Connect with us

Finans & Ekonomi

MİMARİDE KİŞİYE ÖZEL MEKAN DOKULARI ÖNE ÇIKACAK

Londra merkezli mimarlık ofisi Urbanist Architecture’un yeni tip Koronavirüs (Covid-19) odaklı araştırmasına göre “metrekareye düşen insan sayısından kent dokusu özelliklerine kadar” mekan ve yaşam koşulları virüsün yayılmasında rol oynamakta. Geçmiştekiler gibi son salgın da “dünya mimarisi ve şehir planlamasında” değişikliklere sebep olacak. “Daha geniş koridorlar, büyük kapılar ve açık alanlardan ziyade kişiye özel mekân dokuları” öne çıkacak.

 

Bugüne dek başta Londra İngiltere’nin pek çok şehrinde toplam değeri 1 milyar Sterlin’i bulan 500’ü aşkın projeye imza atan Urbanist Architecture’ın kurucusu ve kentsel tasarım uzmanı Ufuk Bahar, Covid-19 hastalığına sebep olan virüsün Türkiye’de en fazla yayıldığı şehir İstanbul’un benzer konut tipolojilerine ve kent dokusuna sahip ilçelerinde enfeksiyonun daha fazla görüldüğünün altını çizdi.

Ufuk Bahar-Mimar

SALGIN AĞIR SANAYİYE YAKIN BÖLGELERDE HIZLA YAYILDI
Araştırmanın sonuçlarını ortaya koyarken öncelikle “Covid-19 salgınının sadece İstanbul’da değil tüm dünyada ağır sanayiye yakın olan bölgelerde hızla arttığı bir gerçek.” tespitini aktaran Bahar, İstanbul’daki Bahçelievler, Esenyurt, Bağcılar, Kartal, Şişli ve Avcılar ilçelerindeki vaka sayılarındaki yüksekliği dikkat çekti: “Öte yandan Adalar, Şile ve Beşiktaş ilçelerinde de vaka sayısı / nüfus oranı istatistiklerinin yüksek olduğunu gözlemliyoruz. Bunun en önemli sebeplerinin başında bu bölgelerdeki çeşitli rekreasyon olanakları. Bu yüzden hem ilçede yaşayanlar hem de ziyarete gelenlerle beraber temas ortamının artmış olduğunu ve bu durumun yayılma hızını etkilediğini düşünüyoruz.”

NÜFUS YOĞUNLUĞU YÜKSEK; YAŞAM VE MEKAN KALİTESİ DÜŞÜK…
Virüsün yayılmasını önlemek için “farklı odalarda uyumak ve başka ailelerle ortak alanları paylaşmamak” gerektiğini ifade eden Bahar, “Vaka sayısında öne çıkan ilçelerin ortak özelliği, nüfus yoğunluğunun yüksek, yaşam ve mekân kalitesinin düşük olması. Yüzbinlerce ailenin bu salgın sırasında aşırı kalabalık evlerde veya iyi olmayan yaşam standartlarında mevcut sosyal uzaklaşma tavsiyelerini takip etmeleri neredeyse imkânsız.” dedi.

“KOLEKTİF KENT VE MİMARİ PROBLEMİYLE KARŞI KARŞIYAYIZ”
Türkiye’de başladığı mimarlık eğitimini İtalya ve İngiltere’de tamamlayan şimdilerde University of Westminster’da genç mimar adaylarına mentor desteği veren Bahar, bir tür “kolektif kent ve mimari problemiyle” karşı karşıya olunduğunu belirtti: “Yeterli doğal ışık, havalandırma, doğaya kolay erişim, konforlu iç mekan ve hareket etme yeteneği sağlıklı bir evin gerekli özellikleridir. Eğer çok yatak odalı bir eviniz ve bahçeniz varsa, bu pandemi sırasında şanslısınız. Ancak pek çok kişi bu imkânlara sahip olmadığı için bu durum da ülke genelinde bulaşıcı hastalıkların yönetilmesini zorlaştırıyor.”

MİMARİYİ VE ŞEHİR PLANLARINI SALGIN HASTALIKLAR ŞEKİLLENDİRDİ
Dünya mimarisi ve şehir planlamasının salgın hastalıklara göre şekillendiğini kaydeden Bahar, konuşu şöyle örneklendirdi: “Kolera ve 19’uncu yüzyıldaki diğer salgınlar bugünkü şehirlerin demirbaşlarından olan modern sokak ızgaralarının yapılmasını sağladı. Aynı zamanda modern kanalizasyon sistemlerine ihtiyaç duyulduğu için daha geniş ve düz caddelerin inşa edilmesi amacıyla şehir planlamasını bugüne getiren imar yasaları çıkarıldı.”

“KENT DOKUSUNU YENİDEN TASARLAMAMIZ ŞART”
“Bu pandemiyle beraber de yaşam standartlarımızın şehirlerimizi ve evlerimizi nasıl etkileyeceğini yeniden düşünmek gerekiyor. Kent dokusunu tekrardan tasarlamamız şart!” diyen Bahar, nelerin değişeceğine dair şunları dile getirdi: “Halk sağlığı için toplum daha güvenli mekânlara ihtiyaç duyacak, doğrudan teması ortadan kaldırmak en önemli hedef olacak. Bu sadece evlerimizde değil iş yerlerimizde ve kamu hizmet binalarında da geçerli olacak. Örneğin, daha geniş koridorlar, büyük kapılar ve açık alanlardan ziyade kişiye özel mekân dokuları pandemi sonrasında mimaride göreceğimiz değişikliklerden sadece birkaçı.”

LONDRA VE BIRMINGHAM İLE İSTANBUL BENZERLİK GÖSTERİYOR
İngiltere’nin Londra ve Birmingham şehirleriyle İstanbul’un virüsün etkinliği açısından benzerlik gösterdiğine işaret eden Bahar, yaşam ortamlarındaki yoğunlaşmanın yayılmayı hızlandırdığını vurguladı: “Londra’daki evlerin yüzde 11’inden fazlası, Birmingham’daki evlerin yüzde 9’u aşırı kalabalık olarak sınıflandırılıyor. Bu tür koşullar virüsün yayılmasında önemli bir etken. İstanbul da çok kalabalık bir şehir olduğu için bu salgın sonrasında kentsel tasarım planlarının ve konut standartlarının yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor.”

Bizi Paylaşın
Continue Reading
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir