Connect with us

Finans & Ekonomi

“MÜCBİR SEBEP TEDBİRLERİ TÜM SEKTÖRLERİ KAPSAMALI”

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski, yeni tip Koronavirüs (Covid-19) salgını sürecinde ortaya çıkan işsizliğin ciddi anlamda endişe meydana getirdiğine ve “krizin uzun sürmesi halinde yoksulluğun önemli ölçüde artabileceğine” dikkati çekti. Kaslowski, “Belli bir gelirin altındaki hane halkına direkt destekler verilmesi gerekir.” dedi.

 

“KISA ÇALIŞMA ÖDENEĞİNDEN TÜM İŞLETME VE ÇALIŞANLAR YARARLANABİLMELİ”
“Sektörlerin neredeyse durma noktasına geldiğine” işaret eden Simone Kaslowski ’ye göre “Sürelere ilişkin herhangi bir koşul aranmaksızın kısa çalışma ödeneğinden tüm işletmeler ve çalışanların yararlanması sağlanmalı. İşsizlerin işsizlik sigortası ödeneğine ulaşmasının kolaylaştırılması da gerekli.”

Simone Kaslowski-TÜSİAD Başkanı

Ekonomik İstikrar Kalkanı paketiyle “istihdamın, işletmelerin ve finansal istikrarın korunmasına” odaklanıldığını belirten Kaslowski, “Şu anda ülke olarak en çok endişelenmemiz gereken konu, istihdamı korumak için giderek daha fazla desteğe ihtiyaç olacağının ortaya çıkıyor olması. Burada ne kadar erken davranırsanız kayıpları o kadar önlersiniz. O yüzden hızlı hareket edilmesi gereken bir alan.” görüşünde.

“COVID-19 SALGININDAN ETKİLENMEYEN SEKTÖR KALMADI”
Covid-19 salgınının ekonomiye etkilerini Cumhuriyet Gazetesi’ne değerlendiren Kaslowski, “mücbir sebep” kriterinden cirosunda belli bir kayba uğrayan tüm mükelleflerin yararlandırılmasını önerdi: “Mücbir sebep uygulamasında salgından etkilenen sektörler seçilmeye çalışılıyor ancak geldiğimiz noktada maalesef etkilenmeyen sektör zaten kalmadı. O yüzden bir kısım işletme buradaki desteklerden faydalanırken diğerleri için bunların geçerli olmaması bizce adil bir uygulama değil. Tüm işletmeler banka kredilerini ve ticari borçlarını çevirmeye çalışıyorlar. Bir de ağır vergi ve prim yükleri ile karşılaşmamalılar. Bunların tüm sektörler için ertelenmesi gerekiyor.”

“PİYASALARA GÜVEN VERİCİ BİR PROGRAM SUNULMALI”
“Desteklerin hanehalkı, işlerini kaybedenler, esnaf, KOBİ, kayıt dışı çalışanlar dahil tüm toplumu kapsaması önemli. Zaten pakete her geçen gün eklemeler yapıldığını görüyoruz. Bunun için gereken kaynağı kısa vadede piyasadan bulmaya çalışmak piyasa dengelerini sarsabilir.” diyen Kaslowski, şunları söyledi: “Merkez Bankası bu nedenle İşsizlik Fonu’ndan tahvil satın alan bankalardan bunları miktar sınırı koymadan alacağını açıkladı. Bu yöntemle işsizlik fonuna direkt nakit sağlanmış olacak. Bu ve benzeri yöntemlere Hazine’nin ihtiyaçları için de gereksinim duyulabilir. Türkiye’nin finansal istikrarı korumak için destek paketinin kaynaklarını nasıl sağlayacağına ve sonrasında nasıl normale dönüleceğine ilişkin piyasalara güven verici bir program sunmasının çok faydalı olacağına inanıyoruz.”

“ARTIK TÜM TAHMİN VE ÖNGÖRÜLER GEÇERLİLİĞİNİ YİTİRDİ”
Salgının doğurduğu olumsuzluklar yüzünden geçtiğimiz aylarda kamuoyuna duyurulan Yeni Ekonomi Programı (YEP)-2020 dahil artık tüm tahmin ve öngörülerin geçerliliğini yitirdiğini ifade eden Kaslowski “Plan ve programların bu yeni durum karşısında yeniden yapılması gerekecek. Bu yıl biz Türkiye’nin her şeye rağmen küçük de olsa pozitif büyüyebileceğini düşünüyoruz. Ama ikinci çeyrekte çok sert bir daralma olacak, yılın ikinci yarısında iç taleple bunu telafi etmeye çalışacağız. Yeni program desteklerin detaylarını ve mali yüklerini çok şeffaf bir şekilde içermeli. Bu dönemde yapılan yardımların da doğru adrese yönelmesi, gerçekten ihtiyacı olanlara ulaştırılması önemli. Oluşan mali yük kamu borcunu artıracak. Merkez Bankası’nın başlattığı miktarsal genişleme de bilançosunu önemli ölçüde büyütecek. Bugünü tartışmanın yanında bir çıkış stratejisini de oluşturmak, normale nasıl döneceğimizi de planlamak lazım. Yeni programın en önemli bileşeni bu olacak.” diye konuştu.

“TEDBİRLER ALINIRKEN İŞ DÜNYASIYLA DA İSTİŞARE EDİLMELİ”
Kaslowski, açıklamalarında şu görüşlere de yer verdi:
“Bilim Kurulu’nun tavsiyelerine uyulması önemli. Salgının yayılım hızını azaltmak için gereken her şey yapılmalı. Eğer durum, zorunlu iş alanları hariç sokağa çıkma yasağını gerektiriyorsa yapılmalı. Pek çok ülke bölgesel de olsa benzer tedbirler aldı. Türkiye de 31 ilde iki gün süreyle bunu hayata geçirdi. Tabii bu tedbirler alınırken kritik sektörler başta olmak üzere iş dünyasıyla istişare edilerek yapılması son derece önemli. En başta belli sanayi kollarının hemen durup hemen başlaması mümkün değil. Bu tür kısıtlamalar mutlaka belli bir plan program çerçevesinde yapılmalı.

“ÜLKELERİN BU KRİZLE TEK BAŞINA MÜCADELE ETMESİ YETERLİ DEĞİL”
“Tedarik zincirinin korunması için özel finansman programları düşünülebilir. Çünkü zincirin tek bir halkası zayıfsa herkes etkileniyor. Bu sadece ulusal değil uluslararası boyutta da bir sorun. G20’nin küresel değer zincirlerini koruyabilmek için daha fazla çaba göstermesi gerekiyor. Ülkelerin tek başına bu krizle mücadele etmesi yeterli değil. Uluslararası koordinasyona her zamankinden daha fazla ihtiyaç var.”

Bizi Paylaşın
Continue Reading
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir