaları ve kefalet sigortaları gibi ürünlerin önemi pandemide ortaya çıktı. Yeni normalde bu ürünlerde dijitalleşmeye paralel olarak geliştirmeler yapılacaktır.”
“DİJİTALE DÖNÜŞ 2025 YILINDA TAMAMLANACAK”
“Robotik süreçlerden sektörümüz önemli ölçüde faydalanıyor.” diyen Obalı, dijitalleşme hamlelerine ilişkin şunları anlattı: “Hasar tespitlerinde uzaktan kontrol, drone ve canlı kameralar yoğun olarak hayatımıza girdi. Sağlık sigortaları tarafında da ciddi şekilde dijitalleşmeye vakıfız. Uzaktan doktor desteği ile ilgili sigortalılara sağlık alanında yoğun olarak hizmet ediliyor. Satış kanallarında da mobilizasyonun yaşandığını görüyoruz. 2000 yılında müşteri tarafında başlayan dijitale dönüş 2025 yılında tamamlanacak. Şu an 4 kişiden 1’i online olarak ürünlerini alıyor. Yeni dönemde müşterinin tercihleri ve hızlı teminat alma isteği; kullandığın kadar öde, ihtiyacın kadar al ve modüler ürünler gibi trendlerin gelişimi hızlanacak.” Uluslararası entegrasyonu yüksek, sürdürülebilir bir sektör hepimizin hedefi.
“ULUSLARARASI ENTEGRASYONU YÜKSEK, SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR SEKTÖR…”
SEDDK Başkanı Türker Gürsoy da, “Pandemiyle birlikte iş yapış ve tüketimde dijitalleşmeye yönelimin hız kazanması dikkat çekiyor. SEDDK olarak temel önceliklerimiz arasında tüketicilerin korunması sigorta ve emeklilik sektöründeki oyunculardan en iyi şekilde hizmet alması bulunuyor. Tüketicinin doğru bilgilendirilmesi, satış süreci, satış sonrası hizmetleri, hasar tazminat süreci dahil olmak üzere en iyi hizmeti alıyor olmasını tesis edeceğiz. Dijitalleşme sadece sektörün değil SEDDK’nın da faaliyetlerini ve kurumsal yapısını dönüştürüp değiştiriyor. Şirketlerin SBM ve EGM ile veri entegrasyonu sağlamaları büyük önem taşıyor. Denetimlerimiz ve gözetim faaliyetlerimizin odak noktası dijital altyapı üzerinde olacak. Risk odaklı bir yaklaşım ile süreçlere yönelim, gözetim ve denetim yapmayı hedefliyor olacağız. Bu noktada teknoloji önemli kaynaklarımızın başında geliyor. Ülkemizin bu noktada önde gelen yapılar arasında örnek gösterilecek noktaya geleceğine inanıyoruz. SEDDK ile daha şeffaf regülasyon sürecini gerçekleştireceğiz. Uluslararası entegrasyonu yüksek, sürdürülebilir bir sektör hepimizin hedefi. Piyasa düzenini temin etme yönünde sektörümüzün destekçisi olmak üzere çalışacağız ve iş birliği gerçekleştireceğiz. Sigortacılığın büyüme potansiyelini gerçekleştirmek için oto dışı alanda büyütmeye mecburuz. Bunla ilgili mevzuat altyapısını hazırlamak için önemli projelerimiz olacak. Tarım sigortaları, sağlık sigortaları alanında büyüme potansiyelinin olduğunu görüyoruz.”
SİGORTACILIKTA BÜYÜME FIRSATLARI
Konferansın “Sigortacılıkta Büyüme Fırsatları” başlıklı ilk oturumunda Anadolu Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Abacı, Axa Sigorta CEO’su Yavuz Ölken, Garanti Emeklilik Genel Müdürü Burak Ali Göçer, Milli Reasürans Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Fikret Utku Özdemir, Quick Sigorta Genel Müdürü Ahmet Yaşar, Türkiye Hayat ve Emeklilik Genel Müdürü Cenk Kurt ve Türkiye Sigorta Genel Müdürü Alper Karayazgan söz aldı.
Garanti Emeklilik Genel Müdürü Burak Ali Göçer: “Covid-19 döneminde hayat ve emeklilik tarafında iyi bir süreç geçirdik. 18 yaş altına BES’in katılması büyük bir potansiyel barındırıyor. OKS başlı başına kocaman bir pazarı ifade ediyor. Doğru satış kanalında doğru ürünlerle müşterilere dokunmak gerekiyor.”
Türkiye Hayat ve Emeklilik Genel Müdürü Cenk Kurt: “Sektörümüzün ciddi bir potansiyele sahip olduğunu ve gelişim fırsatı olduğunu görüyoruz. Ortalama gelir dikkate alındığında çok ciddi bir gelişim alanı bulunuyor. BES tarafında reel getiriler ve devlet katkısı ile büyük bir yol kat ettik. 18 yaş altının da sisteme katılması büyüme için ciddi bir potansiyel barındırıyor.”
Milli Reasürans Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Fikret Utku Özdemir: “Türkiye’nin olması gereken yerde olmadığında hepimiz hemfikiriz. Türkiye’deki ekonomik aktivitenin barometresini elimizde tutuyoruz. Finansal piyasalar geliştikçe sigorta gelişebilecek.”
“39’UNCU SIRADA OLMAMIZ SEKTÖRE YAKIŞMIYOR”
Quick Sigorta Genel Müdürü Ahmet Yaşar: “Ekonomide ve ticarette küresel anlamda daralma beklenirken sigorta büyümeyi konuşuyor, başlı başına önemli bir konu. Türk sigorta sektörünün önümüzdeki dönemde büyüyeceğini düşünüyorum. Sektör aslında yapısal gelişimini tamamladı, önümüzdeki dönemde penetrasyon ve büyümeyi konuşmalıyız. 39’uncu sırada olmamız sektöre yakışmıyor, ekonomimizle aynı seviyede olmalıyız. İşler kötüye giderken sigortanın öne geçmesi gerekiyor, bu farkındalık oluşmaya başladı.
Kefalet sigortalarını prim olarak büyütebiliriz. Böylelikle nakdi kredilerin önünü açıyoruz. Bina tamamlama sigortasında da arz problemi yaşanıyordu. Çok temkinli ve çok dikkatli çalışılması gereken bir alan. Pandemi döneminde dijital uygulamaların artmasıyla siber riskler konusunda ise gidilecek çok yol olduğu görülüyor.”
Türkiye Sigorta Genel Müdürü Alper Karayazgan: “Covid-19 sebebiyle dünya ekonomisi durma noktasına gelirken sigorta sektörü özellikle sağlık alanında ön plana çıktı. Online platformlarla sigorta sektörünün sürece ne kadar hazırlıklı olduğunu gördük. Önümüzde günler parlak.
Doğal afetlerin meydana getirdiği hasarlar insanlarda sigorta bilinirliğini artırıyor. Sigorta bilincinin yaygınlaşması gerekiyor ki ihtiyacı gösterelim. Korkutarak değil bu risklerin varlığını göstererek sigortayı tabana yaymamız gerekiyor. Salgının ardından tamamlayıcı sağlık sigortasına olan geri dönüşler artış gösterdi, sigortayı halka anlatmayı kolaylaştırdı.”
Anadolu Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Abacı: “Teknolojik değişimden en çok sigorta sektörü etkilendi. Covid-19 döneminde sigorta şirketleri önceden yaptıkları dijital yatırımlar sayesinde ciddi sorunlar yaşamadı. Insurtechler aldıkları yatırımlar ile geleceğin sigorta şirketleri haline gelebilirler. Sigorta şirketlerinin orta vadede iyi derecede kullanması artık yeterli değil. Yapay zeka kullanan şirketlerin, kullanmayan şirketlerden hızla ayrışacağına inanıyorum.”
DİJİTALLEŞME, OTOMASYON VE İŞ SÜREÇLERİNİN GELECEĞİ
Lloyd’s Orta Doğu ve Türkiye Bölge Müdürü Andrew Woodward, Munich Re Müşteri Yöneticisi Tobias Sonndorfer, Swiss Re Batı ve Güney Avrupa Pazar Yöneticisi Nikhil da Victoria Lobo, Verisk Solutions Müdürü Tom Johansmeyer ve Willis Re Genel Müdürü Maurice Williams’ın katıldığı “Dijitalleşme, Otomasyon ve İş Süreçlerinin Geleceği” başlıklı ikinci oturumda Türkiye’yi Türk Reasürans Genel Müdürü Selva Eren temsil etti.
Willis Re Genel Müdürü Maurice Williams: “İnsanlar, değişen iş kültüründe rollerinin ne olduğunu düşünmeye başladı. Pandemi bitse bile eski çalışma yöntemlerine dönmeyeceğiz. Günümüzdeki müşteriler aldıkları bir parça kağıt şeklindeki poliçenin ne yaptığını tam bilmek istiyorlar. Covid-19 sonrasında iş durması tarafında gelen davalar gibi nedenlerle beraber sigorta hizmeti sunanların eskiden daha fazla güven vermesi gerekiyor. Otomasyon devam etse de insan faktörü her zaman önemli olacak. Yine de bu verinin doğru bir şekilde kullanılması sigorta şirketlerini müşterilerle daha da yakınlaştıracak.”
“ARTIK HERKESİN BİR TEKNOLOJİ VİZYONU OLMALI”
Swiss Re Batı ve Güney Avrupa Pazar Yöneticisi Nikhil da Victoria Lobo: “Covid-19 öncesinde gig ekonomisiyle ilgili yoğun bir bilgi alışverişi vardı. Salgın sonrasında aslında hepimiz bir anlamda gig ekonomisi çalışanı haline geldik. Birkaç yıl önce Swiss Re olarak yeni ve esnek bir çalışma modeli oluşturduk. Artık ofisten çıktığınızda işinizi geride bırakmıyorsunuz. Hatta, çocuklarım bile yaptığım iş hakkında yorum yapmaya ve işe dahil olmaya başladı. Bu anlamda bakacak olursa, ne yaptığımız ve nasıl yaptığımız kendi başına bir tartışma konusu oldu. Artık herkesin bir teknoloji vizyonu olması gerekiyor. Geleceğin iş yapışı modeli aslında kültürel değişimin ne yöne gideceğini gösteriyor. Bunlardan ilki yeni iş anlaşmaları modelleri. Geçtiğimiz yüzyılda neredeyse tamamen benzer iş kontratları ile çalıştık. Önümüzdeki dönemde temelde değişen ve insanların risklerini de dikkate alan bir iş anlaşması anlayışının öne çıkacağını düşünüyoruz.”
Türk Reasürans Genel Müdürü Selva Eren: “Sigorta çözümlerimizin çoğunu in-house hazırladık ve kısa bir sürede faaliyete geçmeyi başardık. Ülkemizin deprem risklerini hesaplamak için yeni bir model başlattık. Akademisyenler ile projelerimizi güçlendirmek için konuşuyoruz. Yeni yıldaki yenilemeler için de çalışmalara başladık. 600 milyon lira sermaye ile hayatımıza başladık ve 250 milyon lira ekstra sermaye alacağız. Hükümetten 2020 içinde sermaye desteği alan tek şirketiz diyebilirim. Yıl sonunda 1 milyar lira sermayeye ulaşmayı bekliyoruz.
Ülkemizdeki kamu hizmetleri bile dijitalleşmeye başladı ve büyük bir fayda sağlıyor. Dijital sigorta şirketleri ve dijital ürünler büyümeye devam edecek. Birkaç yıl içinde robotikler, otomasyon süreçleri daha yoğun kullanılmaya başlayacak. Türk Reasürans olarak makine öğrenmesi kullanıyoruz. Riskler üzerinde geniş bir bakış açısına sahip olmak için bu uygulamaları kullanıyoruz. Bunun yanında blockchain ile ilgili de konuşmak gerekiyor. İşlerimizin çoğu pek çok taraf arasında gerçekleşiyor. Bu nedenle üzerinde anlaşılabilecek tek bir model olması reasürans açısından önemli.
“BÜYÜK BİR MARMARA DEPREMİ BEKLİYORUZ”
Gelecek dönemde büyük bir Marmara Depremi bekliyoruz. Marmara’da gerçekleşecek bir deprem ABD’de gerçekleşecek bir depremden farklı olacaktır. Bu nedenle kendi çözümüzü üretmemiz gerekiyor. Bu anlamda büyük bir yatırım bütçemiz var. Aynı zamanda ülkemizdeki sigorta şirketlerinin de bu sistemi kullanabilmesini sağlamak istiyor. Önümüzdeki yenileme sistemine kadar sistemi küresel reasürans şirketlerinin de kullanabileceği şekilde hazırlamayı bekliyoruz.”
Lloyd’s Orta Doğu ve Türkiye Bölge Müdürü Andrew Woodward: “Covid-19 öncesinde bu sanal toplantı odasında küresel bir pandemi olacağını ve insanların yüzde 90’ının evde olacağını, yine de insanların trafik sigortası ve sağlık sigortası yaptırmaya devam edeceklerini söyleseydik, kimse inanmazdı. Bu inanılmaz, anca aynı zamanda da trajik. Sektörümüzü ayağa kaldırmak ve 21 Yüzyıl’a uygun hale getirmek için küresel bir pandemiye ihtiyaç duyduk. 1983 yılında müşterilerin poliçelerde ne yazdığını tam anlamadığını fark etmiştik. Covid-19 sonrasında da aynı endişenin olduğunu görüyoruz. 30 yıl geçse de aynı sorunlarla boğuşuyoruz.
“NASIL EN İYİ ŞEKİLDE VE EN DOĞRU SIRAYLA DİJİTALLEŞEBİLİRİZ?”
Sorun ‘ne zaman dijitalleşmeliyiz’ değil, ‘nasıl en iyi şekilde ve en doğru sırayla dijitalleşebiliriz’. Lloyd’s olarak 300 yıllık bir kurum olmamıza karşın Covid-19 öncesinde bile, gelecek nasıl gözükmeli diyerek çalışmaya başladık. Yüzlerce broker, müşteri ve paydaşlarla konuşarak, pazarın nasıl gözükmesi gerektiğini sorduk. Sonuçlara baktığımızda, süreçlerin basitleştirilmesi gerektiğini gördük. Lloyd’s ile iş yapmayı kolaylaştırmamız gerekiyordu. Aslında her şey bu kadar basit. Lobo’nun konuşmasında dediği gibi kültür çok önemli. Sizinle insanların iş yapmayı istemesi o kadar önemli değil, size ne kadar kolay ulaşabildikleri önemli.”
Verisk Solutions Müdürü Tom Johansmeyer: “Esnek ödeme modellerinin her zaman daha fazla suistimal anlamına gelmediğini gördük. Felaket sonrası Miami, Houston gibi yerleri düşündüğümüzde teknolojinin etkisiyle bant genişliği bile hasarları belirlemekte sorunlar ortaya çıkarabilir. Sınırlı bir internet bağlantısı durumunda eksperliğe yardımcı olacak cihazların bölgede işleme başlaması bile son derece zorlaşacak.
“HANGİ HASARLAR OTOMATİKLEŞECEK, HANGİLERİ ELLE ÇÖZÜMLENECEK?”
Veri ve gelişmiş analitiklerin kullanılmasında en büyük sorun, hangi hasarların otomatikleştirileceği ve hangi hasarların elle çözümleneceği. Bu süreci rayına oturtabilseniz ve eksper yollamanız gerekse de bunu bir sistem dahilinde yapmanız, hasarlardan görseller ya da hasar kayıtları istemeniz gerekecek. Hala bazı durumlarda hiçbir şekilde analitik süreçlerin doğru tahmin edemeyeceği nitelikte hasarlarla karşılaşabiliyoruz.”
Munich Re Müşteri Yöneticisi Tobias Sonndorfer: “CEO’ların yüzde 90’ı dijital bir dönüşüm bekliyor ancak sadece yüzde 15’inin bir yatırım planı bulunuyor. Dijitalleşme aslında teknolojinin ne seviyede kullanılabileceği. Öncelikle teknolojinin nereye gittiğini görmemiz gerekiyor. Teknoloji çok geniş bir alan ve tamamına hakim olmak son derece zor. Bu nedenle hangi alanlarda sigortacıların aktif olabileceğini düşünmemiz gerekiyor. Munich Re olarak hangi teknolojilerin işimizde kullanabileceğini ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Sigorta değer zincirini teknolojinin büyük oranda değiştirebileceğini düşünüyoruz. Bu teknolojiler müşterilerimizi derinden etkiliyorsa, bizim de reasürör olarak bu alanda aktif olmamız gerekir. Çünkü müşterinin problemleri bizim de problemlerimiz.
“OFİSİN ÇALIŞMAK İÇİN KAÇINILMAZ OLDUĞUNU GÖRDÜK”
Makine öğrenmesi bu alanda büyük bir değişime neden olacak. Geliştirilmiş underwriting programları ile internetteki verileri kullanarak underwriting süreçlerini iyileştirebiliyoruz. Almanya’da gerçekleştirdiğimiz bir araştırmada, uzaktan çalışmada özellikle toplantılarda verimliliğin arttığını gördük. Bununla beraber, ev ve iş yeri arasında bir ayrım yapmak zorlaştı. Evden mi çalışıyorum yoksa ofisi evime mi getirdim? Evinizden ofisteki verimlilikle yapamayacağınız görevler var. Örnek olarak, takımınızla beraber yapmanız, sosyal bir ortamda olmanız gereken kreatif işler. Bu bağlantıyı kendi evinizden ve bir ekran karşısında sağlamanız mümkün değil. Ayrıca, video üzerinden konuşmayı tercih etmeyen bireyler de var. Buradan şu sonucu çıkarıyoruz: Kriz öncesi iş ritmine dönüş olmayacak. Tecrübelerimizden iyi elementleri toplamalıyız. Ofisin çalışma için kaçınılmaz olduğu gördük, ancak ofislerin de bu günkü formunda kalamayacağını biliyoruz. Bambaşka bir ofis konsepti bizi bekliyor.”
Benzer Haberler
-
FAİZ VE ENFLASYONDAKİ SEYİR KÜRESEL EKONOMİYİ NASIL ETKİLİYOR?
-
TÜİK’E GÖRE YILLIK ENFLASYON AĞUSTOS 2024’TE YÜZDE 51,97’YE GERİLEDİ…
-
BANKACILIK DIŞI FİNANS SEKTÖRÜ YASAL DÜZENLEME BEKLİYOR…
-
E-TİCARETTE HIZLI VE GÜVENLİ BÜYÜME İÇİN…
-
TÜİK’E GÖRE YILLIK ENFLASYON 10 PUAN GERİLEDİ…
-
HAZIR BETONDA FAALİYET ENDEKSİ SON 60 AYIN EN DÜŞÜK SEVİYESİNDE…