İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Habertürk’teki programda içine Truva atı gizlenen sorulardaki tuzaklara düşmedi. Siyasi cesaret ve samimiyet örneği sergiledi. Özetle, “birlerinin değil, İstanbul’un Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunu ve yüzde 55 gibi rekor bir oy desteğinin gücüyle görevine devam edeceğini” ortaya koydu.
Dün akşam Habertürk’te yayınlanan sohbet programında İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu konuktu. Didem Arslan moderatörlüğünde gazeteci Deniz Zeyrek, Nagehan Alçı, İsmail Saymaz ve Veyis Ateş’in sorularını cevapladı. Bir anlamda 6 aylık faaliyet bilançosu sorgulandı. Doğal olarak gündemin en önemli konusu Kanal İstanbul’du.
Ayrı bir yazının konusu olduğu için “Kanal İstanbul yapılmalı mı yapılmamalı mı?” konusuna girmiyorum. Bir gazeteci olarak elbette ki kanala dair görüşlerim var. Ama zaman, uzmanların konuşma zamanıdır.
AVINI ELE GEÇİRMİŞ SIRTLAN GİBİ!
Ekrem İmamoğlu; Murat Ongun’un Kanal İstanbul’dan İBB’nin çekildiği konusundaki Arapça tweetine Katarlı bir iş adamından Türkçe gelen “Biz yine de Kanal İstanbul çevresinden arazi almayı sürdüreceğiz.” tweetini manidar buldu. Sayın İmamoğlu medya önünde manidar demekle yetinmiş olabilir. Bunun Türkçesi “Kanal İstanbul adı altında oluşturulan rant projesinin nasıl pazarlandığı ve iştahları nasıl kabarttığı; avını ele geçirmiş bir sırtlan gibi kaybetmemek için nasıl direnildiğidir.”
SAYILARA VE KONULARA HAKİMİYET
Nagehan Alçı’nın ve Veyis Ateş’in sorularının içindeki Truva atları amacına ulaşmadı. “Kanal İstanbul, bilim adamlarının karar vereceği bir konu mudur?” sorusu gecenin incilerindendi. İmamoğlu’nun, Prof. Celal Şengör hakkında kendi söylediği cümleler ve önüne konan tuzaklar konusunda daha dikkatli olması gerekirdi. Sayılara ve konulara genel olarak hakimiyeti güven vericiydi.
PARTİCİLİK YAPMAMA CESARETİ…
Benim için en önemli ve İmamoğlu’nu gecenin kazananı ilan etmeme sebep olan iki konu vardı. Birincisi “CHP örgütleriyle, bu kadar yıl iktidar olmanın nimetlerinden faydalanamamış partililerin gönüllerinin kırık olduğu ve teşkilatın da bu konuda İmamoğlu’yla tartıştığı hatta kırgın olduğunu” cevval gazetecilerimiz ortaya koyup doğru mudur diye sordular. İmamoğlu; “liyakat siyasi ahlak ve halka hizmetin her şeyden önce geldiğini” ve bu yüzden “iktidar olmanın nimetlerinden faydalanmayı bekleyenlerin yukarıdaki kriterleri karşılamasının asgari olmazsa olmaz olduğunu” ifade etti. “Evet tartışmalarımız oluyor. Ama bu yaptıklarımızın doğruluğunu herkes anlıyor.” dedi. Bu bir siyasi duruştur. Particilik yapmamak cesaretidir.
SİYASİ CESARET VE SAMİMİYET
İkincisi İmamoğlu’nun, Nagehan Alçı’nın “Kanal İstanbul’a en başından beri karşı olması sebebiyle tutarlı olduğunu kabul etmesi peyniri ”üzerine yönelttiği “Referanduma gidilmeli mi, gidilip de halk Kanal İstanbul’a evet derse kabul eder misiniz”sorusuna verdiği şu cevaptı: “Referanduma elbette gidilmeli. Doğru bilgilendirme yapılarak gidilmeli. Biz göreve başlamadan evvel DSİ’nin, Çevre Bakanlığı’nın, DHMİ’nin raporlarında olanların nasıl değiştirildikleri bilinmiyordu. Bu şekilde referanduma gidilirse yine de İstanbul halkı karşı çıkacaktır. Evet çıksa da ben hukuki haklarım çerçevesinde mücadelemi sürdürürüm.” Bunları söylemek siyasi cesaret ve samimiyettir.
Özetle, İmamoğlu birlerinin değil, İstanbul’un Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunu ve yüzde 55 gibi rekor bir oy desteğinin gücüyle görevine devam edeceğini ortaya koymuştur.