Connect with us

Habibe Akşit

LİDERLİK VE HUMOR…

İş dünyasında birçok kavram, konu, zorluk ve devinim içinde mizahı hatırlayamıyoruz… Orhan Büyükdoğan’ın karikatürleri içinden 14 tanesini sizin için seçtim ve on iki iş yetkinliğiyle birleştirdim. Her bir başlık hem liderler hem de hepimiz için bir güncelleme ve irdeleme olsun istedim. O yetkinliklere bir de mizah gözüyle, Büyükdoğan’ın gözüyle baksak neler ortaya çıkıyor?

 

 

DR. HABİBE AKŞİT

Merhabalar…

Bu sayıda sizlere tanıştırmak istediğim biri var: Orhan Büyükdoğan. Ressam, karikatürist, çizgi film yönetmeni ve daha pek çok nitelik… Onun için “Rönesans İnsanı” demek daha doğru herhalde.

Ressam-Karikatürist Orhan Büyükdoğan

1935’te İstanbul’da doğan Orhan Büyükdoğan, 1960 yılında Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’nden mezun oldu. Çizgi filme ilgisi akademide öğrenciyken başlayan sanatçı, ilk denemelerini sinemalarda oynatılan Walt Disney filmlerinin kesilip atılan parçalarıyla yaptı. İlk karikatürünü 1956 yılında Akbaba Dergisi’ne çizdi. Dolmuş ve Tef gibi mizah dergilerinde karikatür, Hayat Mecmuası’nda karikatür ve çizgi romanları yayımlandı. Siyah-beyaz ekrana yansıyan reklam filmleri büyük beğeni toplayınca, 1971’de Orhan Büyükdoğan Cartoon Film Studiosu’nu kurdu. 400’ü aşkın çizgi film üretti.

Türkiye’de yüksek öğretimde bir ilk niteliğindeki Anadolu Üniversitesi Çizgi Film Bölümü’nün kurucularındandır. Uzun yıllar Anadolu Üniversitesi ve Mimar Sinan Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak görev aldı.

Reklamcılar Derneği Kristal Elma Özel Ödülü ile Kültür Bakanlığı ve TRT ödüllerine layık görüldü.

AHŞAPGİLLER, CAMGİLLER, KAĞITGİLLER…

“Ahşapgiller”, “Camgiller”, “Kağıtgiller”, sanatçının ünlü karikatür serileridir. Çok özel bir teknikle ürettiği Quant-Art tabloları özgün çalışmalarındandır. Quantum, klasik müzik ve tasavvuf ilgilendiği konular arasındadır.

Karikatür dünyasına değişik tiplemeler ve bakış açısı getirmiştir. “Ahşapgiller”, “Camgiller” ve “Kağıtgiller” serisi bunun en güzel örnekleridir. Aslında ahşap, cam, kağıt günlük yaşamın içinde gördükçe kanıksadığımız, birlikte yaşadığımız materyallerdir. Bu sıradan şeyler ete kemiğe yani çizgiye bürünüp canlanınca ortaya olağanüstü bir humor ve ironi çıkar.

Büyükdoğan’ın karikatürlerinden seçkiler 2018 Mayıs’ta İstanbul Kadıköy’deki Karikatür Evi’nde sergilendi. Orhan Büyükdoğan çalışmalarını İstanbul ve Bodrum’da sürdürmektedir.

Orhan Büyükdoğan ve Habibe Akşit

İŞ DÜNYASINDA MİZAHI HATIRLAYAMIYORUZ…

Sizinle paylaştığım bu yazının ana fikri, Orhan Büyükdoğan’ı Bodrum’da ziyaret ettiğimde ortaya çıktı. İş dünyasında birçok kavram, konu, zorluk ve devinim içinde mizahı hatırlamıyoruz. Hatırlayamıyoruz…

BÜYÜKDOĞAN’IN GÖZÜYLE BAKINCA…

Kobi Yaşam’daki köşeme yeni yılın ilk yazısında biraz mizah bakışı katmak istedim. “Kendisinin karikatürlerini referans alıp yazımı hazırlayabilir miyim?” dedim. “Belki biraz birlikte gülümseriz” diye düşündüm. Çizdiği “Ahşapgiller”, “Camgiller”, “Kağıtgiller” ve diğer karikatürlerinden istediklerimi Kobi Yaşam’daki köşem için kullanmama izin verdi. Onlarca çizim arasından seçim yapmak gerçekten zordu. Hepsini paylaşmak isterdim. Belki başka sayılara… Orhan Büyükdoğan’ın karikatürleri içinden 14 tanesini sizin için seçtim. Her aya bir tane gibi düşünürken, fazladan iki karikatür de yerlerini buldu… Seçilen karikatürleri, on iki iş yetkinliği ile birleştirdim. Her bir başlık hem liderler hem de aslında hepimiz için bir güncelleme ve irdeleme olsun istedim. O yetkinliklere bir de mizah gözüyle, Orhan Büyükdoğan’ın gözüyle baksak neler ortaya çıkıyor? Yazı son şeklini alan kadar İstanbul, Bodrum arasında epeyce iletişim yolu kat etti. Orhan Büyükdoğan’a hepimiz adına tekrar çok teşekkür ederim.

MİZAH (HUMOR) ASLINDA ÇOK DA GÜÇLÜDÜR…

Logoterapi’nin kurcusu Viktor Frankl mizahı, kahramanlıkla eş tutar. “Olaylara mizahi bakış, onları başka açılardan görmemizi ve yaşama sanatında ustalaşmamızı sağlar ve bizi eşitler” der. Mizah aslında çok da güçlüdür. Zorlukları; esnek, akışkan ve dayanılabilir kılar.

Humor, Türk Dil Kurumu Sözlüğü’nde “gülmece”, mizah karşılığı kullanılıyor. Fransızca “humour” kökünden gelme. Türkçede aradaki “u” harfini düşürüp “humor” olarak kullanıyoruz. Sözlükteki tanım şöyle: “Eğlendirme, güldürme ve bir kimsenin davranışına incitmeden takılma amacını güden ince alay, mizah, humor.”

Tanımdan yola çıkarak “İncitmeden, bir de buradan baksak en ciddi gibi görünen durumlar, kırılgan hallerinden kurtulabilirler mi acaba?” diyorum. Hazırsanız çıkalım yolculuğa…

ZAMANI YÖNETEBİLMEK İÇİN BAZI TUZAKLARA DİKKAT!

1. Zamanı yönetebilmek: Zamanın tek bir davranışı vardır, durmadan akar. Toplanamaz, depolanamaz, tekrarlanamaz ve harcanır. İnsan sınırlı bir yaşama sahip olduğu için, zamanı etkin kullanmak zorundadır. “Zamanı mümkün olduğunca etkin ve etkili bir biçimde kullanma ve denetleme sistemine”, zaman yönetimi diyoruz. Zamanı yönetmek için bazı tuzaklara dikkat etmek iyi olur. Mükemmeliyetçiliğe son, ertelemeye son, kaygıyı kontrol etmek, gerektiği durumda “hayır” demek, “hiçbir şeyi nasıl olsa yaparım” diye hafife almamak, aciliyet ve öncelikleri belirlemek, başkalarına devredebileceğiniz işleri devretmek, verimsiz toplantılara ve buluşmalara hayır demek bunların başlıcaları. Bir de randevulara vaktinde gelmek, bekletmemek iyi olurdu değil mi ağaç adam?

OLAYLARA BAŞKA AÇILARDAN BAKABİLMEK

2. Önyargılardan sıyrılabilmek: Olaylar, kişiler ve durumlarla ilgili olarak, önceden edinilmiş olumlu veya olumsuz yargı, kanı ve genellemeler zihnimizi bloke eder. Aslında “olaylara başka açılardan bakmamızı” da engeller. Herhangi bir şeyi zannetmeden, farz etmeden sorabilmek bu konuda önemli bir adımdır. Çocukları örnek almalı. Çocuk merakı burada işe yarar. Yoksa her şeyi “elma ağacı kasten mi yaptı?” diye sorar, sorar, sorarız…

HAYAT ONA VERDİĞİMİZ CEVAPLARLA ŞEKİLLENİR

3. Olumlu bir tutum geliştirmek: Tutum, bireyin bir nesne ya da kişiye karşı zihinsel duruşudur. Olumlu tutum sahibi kişi, ne kadar sıkıntı içerisinde olursa olsun, elimde iyi olan ne var, bununla ne yapabilirim diye düşünür. Olumlu ve yapıcı bir tutum içinde olan insanlar, güçlü yönlerine odaklanır ve hayatta ellerinden gelen en iyi işi yapabilecekleri fırsatları yaratırlar. Sorunlara değil, çözümlere odaklanır, yapıcı ve yaratıcı düşünür, hataları alınan dersler olarak görür, gerçekleri olduğu gibi kabullenirler.

Hayat ona verdiğimiz cevaplarla şekillenir. Bazen pembe ve kara gözlükler arasında “denge” kurmak gerekebilir. Amannnnn…. Varsın pembe biraz fazla kaçsın!

ETKİLİ GERİBİLDİRİM, ÖNEMLİ BİR LİDERLİK YETKİNLİĞİDİR

4. Geribildirimini gücü, geribildirimi hediye olarak görmek: Geribildirim, yapılan bir davranışın, düzenlemenin sonucu hakkında insanın çevreden edindiği bilgidir. Pozitif veya negatif etkisi olan bir davranış üzerine, kişiyle bu davranışı pekiştirici veya değiştirici yönde aktarımda bulunmaktır. Geribildirimi «nasıl» verdiğimiz, içeriğinden çok daha önemlidir. Etkili geribildirim verebilme liderlerin önemli yetkinlikleri arasındadır. Geribildirimin gerçekçi, kişiselleştirilmeden, genelleme yapılmadan, zamanında, uygun dil ve ortam seçilerek verilmesi durumunda kişiler ile kurum arasında bağlılığa katkısı olur. Aksi takdirde olumlu olmayan bir etki oluşturabilir.

Ah! Ağaç Adam bilsen ki, uzmanlar, kişilerin genel olarak beş temel ihtiyacı bulunduğunu, bunun da “Fark edilmek”, “Kabul edilmek”, “Yeterli Hissetmek”, “Değerli Hissetmek”, “Sevilmek” olduğunu söylüyorlar. Bunları göz önünde bulundurarak verilen geri bildirim daha etkili oluyor.

DEĞİŞİM, VAR OLMAMIZ İÇİN DOĞAL BİR SÜREÇ

5. Değişimi yönetmek ve süreci anlatabilmek: Değişim aslında hızla değişen ortamda ayakta kalabilmek, varlığını sürdürmek, rekabet gücünü korumak, geliştirmek ve kendi potansiyelini değerlendirmektir. Doğal bir süreç, akıştır. Değişimin temel noktası, değişim gereğinin hissedilebilmesi ve bunun için gerekli adımların atılmasıdır. Değişim, her kurum ve sektörün yapısına ve değişim algısına göre şekillenir. Bu açıdan durumsal bir tarafı da vardır. Her kuruma genelleştirilebilecek tek bir değişim yaklaşımı geliştirmek mümkün değildir. Önemli olan, değişimin var olmamız için doğal bir süreç olduğunu bilmek, bunu anlatabilmek ve gereklerini yapmaktır. Bu farkındalığı ve akışı yerleştirmek kurumsal yapıların temel işlevlerindendir.

Sevgili minik kuş, o dallarına yuva yaptığın ağaç, değişti; ağaç adam oldu, başka bir yolculuğa çıktı. Bunu anlaman gerek. Değişim yaşamın özü. Keşke aradaki değişim yolculuğunda bilgi verseydin sevgili ağaç adam!

KONFOR ALANINDAN ÇIKMAK “YENİ ÖĞRENMELER” DEMEK

6. Konfor alanındaki, konfordan ayrılabilmek: Konfor alanını, insanın kendini rahat ve güvende hissettiği alan olarak tanımlayabiliriz. Konfor alanı, davranışsal bir alandır. Bu durumda kendimizi stres ve risk algısından kurtarıp, rutine bağlamış oluruz. Böylece zihinsel bir güvenlik algısı oluştururuz. Bu aslında kişi için her şeyin yolunda olduğu, risk almaktan kaçındığı, bir süre sonra ise ataletin ve alışkanlığın kişiyi sardığı bir durum yaratır.

Hep sevdiğimiz şeyleri yapmak ve konfor alanından çıkmamak sonucunda, kendimizi o alanın içine hapsederiz. Böylece, çok daha faydalı işler yapabileceğimiz zamanları, konfor alanlarında harcarız. Bunun dengesini bulmak önemli. Konfor alanında kalacağımız ve çıkmamız gereken durumları fark etmek gerekir.

Konfor alanından çıkmak, genellikle baskı ve ihtiyaç halinde olabiliyor. Bu kişiden kişiye değişiklik gösterebiliyor. Konfor alanından çıkmak “yeni öğrenmeler” demek. Yeni öğrenme süreçlerinde arada paniklesek de bunun sürekli konfor alanında kalmaktan daha sağlıklı ve üretken olacağını hatırlamamız gerek. Einstein’a atfedilen şu söz iyi bir özet gibi. “Delilik, aynı şeyi tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemektir.”

Seviyoruz diye, hep suyun altında kalamayız ki…

LİDERLİK, “İNSANLARLA BİRLİKTE” BAŞARILI OLMA İŞİDİR

7. Kişisel bütünlükle örnek olabilmek (role model olabilmek): Hepimiz davranışlarımız ile örnek olabilmeliyiz. Çünkü davranışlar sözden daha etkili. Kişinin söyledikleri ile davranışlarının tutarlılık göstermesi beklenir. Elbette bu davranışların olumlu ve ilham verebilecek davranışlar olması gerekir ki güven oluştursun. Kişi, yapmacık kalıp ve tutumlar yerine, kendi kişiliği ile örnek oluşturmalıdır. Böylece çevresinde iyi ve güçlü bir etki yaratabilir. Etrafımızdakiler biz istesek de istemezsek de bizi gözlemlerler. Etrafımızda bize yansıyan davranışlar, bizim yansıttıklarımızın geri dönüşüdür. Yankı gibi. Saklamamız olanaklı değildir. Çünkü liderlik tek başına değil “insanlarla birlikte başarılı olma” işidir.

Liderler, birlikte çalıştıkları insanların enerjilerini doğru yönlendirip, kaynakların en etkin şekilde kullanılmasını sağlarlar. Bunun için örnek olmak hem içeride hem de dışarıda kendini tutarlı ifade etmek gerekir. Davranışlar, en güzel sözlerdir. Siz fark etmeden karşınızdaki bunu alır.

Sevgili papağanın gagasını kapatarak, alışkanlık gereği sarf ettiğimiz sözlerden kurtulamayız. Çünkü ekibimiz ve çevremiz bunun farkındadır ancak yüzleşirsek, örnek olma yolculuğunda ilerleyebiliriz.

YENİ FİKİRLERİ YÜREKLENDİREN ORTAMLAR

8. Yeni fikirlerin filizlenmesine izin verebilmek: Yeni fikirlere açık olmak hem bireyler hem de kurumlar için “sınırlarını genişletmek, potansiyelini kullanmak ve öğrenmek” anlamına gelir. Bununla beraber bizi korkutur da. Çünkü yeni fikirlere açık olmak, yargılamadan önce düşünmeyi, kalıplara bağlı kalmadan dinleyebilmeyi gerektirir. Yeni fikirlere açık olmak, alıştığımızın dışında bakış açılarına açık olmak, etkin sorular sorabilmek ve iyi bir gözlem yeteneği ister.

Kendimizi eski fikirlerle çevrelediğinizde yeni şeylerden git gide uzaklaşırız. Sınırlarımızı zorlamak, bizi zihinsel olarak bambaşka yerlere götürür ve farklı bakış açılarını keşfetme ve bilgimizi artırma fırsatı verir. Yeni fikirler, kurumlarda geleneksel bakış açılarının yargısına takılıp yok olabilirler. Yeni fikirlerin yeşereceği iş ortamları yaratmak bir liderlin asıl görevidir. Yeni fikirleri yüreklendiren ortamlar, kuruluşları da ileriye taşır.

Yeni fikirlere gölge etmemek, olası engelleri açmak, onlara gerekli toprak ve ışığı sunmak gerekir. Bazen yeni fikirleri o kadar çok yok ederiz ki; son birine can havliyle yapışır ya da suni ortamlar yaratırız.

SAHİP OLUNAN YETKİNLİKLERLE NELER YAPILABİLİR?

9. Sahip olduklarını fark etmek, sahip olduklarınla neler yaratabilirsin tekrar bakmak: Hepimizin iyi olduğu ya da olmadığı yönler ve yetkinlikler vardır. Öncelikle kişi olarak kendi sahip olduğumuz yetkinliklerin farkında olmalıyız. Elbette sahip olmadığımız ve geliştirmek istediğimiz yetkinlikler için de çabalamak anlamlı.

Önemli olan sahip olduğumuz yetkinliklerle ne yapabileceğimize odaklanmak. Başkasının sahip olduğu şeylerden ilham almak gerek, üzülmek değil. Aynı durum, kurumlar için de geçerli. Kişi ve kurum olarak sahip olduğumuz yetkinlikleri, iş yapma şeklimizi, süreçlerimizi, bizim için öne çıkan kaynaklarımızı ve diğer özelliklerimizi fark etmeli, kendi eşsizliğimizi bilmeliyiz. Bu eşsizlik içinde geliştirmek istediğimiz yetkinlik ve kaynaklar varsa onları da gündeme almalıyız.

Birey ve kurum olarak kaldıraç noktamızı böyle oluştururuz. Böylece kendi özel gelişim yolumuz ortaya çıkar. Bu özel yolu, başkası gibi olmak isteyerek oluşturamayız.

OLAYLARA DAHA GENİŞ VE DOĞAL HALLERİYLE BAKIŞ

10. Gerçekçi bir bakış açısına sahip olabilmek: Bunun için yukarıda bahsedilen şeylerle birlikte farklılıklara saygı, öğrenmeyi istemek, diğerlerinin görüşünü merak etmek, olaylara daha geniş bir açıdan ve doğal halleriyle bakıp, değerlendirebilmek önem taşır.

Aksi takdirde baktığımız her yerde görmek istediklerimizi görürüz. Çünkü odağımız neredeyse, dikkatimizi oraya yöneltiriz.

Dünyada dikkat ettiklerimiz, dönüşeceğimiz kişiyi şekillendirir. Neyi görmeye niyetlisiniz? Kendinizi dev aynasında mı yoksa kübik bir yaklaşımla mı görüyorsunuz?

İLETİŞİM AĞININ GÜCÜ: AZ ÇABAYLA ÇOK İŞ…

11. İletişim ağının gücünü kullanabilmek: İletişim ağı ya da moda ismiyle “networking”, çok genel olarak bir kişiden diğer bir kişiye bilgi, fikir ve bağlantı taşımaktır. Bunu yaparken, herhangi bir çıkar olmadan ilişki kurmak, bu ilişki ve iletişimi geliştirip canlı tutmak esastır. Böylece yardıma ihtiyaç duyulduğunda yardım alabileceğiniz kişilere ulaşabilmek mümkün olur. Oluşturduğunuz iletişim ağı, az çabayla çok şey yapabilmenize olanak sağlar. İletişim ağınızı verimli şekilde yönetmek, iş ilişkileri oluşturmak, yeni iş fırsatlarını tanımak, bilgi paylaşmak, girişimler için potansiyel ortaklar aramak gibi faaliyet ve çabalarınıza da yardımcıdır.

Her gün kurulan iş ortaklıklarının yüzde 70’nin networking aracılığıyla yapıldığı, şirket cirolarının yüzde 70’nin yine bireysel bağlantılarla gerçekleştirildiği tespit edilmiş. Küresel ticaretin yüzde 65’inin birebir bağlantılarla gerçekleştiği düşünülmekte.

Networking’de iyi ilişkiler esastır. Amaç “gerek sosyal gerek iş hayatımızın” zenginleşmesini sağlamak. Tüketmeden bu ağı kullanmak ve geliştirmek önem taşır. Bir seferde susuzluğumuzu gidermek ve tek taraflı kazanım değil.

SANKİ ‘EVRENSEL BİR YAPIŞTIRICI’ GİBİ…

12. İhtiyacımız olan şey “sevgi”: Hep söylediğimiz, beklediğimiz, paylaştığımızı düşündüğümüz bir duygu, sevgi. Öyle bir duygu ki, sanki “evrensel bir yapıştırıcı” gibi. Bizi birbirimize bağlıyor. Etkili liderler, insanlarla empati kurup, onlarla iş birliği yapıp, onları anlamak için samimiyetle çaba gösterirler. Böylece onların gelişimlerine ve yeni yetkinlikler kazanmalarını sağlarlar. Bu aynı zamanda bağlı çalışanları getirir. Çünkü bağlılık, memnuniyetten farklıdır. Bağlılık, sevgi, saygı ile duyulan içten yakınlıktır.

Sevgiyle bağlandığınız bir vizyonunuz ve hedefiniz olduğunda ve sevgi yaşamınızda baskın duygu olduğunda liderliğiniz bundan nasıl etkilenir? Belki de yeni yılda kendimize sormamız gereken sorulardan biri bu.

Tam 14 tane güzel çizim. Emeklerinize, düşüncelerinize, yüreğinize sağlık Orhan Büyükdoğan…

Bitirmeden son bir not iletmeliyim. Onlarca karikatür ve harika çizim arasından yazım için seçki yaparken, içlerinde o kadar ince espriler vardı ki… Ve o kadar çok güldüm ki… Bilesiniz, her satır yüzümde bir gülümsemeyle yazıldı. 😊

Hepinize sevgi ve saygılarımı iletiyorum.

Bizi Paylaşın
Continue Reading
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir