Connect with us

Finans & Ekonomi

FERDİ ERDOĞAN: “KÜRESEL REKABET İÇİN YÜKSEK TEKNOLOJİ ŞART”

Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Ferdi Erdoğan:

-“İnşaat malzemesi üretiminde en büyük 5 ülkeden biriyiz. Küresel Rekabet Endeksi’ndeki 140 ülkenin 115’ine ihracat gerçekleştiriyoruz. Almanya, İngiltere, ABD, Kanada, İsrail, Irak en önemli pazarlarımız. Katma değerli ürünlerde dünya pazarının küçük oyuncuları arasındayız. Bu durum marka algımızın yukarı çekilmesinde sıkıntı yaratıyor.”

-“İnşaat malzemeleri sanayisinde 2019’da iç pazardaki daralmayı teyit eden bir küçülme yaşandı. Üretim 2019’un ilk 10 ayında 2018’in ilk 10 ayında göre yüzde 16 geriledi. İhracattaki miktar artışı üretim kaybını telafi edemedi. İnşaat malzemeleri sanayisinde 22 alt sektörün tamamında küçülme var. Faaliyet endeksinde de yatay bir seviyedeyiz.”

“İnşaat malzemelerinde yüksek teknolojiye geçişi hedeflemeliyiz. Yıllık toplam Ar-Ge harcamalarımız Milli Gelir’in yüzde 1’i kadar; yaklaşık 8 milyar dolar. Çin yüzde 2 ile 250 milyar dolar, Almanya yüzde 3 ile 110 milyar dolar, ABD yüzde 2,5 ile 450 milyar dolar harcamakta.”

-“5 yıl önce 23 milyar dolarlık ihracata ulaşmayı başarmış inşaat malzemesi sanayicileri olarak 2020’de 24-25 milyar dolar seviyesine ulaşacağımıza inanıyoruz. Ayrıca inşaat malzemeleri sektörünün yüzde 2,5-3 arasında büyüyeceğini öngörüyoruz.”

 

Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (İMSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ferdi Erdoğan, Kobi Yaşam Dergisi için özel olarak kaleme aldığı yazıyla, “faaliyet gösterdikleri sektörler ve genel ekonomik parametreler açısından” 2019 yılını değerlendirdi ve 2020 beklentilerini dile getirdi. Erdoğan’ın yazısı şöyle:

Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Ferdi Erdoğan

2014’TEN İTİBAREN EZBER BOZULDU
Uzun yıllar boyunca, Türkiye ekonomisi yüzde 5 ve üstünde büyüdüğünde, inşaat sektörü daha fazla bir büyüme gösterirdi. Fakat 2014 yılından itibaren, bilinen bu ezber bozuldu. Türkiye ekonomisi ile inşaat sektörü yüzde 4-5 bandına takıldı. 2018 yılında ise inşaat sektörü 1,9 küçülürken, Türkiye ekonomisi yüzde 2,6 büyüdü.

PAZAR BÜYÜKLÜĞÜ
2018 yılında 85 milyar dolar olan inşaat malzemesinin iç pazar büyüklüğünün 2019’da 70-75 milyar dolar bandında olmasını bekliyoruz. Yani tekrar 2011 yılındaki inşaat malzemeleri sanayisi büyüklüğüne geri döndük. İhracat için de aynı durum söz konusu… 2011 yılında 21 milyar dolar seviyesinde olan ihracatımız 2018 Ekim-2019 Ekim aralığında da yıllık olarak 21,6 milyar dolara ulaştı.

NÜFUS ARTIŞI
Baktığımızda, küçülüyoruz ama 8-9 yıl öncesi büyüklük kadarız diyebiliriz. Bu tablodan memnun olmamız lazım. Ancak 2011’de nüfus 73 milyondu, 2018’de 82 milyon oldu. Nüfus 10 milyon artmış durumda. Sadece Marmara Bölgesi nüfusu 4 milyon artmış. Hem konut hem de sosyal ihtiyaçlar artmış. Aynı ekonomik büyüklüğü daha fazla insanın paylaşması ülkemizi sadece daha fazla fakirleştirecektir. Büyümenin kaynağını üretemezsek, gelecekte borçlanarak ihtiyaçları karşılamak zorunda kalırız. Tasarruf ise ülke olarak beceremesek de her alanda kaçınılmaz.

İSTİHDAM HAREKETLERİ
2011’de istihdam gücü 25 milyondu, 2018’de ise 32 milyon oldu. 7 milyonluk bir artış söz konusu. Yani neredeyse her yıl 1 milyon kişinin istihdama katılımı olmuş. 2011’de işsizlik 2,5 milyondu, 2018’de 4,5 milyona yükseldi. İşsizlik de 2 milyon arttı. Diğer bir ifadeyle, 10 yılda iş hayatına katılan 7 milyon insanın 2 milyonu, bir anlamda yüzde 28’i, işsizler ordusuna dahil olmuş durumdadır.

KENTLEŞME ORANLARI
2010’da kentleşme oranı yüzde 75’ti. Altyapı, üstyapı, sosyal yapı yatırımları dünyadaki gibi ülkemizde de devam etti ve 2018 yılında kentleşme oranı yüzde 80 oldu. Hiçbir alt yapı yatırımı yapılmadan köy iken kent ilan edilenleri, büyükşehir belediye sınırları içine alınanları bu kapsam dışında tutuyorum. 2023’te kentleşme oranının yüzde 85 olacağı öngörülüyor. 2030 yılında dünyada, her birinde 10 milyondan fazla kişinin yaşayacağı 41 mega şehir olacak. 2050’de şehir merkezleri fazladan 2,5 milyar insan barındıracak. Zaten istihdamın sağlanması, nüfusun, kentleşmenin yönetilmesi için ekonomik olarak tekrar 2011 yılına dönmemiz ülkeyi büyütmez, küçültür.

2018 TECRÜBESİNİN GÖSTERDİKLERİ
2018 yılında yaşadığımız tecrübeler bize şunu gösterdi: Yüzde 2,6 büyüme Türkiye’ye yetmedi. Önümüzdeki 3 yıla bakarsak, gelişmiş ülkeler yüzde 2-3 bandında büyüyecek. Gelişmekte olan ülkeler de yüzde 4-5 bandında büyüyecek. Biz gelişmekte olan bir ülkeyiz. Rekabet edeceksek bizim yüzde 4-5’in üzerinde büyümemiz gerekir. Gelişmekte olan rakiplerimizin yüzde 4-5 büyüme hedefi varken yüzde 2-3 büyümemiz, bizi sadece geriye götürür. 2019 yılında dört çeyrekte de küçülecek olan inşaat sektörünün Türkiye ekonomisi içindeki önemi ortada olup Türkiye ekonomisi, diğer tüm sektörler artıda olmasına rağmen sıfır civarı bir büyüme gösterecektir.

İNŞAAT SEKTÖRÜ 5 ÇEYREKTİR KÜÇÜLDÜ
İnşaat sektörü 2019 yılının üçüncü çeyreğinde yüzde 7,8 küçüldü. Böylece beş çeyrektir üst üste küçülen inşaat sektöründe küçülme hızı 2019 yılı üçüncü çeyrekte yavaşladı. Çeyrek dönemler itibarıyla küçülmenin devam ettiği inşaat sektörü hem kendi iç dinamiklerindeki sorunlardan hem de 2018 yılının ikinci yarısından itibaren yaşanan finansal dalgalanmalardan en çok etkilenen sektör oldu. Sektörde gerek talep tarafında gerek fiyatlar tarafında gerekse de müteahhitlerin mali yapılarında yaşanan sıkıntılar üçüncü çeyrekte azalarak sürdü.

GENEL EKONOMİNİN GERİSİNDE KALINDI
Ekonomi üçüncü çeyrekte yüzde 0,9 büyürken gayrimenkul sektörü yüzde 2,4 büyüdü. Böylece yeni yılın üçüncü çeyreğinde de yüzde 7,8 küçülen inşaat sektörü genel ekonominin oldukça altında bir performans gösterdi.

İNŞAAT GÜVEN ENDEKSİ TERSİNE DÖNDÜ
İnşaat sektörü güven endeksinde artış Kasım ayında tersine döndü. İnşaat sektörü güven endeksi Temmuz-Eylül döneminde 4 ay kademeli ve temkinli bir artış göstermişti. Kasım ayında yeniden 2,8 puan gerileyen inşaat sektörü güven endeksinde yaşanan bu düşüş mevcut işlerin ve alınan siparişlerin gerilemesi ile ortaya çıktı. İnşaat sektörü güven seviyesi geçmiş yıllara göre oldukça düşük seviyelerde kalmaya devam etti.

MEVCUT İNŞAAT İŞLERİ KASIM’DA 3 PUAN DÜŞTÜ
Mevcut inşaat işleri seviyesi 2019 Ocak’taki sert düşüşün ardından artış eğilimine girmiş ve Mayıs ayına kadar yükselmiş, Haziran ayında uzun bayram tatili ve siyasi beklentiler ile mevcut işlerde düşüş gerçekleşmişti. Temmuz-Ekim döneminde ise mevcut inşaat işleri seviyesi 13,5 puan artış göstermişti. Kasım ayında mevcut inşaat işleri seviyesi bu kademeli artışına son verdi ve 3 puan birden geriledi. Mevcut inşaat işleri tamamlanan işler sonrası düşüş gösterdi. Yeni alınan işlerin mevcut işleri yeterince desteklemediği görüldü. Ekonomideki göreceli toparlanma ve özellikle faiz oranlarındaki düşüşler de inşaat sektöründeki işlerin kalıcı olarak toparlanmasını sağlayamadı.

YENİ İNŞAAT İŞLERİNDE 3,9 PUANLIK DÜŞÜŞ
İnşaat sektöründe alınan yeni iş siparişleri 2019 Temmuz ayında ilk kez aylık bazda artış gösterdikten sonra Ağustos-Ekim döneminde yükselmişti. Kasım ayında ise yeni alınan işler seviyesi 3,9 puan geriledi. Son aylarda alınan yeni işler ile ötelenen işlerin doyuma ulaştığı ve mevsimsellik ile birlikte de yeni iş siparişlerinin düşmeye başladığı görüldü.

İNŞAAT MALZEMELERİ SANAYİ ÜRETİMİ GERİLEDİ
İnşaat malzemeleri sanayisinde 2019 yılında iç pazardaki daralmayı teyit eden bir küçülme yaşandı. İnşaat malzemeleri sanayi üretimi 2019 yılının ilk 10 ayında geçtiğimiz yılın ilk 10 ayında göre yüzde 16 geriledi. Bu dönemde belirgin bir üretim kaybı meydana geldi. Gerilemede iç pazardaki keskin daralma etkili olmaya devam etti. İhracattaki miktar artışı ise üretim kaybını telafi edemedi. İnşaat malzemeleri sanayisinde 22 alt sektörün tamamında küçülme var. Faaliyet endeksinde de yatay bir seviyedeyiz.

SON AYLARIN İHRACAT MİKTAR, DEĞER VE BİRİM FİYATLARI
Türkiye İMSAD İnşaat Malzemeleri Sanayi Dış Ticaret Endeksi Ağustos, Eylül ve Ekim 2019 sonuçlarına göre; inşaat malzemeleri sanayisi ihracatı miktar olarak Ağustos ayında 4,57, Eylül ayında 4,75, Ekim ayında ise 4,42 milyon ton olarak gerçekleşti. İhracat değer olarak Ağustos ayında 1,73 Eylül ayında 1,89, Ekim ayında ise 1,94 milyar dolara yükseldi. 2018 Ekim-2019 Ekim aralığında ise yıllık ihracat 21,6 milyar dolar oldu. İhracat birim fiyatı ise Ağustos ayında 0,38, Eylül ayında 0,40, Ekim ayında 0,44 dolar seviyesinde gerçekleşti. İnşaat malzemeleri sanayisinde 5,39 milyon ton ile miktar olarak en yüksek aylık ihracatın yapıldığı Mayıs ayında ihracat değer olarak 2,2 milyar dolar, ihracat birim fiyat ise 0,41 dolar seviyesinde gerçekleşmişti.

Türkiye’nin toplam ihracatı ise miktar olarak Ağustos ayında 11,8 milyon ton, Eylül ayında 12,3 milyon ton, Ekim ayında ise 15 milyon tona ulaştı. Değer olarak Ağustos ayında 13 milyar 150 milyon dolar olan ihracat Eylül ayında 15 milyar 220 milyon dolar, Ekim ayında ise 16 milyar 336 milyon dolar olarak gerçekleşti. Son 12 aylık dönemde ihracat 180 milyar dolara ulaştı. İhracat birim fiyatı ise Ağustos ayında 1,27, Eylül ayında 1,40, Ekim ayında 1,45 dolar seviyesinde gerçekleşti.

9’UNCU ULUSLARARASI İNŞAATTA KALİTE ZİRVESİ
İnşaat malzemeleri sektörünün çatı kuruluşu olarak, 2009 yılından bu yana gerçekleştirdiğimiz ‘Uluslararası İnşaatta Kalite Zirvesi’nin 9’uncusunu, bu yıl ‘Rekabetin Şifreleri: Sınırsız Ticaret’ temasıyla düzenledik. Ayrıca zirveye paralel olarak buildingSMART Türkiye Buluşması gerçekleştirdik. Bu paralel oturumda da alanında uzman yabancı konuşmacılarla inşaat sektöründe BIM ve sanal gerçeklik konularını değerlendirdik.

İNŞAAT MALZEMESİ ÜRETİMİNDE DÜNYADA İLK 5’TEYİZ
Zirvemizin temasını ‘Sınırsız Ticaret’ olarak belirledik. Çünkü Türkiye olarak inşaat malzemesi üretiminde dünyanın en büyük 5 ülkesinden biriyiz. Küresel Rekabet Endeksi’nde yer alan 140 ülkenin 115’ine ihracat gerçekleştiriyoruz. Almanya, İngiltere, ABD, Kanada, İsrail, Irak en önemli pazarlarımız. Bununla birlikte en çok ihracat yaptığımız ülkeler arasında Çin, Romanya, Fransa, Yemen ve İtalya da bulunuyor.

Zirvenin Rekabeti Bozanlar-Maverik Sendromu başlıklı oturumunda haksız rekabet konusunu inceledik. Maverik Sendromu oyunbozan, kuralları kendine göre değiştirmeye çalışan kişi ya da kurumları tanımlıyor. Dolayısıyla bu tanım sektörümüzde yaşanan haksız rekabet konusunu oldukça iyi özetliyor.

DIŞ PAZARI ÇOK İYİ ANLAMALIYIZ
Dış pazarlarda öncelikle satış yaptığımız ülkeleri çok iyi anlamamız gerekiyor. Yurtdışındaki müşteriler bizden sadece düşük fiyat beklemiyor. Kalitesi yüksek ürünleri bekliyor. İnşaat malzemeleri sanayicilerinin kalitesi de zaten bilinen bir gerçek. İhracatımız miktar ve fiyat olarak artıyor olsa da kilogram başına birim değeri düşüyor. Fiyat konusunda ciddi bir rekabet içindeyiz. Sektörümüzün ihracatında miktarsal artışlar var ancak katma değerli ürün ihracatımız çok az. Bazı pazarların tek tedarikçisiyiz. Yine de fiyat rekabetini aşamıyoruz.

İHRAÇ ÜRÜNLERDE KATMA DEĞERİ ARTIRMALIYIZ
İhraç ürünlerinde katma değerin artması çok daha önemli. Küresel piyasalarda katma değerli ürünlere baktığımız zaman dünya pazarının küçük oyuncuları arasındayız. Bu durum karşı tarafta bizim marka algımızın yukarı çekilmesinde sıkıntı yaratıyor. Zirvede de dile getirildiği gibi ‘Küçük olsun benim olsun’ demek yerine güçlerimizi birleştirmemiz gerekiyor. Değer zincirinin tümüne hâkim olmadan fark yaratmamız mümkün değil.

KAYIT DIŞI ÜRETİMLE MÜCADELE ETMELİYİZ
Bu noktada bir diğer konu ise taklit ürünler. Çin taklitçilikte birinci, Türkiye ikinci sırada. Kayıt dışı üretim ile mücadele etmemiz gerekiyor. Türk ihracatçısı açısından bu durum kötü bir imaj yaratıyor. Kayıt dışı üretim ile mücadele etmemiz gerekiyor. Hız, maliyet ve kalite üçgenini sağlamalıyız. Bu, tedarik zinciri yönetiminde maliyeti ve müşteri memnuniyetini etkileyen en önemli faktör.

GÜMRÜK BİRLİĞİ GÜNCELLEMESİ TÜRKİYE’Yİ TEHDİT EDİYOR
Zirvemizin Sınırsız Ticaret başlıklı oturumunda ise ihracat performansımızı artırmak için en önemli sorunlarımız arasında yer alan lojistik, finans, teknik müşavirlik ve birlikte çalışma yöntemlerini masaya yatırdık. Bu oturumdaki birkaç önemli mesajı da paylaşmak istiyorum; Gümrük Birliği anlaşmasının güncellenmemesi Türkiye’yi tehdit ediyor. Avrupa Birliği üçüncü ülkelerle serbest ticaret anlaşması imzalıyor. Vietnam ile imzaladılar. Biz ne üretiyorsak Vietnam da onları üretiyor. İki yıl içinde gümrüksüz olarak Vietnam’dan ürünler AB’ye akmaya başlayacak. Bu nedenle Avrupalı müşteriler fiyat kırmak isteyebilir.

TAŞIMANIN YÜZDE 90’I KARAYOLUYLA
İhracat stratejileri noktasında, ihraç ettiğimiz ürünlerle ilgili hedeflediğimiz pazardaki durumu çok iyi analiz etmemiz şart. Özellikle ürünün gümrük tarifesinden başlayıp o ülkedeki kısıtları veya o ülkedeki mevzuatı hakkında bilgi sahibi olmamız, ihraç ürünümüzle ilgili rekabet şartlarını anlamamız ve konumlandırmamızı doğru yapmamız performansımızı doğrudan etkileyen alanlar.
Lojistik alanında ise taşımanın yüzde 90’ının karayoluyla yapıldığını görüyoruz. Bir çeşitlilik sunulması ve bu çeşitliliği sağlayacak koridorların sağlanması gerekiyor. Ülke olarak bir an önce bu taşıma koridorlarını sağlamamız lazım. Kombine taşımacılık hatlarını ihracat için mutlaka geliştirmeliyiz.

ALMANYA’NIN MALİYET ENDEKSİ BİZDEN AVANTAJLI OLACAK
Her platformda dile getiriyoruz; bizler Batı’nın standartlarıyla üretip Doğu’nun fiyatlarıyla rekabet ediyoruz. Ülkelerin maliyet endeksine baktığımızda 98 baz puanla batımızdaki ülkelerden daha düşük bir endekse sahipken, doğumuzdaki gelişmekte olan ülkelerden de daha yüksek bir endekse sahibiz. Türkiye’nin üretim maliyet endeksi 98, ABD 100, Almanya 121, İngiltere 109, Fransa 124, İtalya 123 ve Brezilya 123 iken Çin 96, Hindistan 89, Singapur 82.

MUTLAKA VERİMLİLİĞE ODAKLANMALIYIZ
Son yıllarda Endüstri 4.0 çok konuşuluyor. Biz ülke olarak mutlaka verimliliğe odaklanmalıyız. Özellikle Almanya, maliyet endeksinde bizden 24-25 baz puan daha yüksek iken, 2024’te Endüstri 4.0’ı tamamladığında maliyet endeksi 90’a, yani bizim (98) altımıza düşecektir.
En büyük ve en iyi pazarlarda rekabet gücümüzü korumak için ülke olarak etkinliğe, verimliliğe ve insana daha çok yatırım yapmamız gerekiyor.

HEDEF YÜKSEK TEKNOLOJİYE GEÇİŞ
İnşaat malzemeleri alanında yüksek teknolojiye geçişi hedeflemeliyiz. En güçlü kaslarımız olan inşaat malzemeleri sanayisinde yüksek teknolojiyi geliştirmemiz gerekiyor. Ülke olarak 2003’te 1 milyar dolar olan yüksek teknolojili ürün ihracatını 5 milyar dolara taşıdık. Geçen bu süreçte Çin ise 41 milyar doları 600-650 milyar dolara taşıdı. Demek ki yapmamız gereken daha çok iş var.

Innovation concept with financial elements hand drawn on blackboard

AR-GE VE İNOVASYONUMUZUN REKABETE ETKİSİ HENÜZ SINIRLI
Türkiye olarak, yıllık toplam Ar-Ge harcamalarımız Milli Gelir’in yüzde 1’i kadar olup yaklaşık 8,0 milyar dolar civarındadır. Çin yüzde 2 ile 250 milyar dolar, Almanya yüzde 3 ile 110 milyar dolar, ABD yüzde 2,5 ile 450 milyar dolar harcamaktadır. ABD’de sadece Apple, Türkiye toplamı kadar Ar-Ge harcamalarına sahiptir. İki dev kimya şirketi (DOW ve BASF) toplamda 8-9 milyar Euro Ar-Ge harcamasına sahiptir. İSO 1000 şirketlerimiz (İSO ilk 500 ve ikinci 500) toplam Ar-Ge harcaması 1,0 milyar doların altındadır. Çin, hedef olarak 2025’e kadar dünyanın en çok yüksek teknoloji üreten ülkesi olmayı hedeflerken; Almanya, 2024’te tamamen Endüstri 4.0’a geçmeyi hedeflemektedir. Bu nedenlerle, ihracatı en öncelikli hedef alan ülkemizin Ar-Ge kaynak ve hedeflerini tekrar tekrar gözden geçirmesi; sanayicinin “mış gibi” gibi yaparak değil, sonuç odaklı Ar-Ge için çok daha fazla yatırım yapması; hiçbir makale üretmeyen 81 üniversitenin olduğu ülkemizde, üniversitelerin daha fazla bilimsel makale üretmesi; çok daha fazla sayıda patent, buluculuk, fikir hakkı alınması teşvik edilmelidir.

İHRACATÇI FAZLA AMA İHRACAT DEĞERİ DÜŞÜK
İhracatın daha değerli hale gelmesi için Türkiye’nin markalaşması çok önemli. Türkiye’de yaklaşık 83 bin ihracatçı var. 2018’deki ihracat gelirimiz 168 milyar dolar. 168 milyar dolarlık ihracatın, 102 milyar doları, TİM’in açıkladığı 1000 ihracatçıya ait. Geriye kalan 83 bin ihracatçının yaptığı ihracat değeri, 66 milyar dolar. İhracatçısı bu kadar fazla olan bir ülkenin, bu kadar düşük bir ortalamaya sahip olması önemli bir soruna işaret ediyor. Made in Turkey için ihracatı nicelik için değil nitelik için yapmalıyız. Ürünümüze güven duyulması olmazsa olmaz unsurdur. Ayrıca ihracatta büyüme trendimiz yüksek olduğu için altyapı çalışmaları bizim için kritik önem taşıyor. Organize sanayi bölgelerinin yaklaşık yüzde 99’unda demiryolu bağlantısı yok. Oysa limana ulaşmak, maliyetin yüzde 25’idir.

2020 BEKLENTİLERİ
2020 yılının ikinci yarısından itibaren sektörümüz adına daha kalıcı gelişmeler yaşanacağını öngörüyoruz. 2020’de ekonomide yüzde 2,75 oranında bir büyüme bekliyoruz fakat inşaat sektöründe iki konu sıkıntı yaratmaya devam ediyor. Birincisi talep düşüklüğü, ikincisi finansman sorunu. Yeni alınan siparişler önümüzdeki dönemde başlayacak inşaat işlerine işaret eden bir gösterge ve bu sektörde heyecan yaratan bir konu. Ancak maalesef bu oran halen yüzde 30’lar seviyesinde.

İnşaat malzemeleri sanayisi, gerek toplam üretim, dış ticaret ve istihdamdaki payı, gerekse diğer sektörlerle yakın ilişkisi sebebiyle ülkemiz için stratejik önem arz eden sektörlerden biri. Ülkemizin inşaat malzemelerinin kalite açısından dünya çapında bilinir ve güvenilir bir konumda olması, bizi küresel ticarette emin adımlarla ilerlemeye teşvik ediyor. 5 yıl önce 23 milyar dolarlık ihracata ulaşmayı başarmış inşaat malzemesi sanayicileri olarak 2020’de 24-25 milyar dolar seviyesine ulaşacağımıza inanıyoruz. Ayrıca inşaat malzemeleri sektörünün de yüzde 2.5-3 arasında büyüyeceğini öngörüyoruz.

Bizi Paylaşın
Continue Reading
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir