Connect with us

Dünya Gündemi

“AVRUPA’NIN SON DİKTATÖRÜNE” BEYAZ RUSLARDAN AÇIK MESAJ: DEFOL!

26 yıldır Beyaz Rusya’yı (Belarus) yöneten ve hakkında “Avrupa’nın son diktatörü” denilen Aleksander Lukaşenko’nun iktidar kalesi sarsılıyor. Lukaşenko, üst üste girdiği 5 seçimi de kazanmasına rağmen etkili protestolar karşısında hayli zorlanıyor. Beyaz Rusyalılar ortık onu iktidarda görmek istemediklerini ifade ediyorlar.

 

The New York Times muhabiri Ivan Nechepurenko ile Moskova Büro Şefi Plutzer ödüllü yazar Andrew Higgens, başkanlık seçimi sonrası Beyaz Rusya’da yaşanan sıcak gelişmeleri “Beyaz Rusya’nın Bir Zamanların Güçlü Fakat Artık Korkulmayan Diktatör Mesajı Var: Defol!” başlıklı makaleyle masaya yatırdı.

Makalede; 9 Ağustos’taki son başkanlık seçimini de yüzde 80 gibi ezici bir çoğunlukla kazandığını ilan eden Aleksandr Lukaşenko’nun, sandığa hile karıştırdığı iddiası yüzünden Beyaz Rusyalıların  protestolarıyla karşı karşıya kaldığının altı çizildi.

“DİKTATÖR ARTIK GİTSİN!”
Nechepurenko ve Higgens, Belarus (Beyaz Rusya) halkının Lukaşenko’yu iktidarda istemediğini ve ‘’Diktatör artık gitsin” görüşünde olduğunu yazdı ve Minsk Traktör Fabrikası  Grev Komitesi Lideri Sergei Drilevsky’in şu ifadelerine yer verdi: “Tüm işleri bir kenara bıratık, Başkan Lukaşenko şu an en önemli gündem konumuz. Gözaltındaki protestocuların serbest bırakılma çağrısı ve diger taleplerin ise diktatörün iktidarda kalma çabasından kaynaklandığını düşünüyoruz.” Sergei, hükümet destekcisi kanalların protestocular ve polislerin girdiği çatışmalar konusunda net bir tavır sergilemediğine de dikkat çekmekte.

LUKAŞENKO’DAN PUTİN’E ÇAĞRI
Ülkesi için adeta bir kurtarıcı bekleyen Aleksandr Lukaşenko’nun komşu ülke Rusya’nın kapısını çaldığı ancak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’den umduğu desteği alamadığı dile getirilen makalede; Putin’in “iç meselelere karışmayacağı, yabancı orduların saldırısına uğrarsa Beyaz Rusya’nın yanında olacağı” yönünde mesaj ilettiği kaydedildi.

MUHALEFET KIRMIZI-BEYAZ
Nechepurenko ve Higgins, 2014 yılında Avrupa Birliği bayraklarını eline alan ve Putin’in aleyhine slogan atan Ukrayna’daki protestocuların aksine Belaruslu muhaliflerin “Avrupa’ya katılmak ve Rusya’yı reddetmek” gibi bir düşünce beyanında bulunmadığını; Lukashenko’nun bir kenara attığı ve muhalefetin simgesi haline gelen kırmızı ve beyaz pankartı salladığını vurguladı. Ayrıca Beyaz Rusya’da halkın tamamına yakınının Rusça konuştuğuna işaret etti.

PUTİN, BEYAZ RUSYA’NIN GİTMESİNİ İSTEMİYOR
Beyaz Rusya’daki seçim sonrasında meydana gelenlere ışık tutan Nechepurenko ve Higgens makalede Moskova Carnegie Merkezi Başkanı ve Rusya Dış İşleri uzmanı Dimitri Trenin’in görüşlerini de aktardı.

Trenin’e göre “Rusya’ya dost olarak yaklaşanların yönetimi ele geçirme girişiminde bulunsaydı Putin, Lukaşenko’yu derhal iktidardan indirecekti” ve “Rusya’nın Lukashenko’yu kurtarmak için yapacağı askeri bir müdahale mutlak ve tam bir felakete yol açacak. Bunu herkes anlıyor.”

“PUTİN, BEYAZ RUSYA’NIN GİTMESİNE İZİN VERMEZ”
“Avrupa, Putin’in böyle bir felaketi körükleyeceği konusunda hala endişeli” kanısındaki Nechepurenko ve Higgins, Berlin’deki Alman Marshall Fonu analistlerinden Ulrich Spech’in “Beyaz Rusya’daki gelişmeler karşısında Putin’in Beyaz Rusya’nın gitmesine izin vermeyeceğini” ileri sürdüğünü makaleye ekledi. Spech, “Putin, Ukrayna için savaşa dahil olduğu gibi gerektiği takdirde Beyaz Rusya için de aynısını yapmaktan çekinmeyecek.” görüşünde.

VİCTOR BABARİKO VE SVETLANA TİKHANOVSKAYA

Victor Babariko-Aleksandr Lukaşenko

Makalede Lukaşenko’ya rakip olacak isimlere de bir paragraf ayrıldı. İktidar alternatiflerinden biri 20 yıl boyunca Rusya’nın devlet kontrolündeki enerji devi Gazprom’un sahibi olduğu bir Belarus bankasının başkanlığını yapan Victor Babariko. Lukaşenko, son başkanlık seçimlerinde adaylığını açıklayan eski bankacı Babariko’yu “Rus kuklası” olmakla itham etti ve Babariko aday olamadan tutuklandı.

 

Svetlana Tikhanovskaya

 

Bir diğer ana muhalefet adayı Svetlana Tikhanovskaya ise geçtiğimiz haftayı  kaçmak zorunda kaldığı NATO üyesi Litvanya’da geçirdi. Bu tavır, Kremlin için kuvvetli şüphe sebebi. Lukaşenko, Tikhanovskaya’nın sadece Beyaz Rusya için değil Rusya için de tehdit olduğunu iddia etti.

 

Makalede; Moskova Carnegie Center Başkanı Trenin’in, “Belarus liderinin hiçbir zaman gerçek anlamda Rusya yanlısı olmadığını ve Rusya’yı her zaman indirimli yağ ve doğal gaz ihtiyacını karşılayan biri olarak kullandığını” öne sürdüğü de kayıtlara geçirildi.

IVAN NECHEPURENKO VE ANDREW HIGGENS’IN YAZISININ TAMAMI:
The New York Times muhabiri Ivan Nechepurenko ve The New York Times Moskova Büro Şefi Andrew Higgens’in, 17 Ağustos 2020’de yayınlanan makalesi:

No Longer Cowed, Belarus Has Massage for Once-Mighty Dictator: “Go Away!”

Beyaz Rusya’nın Bir Zamanların Güçlü Fakat Artık Korkulmayan Diktatör Mesajı Var: “Defolun!”

 

IVAN NECHEPURENKO-ANDREW HIGGENS

Hileli bir seçimle ilgili protestolar vahşice karşılandıktan sonra üssü bile onu terk etmeye başladığında, Aleksandr G. Lukashenko’nun 26 yıllık iktidar hakimiyeti kötüye gidiyor olabilir.

Yükselen güçlü liderlerin olduğu bir çağda, Belarus Cumhurbaşkanı Aleksandr G. Lukashenko aniden şaşırtıcı derecede zayıf görünüyor. Yönetimine karşı protestolar her geçen hafta artarak şiddetlenirken, “Avrupa’nın son diktatörü” olarak bilinen adam, Pazartesi günü çaresizlik içinde bir traktör fabrikasının güvenilir sadık işçilerine döndü. Ancak insanların desteğini görmek yerine, “Defol git! Defol git!” sloganlarına maruz kaldı.

Eski devlet çiftlik müdürü olup 26 yıldır Beyaz Rusya’yı yöneten geniş acımasız ve sarsılmaz bir şekilde sadık bir (güvenli seçmen veya güvenlik aygıtı) tarafından desteklenen Mr. Lukashenko , 9 Ağustos’ta sahtekarlıkla lekelenmiş olan seçimde ezici bir zafer kazanana kadar, onda daha güçlü ve daha güvenilir birkaç lider ortaya çıktı.

Şimdi, bu sahneler 1989’da Romanya’nın görünüşte yenilmez diktatörü Nicolae Ceausescu’yu devirmek için ortaya çıkan halk ayaklanmasını anımsatıyor. Uzun zamandır sükuneti ve düzeniyle tanınan Beyaz Rusya’nın başkenti Minsk, onlarca yıllık korkuya kapıldı ve basit, ısrarlı bir taleple sesini yükseltti: “Diktatör gitmeli.”

Minsk Traktör Fabrikası grev komitesi lideri Sergei Drilevsky, “Şu anda bizim için önemli olan tek mesele başkan” dedi. Yeni seçim çağrıları, geçen hafta gözaltına alınan protestocuların serbest bırakılması ve diğer taleplerin hepsinin “diktatörün iktidarda kalma girişimleri” ihtiyacından kaynaklandığını söyledi.

Bay Lukashenko için olan devlete ait fabrikalar ve devlet kontrolündeki televizyon istasyonları gibi eski destek kaleleri, geçen hafta bariz bir biçimde hileli olan başkanlık seçimini protesto edenlere karşı gerçekleşen polis şiddeti çılgınlığından dolayı tereddüt ile yaklaşıyor.

Güvenlik servisleri henüz saflarını bozmadı, ancak en azından şimdilik çoğunlukla sokaklardan çekildi.

Bir kurtarıcı arayışı içinde debelenen Lukashenko, yardım için benzer şekilde diktatör olan, komşusu Rusya Devlet Başkanı Vladimir V. Putin’e başvurdu. İki lider hafta sonu telefonla iki kez konuştu.

Aleksandr Lukaşenko – Vladimir Putin

Ancak Putin, Belarus’un Ukrayna yoluna gitmesini ve Batı’yı kucaklamasını önlemek konusunda endişeli olsa da, şimdiye kadar Lukashenko’ya yardım etme konusunda pek fazla ilgi göstermedi. Belarus’un yabancı ordular tarafından saldırıya uğraması durumunda yardım sözü verdi. Ancak bu ihtimal pek mümkün görünmüyor ki, Lukashenko’nun sınırda toplanan NATO kuvvetleri hakkındaki iddialarına rağmen, Putin yeterli rahatlığı sağlamadı.

Lukashenko’nun düşmanları yerli, NATO tankları ve birlikleri değil. Bu,  Belarus tarihinin en büyük protestosu olan, yüz binlerce protestocunun başkenti istila ettiği Pazar günü fazlasıyla açıklığa kavuşturuldu.

Artan çaresizliğin bir işareti olarak, Lukashenko Pazartesi günü traktör fabrikasındaki bir grup işçiye yaptığı açıklamada, yeni bir anayasanın kabul edilmesinden sonra yeni bir seçimin mümkün olabileceğini söyledi. Sadece birkaç dakika önce fabrikadaki konuşmasında bunun tam tersini söylemişti: “Daha önceden seçimlerimiz vardı. Siz beni öldürene kadar bir daha seçim olmayacak.”

2014’te Avrupa Birliği bayraklarını sallayan ve kendi başkanlarını devirirken Putin’i lanetleyen Ukrayna’daki protestocuların aksine, Belarus göstericileri Avrupa’ya katılmak ve Rusya’yı reddetmek için savaşmıyor. Bay Lukashenko’nun ulusal bayrak olarak bir kenara attığı ve bundan sonra ona karşı muhalefetin sembolü haline gelen kırmızı ve beyaz pankartı sallıyorlar.

Beyaz Rusya’da hemen hemen herkes, köylerin dışında pek duyulmayan bir Slav dili olan Beyaz Rusça değil, Rusça konuşuyor. Bazı Ukraynalı milliyetçiler II.Dünya Savaşı sırasında Nazilerin yanında yer alırken, Belaruslular Hitler’in ordusuna nüfusun dörtte biri ölecek kadar vahşilikle direndiler. Bu durum ile Beyaz Rusya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti savaşın en büyük Sovyet kurbanına neden oldu.

Geçtiğimiz ay, iktidarlığını 2036’ya kadar uzatmak için nereden bakılırsa hileli bir oylama planlayıp düzenleyen Putin, artık özgür ve adil seçimlere Lukashenko kadar açık değil.

Ancak Moskova Carnegie Merkezi başkanı ve Rusya dış işleri uzmanı Dimitri Trenin, Rusya’ya dostça yaklaştığını düşündüğü insanların yönetimi ele geçirmeye hazır olduklarından emin olsaydı Lukashenko’yu derhal indirecekti.” Rusya’nın Lukashenko’yu kurtarmak için yapacağı askeri bir müdahalenin “mutlak ve tam bir felakete yol açacağını ekledi. Bunu herkes anlıyor. ”

Ancak Avrupa’da, Putin’in böyle bir felaketi körükleyebileceği konusunda hala endişe var.

Ulrich Speck

Berlin’deki Alman Marshall Fonu’ndan bir analist olan Ulrich Speck, “Putin Beyaz Rusya’nın gitmesine izin vermeyecek” dedi. “O, Ukrayna için savaşa gitti ve gerekirse Beyaz Rusya için de aynısını yapacak. Putin’in, Beyaz Rusya’nın başka tarafa yönelerek demokratlaşmasını ve Batıya dönmesini kabul etmesini anlamıyorum. Bu, onun kendi idaresi için birinci dereceden önem taşıyor.”

 

2014’te Ukrayna’daki protestoculara verdiği güçlü destek Moskova’yı derinden endişelendirdi ve Ukrayna’nın iç siyasi mücadelelerini tehlikeli bir jeopolitik çatışmaya dönüştürmeye neden olmasına karşın Rusya gibi, Avrupa Birliği de Belarus’taki olaylar karşısında şaşırdı ve nasıl tepki vereceğinden emin değil.

Avrupalı liderler, seçimi hileli olarak kınadılar ve protestoculara yönelik dolandırıcılık ve ardından gelen şiddetten sorumlu olanlara yaptırımları başlattılar ve daha fazla ne yapabilecekleri belirsiz.

Demokrasiyi, adil seçimleri ve hukukun üstünlüğünü temel Batı değerleri olarak savunmak istiyorlar. Ama aynı zamanda Lukashenko’nun Batı’nın askeri güçle müdahale etmek veya Belarus muhalefetine istihbarat desteği sağlamak niyetinde olduğu anlatısına oynamaktan da kaçınmak istiyorlar.

Bay Speck, “İkilem, değerlerimiz göz önüne alındığında dışarıda kalamayacağımızdır, ancak özellikle bu AB ile ilgili olmadığı için hikayenin bir parçası olamayız,” dedi. “Bu bakımdan bu durum Ukrayna’dan tamamen farklı.”

Beyaz Rusya muhalefeti Lukashenko’ya karşı mücadeleyi Rusya’ya veya Rus diline karşı bir mücadeleye dönüştürmekten kaçındığı sürece, Putin’in yüzünü tuvalet kağıdı rulolarına ve paspaslara koyarak bazı Ukraynalıların 2014’te yaptığı gibi, Kremlin büyük olasılıkla bu gibi sert önlemlerden kaçınacaktı.

Lukashenko’nun olası bir alternatifi, son başkanlık seçimlerinde aday olamadan tutuklanan popüler bir aday olabilecek, Viktor Babariko’dur. Babariko, yirmi yıl boyunca Rusya’nın devlet kontrolündeki enerji devi Gazprom’un sahibi olduğu bir Belarus bankasının başkanlığını yaptı.

Lukashenko, eski bankacıyı bir Rus kuklası olarak yaftalayıp hakaret etti. Bu iddia hiçbir kanıta dayanmıyor.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ana muhalefet adayı Svetlana Tikhanovskaya, Pazartesi günü yaptığı bir video açıklamasında, yeni seçimler yapılana kadar kendisini geçici bir lider olarak öne sürdü. Ancak son haftayı geçen hafta kaçmak zorunda kaldığı NATO üyesi Litvanya’da sığınarak geçirdiğinden beri Kremlin tarafından şüpheyle karşılanması muhtemel.

Lukashenko “Artık sadece Beyaz Rusya için bir tehdit değil”,  Rusya için de bir tehdit olduğunu söyleyerek kendini kargaşayı durdurabilecek tek lider olarak sunmaya çalıştı.

Moskova Carnegie Center başkanı Trenin, Belarus liderinin “Hiçbir zaman gerçek anlamda Rusya yanlısı olmadığını ve Rusya’yı her zaman indirimli yağ ve doğal gaz ihtiyacını karşılayan biri olarak kullandığını” söyledi.

Minsk’teki kitlesel protesto gösterisi Kremlin’i kesinlikle endişelendiriyor. Putin 20 yıl önce iktidara geldiğinden beri, sözde canlı devrimlere, eski Sovyet topraklarında Rusya’nın yerel halktan çıkan bir sorun olarak değil, Batılı istihbarat teşkilatlarının işi olarak gördüğü halk ayaklanmalarına karşı bir tiksinme yaşadı.

Bu uyarıya ek olarak, Khabarovsk kentindeki protestocuların bazen Belarus muhalefetinin kırmızı ve beyaz bayrağını salladıkları Rusya’nın Uzak Doğu’sunda haftalarca süren protestolar da var. Geçen hafta bir grup  Khabarovsk protestocu “Belarus, biz seninleyiz” diye slogan attı.

Lukashenko, Beyaz Rusya’daki huzursuzluğun NATO üyesi Polonya tarafından, Ukrayna tarafından, Rus muhalefet lideri Aleksei A. Navalny tarafından, ve gönüllü sürgün olan Rus oligarşi yöneticisi ve uzun süredir Kremlin muhalifi olan Mikhail Khodorkovsky tarafından finanse edilen bir örrgüt olan “Open Russia” tarafından olduğunu iddia ederek Kremlin’in fobileri üzerinde rol almak için çok sıkı çalıştı.

Bu çaba kısmen, en azından Rus devlet medyasında ve dünyayı komplo teorileri prizmasından görmeye eğilimli sayısız Rus politikacıda kısmen işe yaradı.

Televizyon, Kremlin yanlısı analistlerin Bay Lukashenko’nun muhaliflerini Batı’nın yardakçıları ve Polonya önderliğindeki bir “bilgi savaşının” kurbanları olarak kınayan bir geçit törenine yer verdi. (Polonya, muhalefetin protestolar ve polis vahşeti hakkında bazıları sahte olan haberleri yaymak için yaygın olarak kullandığı etkili bir sosyal medya hesabının temelini oluşturuyor.)

Ancak Kremlin’in devlet haber medyasındaki en sadık seslerinden bazıları, Lukashenko’nun yönetme uygunluğuna açıkça meydan okudu. Geçtiğimiz hafta, önde gelen Kremlin yanlısı politikacılardan Konstantin Zatulin, Belarus liderini “dengesiz” olmakla ve yeniden seçilmesini “tam bir sahtekarlık” olarak kınadı.

Sık sık Kremlin’in görüşlerini yönlendiren bir talk-show sunucusu olan Vladimir Solovyev, Cumartesi günü, Lukashenko hükümetinin geçen hafta öldürülen bir protestocunun “kimliği belirsiz bir patlayıcı cihaz” elinde patladıktan sonra kendi kendine oluşan yaralardan öldüğü yönündeki iddialarıyla açıkça çelişen video görüntülerini yayınladı. Görüntüler, güvenlik güçleri tarafından vurulduğunu gösteriyordu.

“Patlayıcı cihaz yoktu. Bu tamamen bir yalan ”dedi Solovyev. Ayrıca muhalefet tarafından ortaya atılan hikayelerin doğruluğunu da sorguladı.

Lukashenko’nun Pazartesi günü ziyaret ettiği fabrikadaki işçiler, başkanlarının söylediklerinin doğru olup olmadığı konusunda kendi kararlarını verdiler. “Yalancı, Yalancı,” diye bağırdılar.

Bizi Paylaşın
Continue Reading
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir