Connect with us

Araştırma ve Raporlar

Z KUŞAĞI: KÜRESEL KÖYÜN KAYGILI ÇOCUKLARI…

2000 yılı ve sonrasında doğanlardan oluşan Z Kuşağı, “hayatı ele alış tarzları, dünyada meydana gelen olayları anlamlandırmaları ve değer yargılarıyla” dikkat çekmeye devam ediyor. Türkiye’nin farklı şehirlerinde çeşitli kültürlerde ve sosyoekonomik yapıdaki bu kuşaktan bireylerle birebir görüşerek “Z: Bir Kuşağı Anlamak” adlı kitabı kaleme alan Evrim Kuran, “Araştırmalar gösteriyor ki genç beyin göçünün mayası erken öğrencilik döneminde atılıyor. Gençlerimizin güvenli bir iklime ihtiyacı var.” diyor.

Dünya nüfusunun ortalama yüzde 32’sinin “Milenyum Çağı Gençleri” diye isimlendirilen Z Kuşağı’ndan olduğuna işaret eden ve “Türkiye nüfusunun ise yüzde 30’u Z kuşağı. Bir başka deyişle ülkemizde 24 milyondan fazla 19 yaş ve altında birey var.” bilgisini aktaran yazar Evrim Kuran, “Z kuşağı geleceğe damgasını vuracak olan kuşak.” görüşünde.

“DÜNYAYA EPEYDİR UNUTTUĞU KAVRAMLARI HATIRLATACAKLAR”
Z Kuşağı’nın “hayatı ele alış tarzları, tercihleri ve değerleriyle” belirgin farklılıklar sergilediklerini dile getiren Kuran, “Onların yetişkin bireyler halini alacağı gelecekte, sadeleşme, sürdürülebilirlik, girişimcilik ve sivil toplum inisiyatiflerinin değer kazanacağına, doğanın, barışın, yaratıcı zekânın her zamankinden daha kıymetli olacağı dönemler yaklaşıyor. Duygusal zekanın en önemli yetkinliklerden biri halini aldığı bu yeni çağın çocukları, dünyaya epeydir unuttuğu kavramları hatırlatacak. Z kuşağı da bir şeyler yaratma ve üretme konusunda becerileriyle geldiler. El işçiliklerini kullanarak bir şeyler yaratmaktan keyif alan, daha fazla eşyaya değil, daha anlamlı deneyime sahip olmak isteyen bir kuşak…” diyor.

“DEMOGRAFİK BİR DEVRİM GERÇEKLEŞİYOR”
“Kuşakları anlamanın”, geçmişi onurlandırmak ve geleceği mümkün kılmak için fevkalade bir araç olduğunu kaydeden Kuran, öncelikli şu tespiti ortaya koyuyor: “Bugün dünyada demografik bir devrim gerçekleşiyor. Yaş 35 artık yolun yarısı değil ve bu demografik değişiklik hayatın her alanını etkileyen ve yakın gelecekte daha da etkileyecek olan yeni sosyal sınıfların oluştuğunu, yeni bir değerler setinin, yeni bir yaşam tavrının konuşulması gerektiğini anlatıyor.”

Evrim Kuran-Yazar

“SUNDUKLARIMIZIN TÜKETİCİSİ DEĞİL TÜRETİCİSİ OLMAK İSTİYORLAR”
Henüz yetişkin olmadıklarının altı çizerek “kendi içeriklerini oluşturma fırsatı isteyen ve bu sebeple artık sunduklarımızın tüketicisi değil türeticisi olmayı talep eden yepyeni bir kuşak” ifadesiyle tanımladığı Z jenerasyonuyla “tüketici merkezli” döneminin sona ereceğini ve “bağlam merkezli” dönemin başlayacağını ifade eden Kuran, bu durumun öğretmenleri, fikir liderlerini, markaları ve şirketleri “sahnedeki bilge kişilik yerine kolaylaştırıcı bir rehber olmaya” zorlayacağını öngörüyor: “Yani eğitimden tüketime, üretimden iletişime her süreçte hegemonyanın ezberleri bozulacak ve fark oluşturmaya değil de birlikte değer meydana getirmeye odaklanılacak.”

“HOYRATÇA TÜKETİLMİŞ DERTLERİ ÇOK BİR DÜNYA BIRAKTIK ONLARA”
“Küresel Köyün Kaygılı Çocukları” diye de nitelediği Z Kuşağı’na “doğal kaynakları hoyratça tüketilmiş fiziksel dertleri çok bir dünya bırakıldığına dikkat çeken Kuran, şunları anlatıyor: “Türkiye’ye geldiğimizde ise dünyanın gelişmiş ekonomilerinin tamamından gençlerimizin stres seviyesi daha yüksek. Bu durum hem düşük gelir grubu hem de yüksek gelir grubu hanelerde böyle. Milenyum çağı gençleri ile yaptığımız çalışmalarda uzun zamandır karşımıza çıkan önemli bir temel değer: Adalet. Y kuşağının adalet ve eşitlik söylemlerini öncül kuşaklara göre çok daha fazla ve yüksek sesle talep ettiklerine yakın tarihimizde şahit olmuştuk; ancak Z’ye gelindiğinde bu talep daha da belirgin bir hal alıyor. Araştırmalarımızda çok farklı sosyoekonomik seviyelerden Z kuşağına dünyada tek bir şeyi değiştirebilseydin o şey ne olurdu sorusuna ilk sırada adaletsizlik ve eşitsizlik yanıtı geliyor. Türkiye’de yaşamak denince akıllarına ilk gelen çağrışımları sorduğumuzda birbirine hiç benzemeyen mahallelerden gençler aynı sözcükte buluşuyor: Zor.

“GÜVENLİ BİR İKLİME İHTİYAÇLARI VAR”
Z kuşağı araştırmalarımız gösteriyor ki genç beyin göçünün mayası erken öğrencilik döneminde atılıyor. Gençlerimizin güvenli bir iklime ihtiyacı var. Ve sanırım en çok da gençliklerine yakışır biçimde umuda. Evet, dünyada kaygılı gençler. Ama Türkiye’de daha da kaygılılar.”

Bizi Paylaşın
Continue Reading
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir