Dün ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Külliye’de kabul edildi. 1 saat 40 dakikalık baş başa görüşmenin ardından her iki ülkenin heyetleri arasında uzun ve kapsamlı bir toplantı gerçekleşti. En nihayetinde 13 maddelik metin üzerinde uzlaşıldı ve bu dünya kamuoyuna duyuruldu.
İki yıldır tüm diplomatik kanalları deneyen ve sabırla verilen sözlerin yerine getirilmesini bekleyen Türkiye, Barış Pınarı Harekatı’yla “Büyük Devlet” olmanın gereklerini yerine getirdi. ABD yönetimi tüm tehditlere rağmen Türkiye’yi bu yöndeki kararından ve operasyondan vaz geçiremedi. ABD bu noktada kanımca 3 sebepten ötürü dünkü mutabakatı kabul etmek zorunda kaldı.
- Donald Trump, 2020’de yeniden ABD Başkanı seçilmek istiyor. Ortadoğu’daki Amerikan askerlerinin ülkelerine dönmeleri özellikle Trump’ı destekleyen orta sınıf muhafazakâr seçmende karşılık buluyor.
- Türkiye, Rusya’yla ortak menfaatleri çerçevesinde sıcak ilişkiler kurmuş durumda. ABD ve Trump; müttefik konumundaki Türkiye’yle daha fazla gerginlik yaşamak ve bunun faturasını göğüslemek istemiyor.
- Barış Pınarı Harekatı, YPG / PKK terör örgütünü yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bıraktı. Bu mutabakat sayesinde hem örgütün yok oluşu engellenecek hem de muhtemelen Irak’taki Kandil ve Sincar bölgelerine transferi sağlanacak. Anlaşılan o ki ABD bu kartı cebinde tutabilmek için elinden geleni yapma gayretinde.
PUTİN VE ESAD’IN TAVRI DA ÖNEMLİ
YPG’ye bağlı teröristlerin harekâta ara verilen 120 saat içerisinde Türkiye’nin öngördüğü 32- 35 km’lik derinlikteki güvenlik koridorunu boşaltması karara bağlandı. Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) bu süreçte bulunduğu noktaları boşaltıp geri çekilmeyecek. Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin’le yapılacak görüşme sonrası terör unsurları Membiç ve Ayn El Arab bölgesinden de çekilirse hat tamamlanmış olacak. Çünkü şu anda TSK, Barış Pınarı Harekatı’yla 100 -120 km’lik bölümde fiili hakimiyet elde etti. Koridorun tümü yani 444 km’lik hat tamamen boşaltıldığında Türkiye’nin stratejik hedefi gerçekleşmiş olacak. Elde edilen değerli kazanımlar; Rusya ile Suriye Hükümeti de bu yönde irade ortaya koyduğunda kalıcı hale gelecek.
MEMBİÇ, AYN EL ARAP VE KAMIŞLI DA DAHİL OLMALI
Eğer bu antlaşma şartları yerine getirilir ve güvenli bölge koridoruna Membiç, Ayn El Arab ve Kamışlı ‘da dahil olursa Türkiye beka sorununda gerçekten çok büyük bir kazanım elde edecek.
YPG ise, şu anda içinde bulunduğu yalnız bırakılmışlığı ve psikolojik çöküntüyü, geri çekilme sonrasında mumla arar hale gelecek. Gücünü kaybeden örgütün, onu elinde tutmak isteyenlerin gözündeki değeri de giderek azalacak.
Eğer bu güvenli bölge tamamen oluşamazsa; elde edilen kazanım, Kürt kantonlarının birleşmesinin engellenmesiyle sınırlı kalmış olacak. Unutulmaması gerekir ki, harekâtın stratejik hedefleri, 1’inci ve 2’inci faz olarak ikiye ayrılmıştı. 1’inci faz hedefleri elde ediliyor gibi gözüküyor. Ancak Türkiye; yer değiştirip ve güç kaybetse de bu terör tehditle mücadele etmeye devam etmek zorundadır.
SIRA EKONOMİK BEKADA
Türkiye’nin bu coğrafyada hassas bir diplomasi ve kararlılıkla sürdürmesi gereken dörtlü dans devam edecek gibi görünüyor. Bu ele geçen “tarihi fırsat” çok iyi değerlendirilmeli ve bu yöndeki çabalar kesintisiz sürmelidir.
Türkiye’deki ekonomik durgunluğun bir an evvel sona erdirilmesi ve “ekonomik bekanın üzerine de kararlılıkla gidilmesi” gerekmektedir. Daralan iç piyasa ve üretimdeki düşüş sebebiyle fazla veren cari açık gerçeği maskelememelidir. İşsizlik rakamlarındaki acı tablo ve özellikle genç işsizlik oranı Türkiye’nin çözmesi gereken Ekonomik beka sorunudur.