Yaşam
TÜRK BASKETBOLUNA TAZE KAN
Beylikdüzü Basketbol İhtisas Kulübü U-18 Takımı, Kayseri’deki Türkiye Şampiyonası’nda final biletini son anda Galatasaray’a kaptırdı ve Fenerbahçe’yi yenerek dördüncü oldu. Bu başarının arka planını Genel Menajer Ali Parlak ve Başantrenör Köksal Kezik’le konuştuk.
S. ŞEFİK KEMALİ SÖYLEMEZOĞLU
13 Haziran 2018 tarihinde kurulan Beylikdüzü Basketbol İhtisas Kulübü, altyapı çalışmalarındaki başarısı dolayısıyla hem geleceğe ümitli bakıyor hem de Türk basketbolunun gelişmesine önemli ölçüde katkı sağlıyor. Kulübün U-18 Takımı, Türkiye Şampiyonası’ndaki performansıyla parmak ısırttı. Anadolu Efes, Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Darüşşafaka gibi kalbur üstü takımlarla başa baş mücadele eden Beylikdüzü’nün gençleri Fenerbahçe’yi yenerek dördüncü oldu. Bir önceki maçta Galatasaray’ı geçebilseydi belki de şampiyonluğa erişecekti. Beylikdüzü U-18, oyuncusunun şampiyonanın en iyi forveti seçilmesiyle de öne çıktı.
Türkiye Basketbol İkinci Ligi ekiplerinden Beylikdüzü Basketbol İhtisas Kulübü’nün Genel Menajeri Ali Parlak ve Başantrenör Köksal Kezik’le bir araya gelerek bu başarının arka planında yatan gerçekleri ve kulübün ileriye dönük hedeflerini konuştuk.
“EN ÖNEMLİ BAŞARIMIZ, DOĞRU İNSANLARLA DOĞRU İŞİ YAPMAK”
Sözlerine “Öncelikle bu bölgede bir sürü spor okulu ve kulüpler var. Fakat bunları motive edecek ve daha iyi hedeflere yöneltecek bir A Takımı kurduk. Bunu kurmakla spor okulundaki çocuklara Beylikdüzü’nde bir hedef vitrin meydana getirdik.” diye başlayan Ali Parlak’ın şu cümleleri başarıya açılan kapının anahtarı niteliğinde: “Bizim buradaki en önemli başarımız, doğru insanlarla doğru işi yapmak. Çok büyük kulüplerde görev yaptım. İnsanın işine saygısı ve bu işten dolayı mutlu olması sahaya da yansıyor. Köksal Kezik’e o anlamda teşekkür ediyorum. Hem A Takımı antrenörümüz hem alt yapıya bakıyor. İkisini bir arada götürmek için insanın kendi kendini motive ediyor olması lazım. İşin yaşam biçimi haline gelmesi ve başarı arzusu bu sonucu doğuruyor. Bu benim için de geçerli. 1959 doğumluyum. Ama o enerjiyi hiçbir zaman kaybetmedim. O yüzden bu başarı beni de çok mutlu ediyor. Yola çıkılırken konulan hedefin yakalanması kadar güzel bir şey olamaz.”
Başta Kulüp Başkanı Fatih Keleş olmak üzere, bütün yönetim kurulu üyelerine teşekkürlerini ileten Parlak, hemen ardından şunları söyledi: “Herkesin ekonomiden dolayı spordan uzaklaştıkları, kulüp kapattıkları dönemde, böyle bir kulüp kurma vizyonunu gösterdiler. Söz verilen günde paralar ödendi. Başarımızın ardındaki en büyük güç onlardır. Her zaman sonuç yerine resmin bütününe baktılar. Bizlere inandılar.”
“ELDE ETTİĞİMİZ BAŞARI TESADÜF DEĞİL”
42 yıldır profesyonel manada spor yöneticisi olan Parlak geride bıraktığımız sezonu şöyle değerlendirdi: “A Takım’daki hedefimiz olabildiğince yüksekten play-off’a girmekti. Sakatlıklar dolayısıyla bunu başaramadık ama play-off’a girdik. Altyapıda da doğru işler yaptık. İyi oyunculara daha iyi idman yaptırma imkânımız oldu, A Takımı ligimiz bittikten sonra. İdmanın, potansiyeli ortaya çıkaracak ve içeriği dolu tarzda olması lazım. Elde ettiğimiz başarı tesadüf değil. Bunu Türkiye Şampiyonası’nda taçlandırdık. Kura çekiminde kim iddialı diye sorulunca kimseden ses çıkmazken, ‘Biz iddialıyız’ dedim. Çok büyük kulüplerle oynadık ama biz doğru basketbolu oynadığımız için kazandık. Mesela Fenerbahçe’nin oyuncularındaki fizik bizde yoktu. Üstelik oyuncu havuzumuz dardı. Fiziksel farkı oyun kalitemizle kapatıp öne geçtik ve başarılı olduk. Teknik ve idari kadro olarak kimsenin saha dışı olaylardan dolayı etkilenmemesini sağladık. Velilerin çocuklarını aşırı motive etmelerini engelledik. Çünkü ters tepebilirdi. Çocuklara yaptıkları şeyden zevk almalarını söyledik.”
“HERKESE BASKETBOL DERSİ VERDİK”
Özellikle çocuklar ve aileleri için çok mutlu olduğunun altını çizen Parlak, şunları dile getirdi: “İstanbul’un kenarında gibi görülen bir yerde, bu denli dar bir alanda yaptığımız seçimlerle bu başarının gelmesi çok büyük mutluluk. Başarımız federasyonda da ses getirdi. Oynanan basketi herkes gördü. Turnuvanın en iyi forveti takımızdan çıktı. Oyuncularımız Türkiye basketbolunda gönüllerde çok büyük yer kazandı. Büyük bir yeniliğe imza attık; herkese basketbol dersi verdik. Kayseri’de sokakta herkes şampiyon olmamızı istiyordu.”
KEZİK: “MUAZZAM BİR HİKAYE YAZDILAR”
Türkiye çapında ses getiren U-18 Takımı için “Muazzam bir hikâye yazdılar. Bu hikâye benim adıma bitmedi, henüz yeni başlıyor. Her sene oralarda görünerek bu başarını tesadüf olmadığını ispat edeceğiz. 2004 ve 2005’lerden gelenleri daha doğru seçerek ve çalıştırarak yukarılara çıkarmayı hedefliyoruz.” diyen Başantrenör Köksal Kezik ise her dakikasında rol aldığı süreci şöyle anlattı: “Geçtiğimiz sezon 2001 ve 2002 doğumlular gençler ligini oluşturuyordu. 2002’de yetenekli çocuklarımız vardı ama 2001’lerden pek ümitli değildim, onların hepsini yolladık. Bu sene bir yaş küçüklerle oynayalım, seneye başarıyı yakalayalım dedik. Hedefimiz aslında bu seneydi. Ama çocukların özverisi, belki bizim doğru çalıştırmalarımız, kulübün yapılanması, A takımını hedef görmeleri enerjilerini yüksek tuttu. Çünkü bu süreçte okullarına da devam ettiler. Başarının büyük mimarı onlar ve aileleri.
Bu sene için hedefimiz Türkiye Şampiyonası değildi. İstanbul’da gruplardan çıkalım, mümkünse Seri B’den Seri A’ya çıkalım seneye orada bir şeyler yapıp şampiyonluğa gidelim düşüncesindeydik. Seri B’de sadece o da tek sayıyla bir mağlubiyet aldık. Anadolu gruplarından rahatlıkla çıktık. Trabzon’da, bölgemizin takımlarından Büyükçekmece Arel’le çok zorlu final maçı oynadık. Türkiye Şampiyonası’na bu maçın özgüveniyle gittik.”
“İNSANLARIN SAYGISINI KAZANMAK, MAÇLARI KAZANMAKTAN DAHA ÖTEYDİ”
Hissiyatını “Benim için şampiyonanın oynandığı Kayseri’deki İnsanların saygısını kazanmak maçları kazanmaktan daha öteydi.” cümlesiyle ifade eden Kezik, “İnsanların Kayseri Park AVM’de bizlerle karşılaştıklarında ‘hocam sizin yarınki maç kaçtaydı’ diye sormaları ve sosyal medya iletişimleri çok keyif vericiydi. Neticede biz bir altyapı takımıyız. Bu tabloyu gören çocuklarımız aşırı özgüvenle oynadı. Fenerbahçe’yi de bunun sayesinde yendik. Galatasaray maçını biraz da şanssızlıkla kaybettik. Onları yenseydik, hikâye bambaşka bir noktaya gidecekti. O maçta son 4 dakikaya kadar biz öndeydik. Bir yaş küçük olmamız ve rotasyon eksikliğimiz olumsuz etkiledi. Takımda 9 tane 2002’li, 3 tane 2003’lü var. Önemli oyuncularımızın sakatlıkları vardı.” diye konuştu.
“BİZİMLE ÇALIŞMAK İSTEYEN HERKESE KAPIMIZ AÇIK”
Altyapının sürekli öncelikleri olduğunu ve zaten bir yaş küçük olan U-18 ekibiyle seneye de devam edeceklerini açıklayan Kezik, devamında şu bilgileri aktardı: “Şu anda 2002-2003 doğumlu yani U-17, U-18 kategorisinde yaklaşık 35-40 arası sporcumuz var. Aralarında tekrar seçme yapacağız. Bize uzak ilçeler dahil ciddi manada katılım var. Bizimle çalışmak isteyen herkese kapımız açık. Altyapıyla ilgili çok bütçelerimiz yok, en büyük iddiamız iyi antrenman yaptırıp iyi temel verebilmemiz. İlk günden beri hayalimiz şu: Kendi A takımıza çıkabilecek oyuncuları bulup yetiştirmek. A Takımı yapılanmasında genç takımdan 3-5 oyuncuyu alacağız, gelişimlerine göre maçlarda süre vereceğiz.”
“İLLA DA BÜYÜK DEĞİL, KÜÇÜK PARALARLA ÇOK SPONSORA İHTİYAÇ VAR”
Beylikdüzü Basketbol İhtisas Kulübü’nün ilçe belediyesinden para almadığını, iki ana sponsor tarafından desteklendiğini kaydeden Genel Menajer Ali Parlak’ın, finans boyutuna dair bilgilendirmesi ve görüşleri şöyle: “Yönetim kurulu üyelerimiz da oluşturdukları küçük sponsorluklarla ve fahri bağışlarla kulübün bütçesini meydana getiriyorlar. Bundan sonrasında daha çok sponsora ihtiyacımız var. 1998’den beri şahsi olarak federasyon nezdinde takip ettiğim bir konu var. Formada reklam sınırı olmamalı. Sponsorluklarla ilgili forma alanları her takım için eşit değildi. Bayan ve erkeklerde farklıydı. Federasyon bunu bütünleştirdi. Şimdi formanın yan tarafları da bize verildi. Oraları dolduracak yeni sponsorlar gerekiyor. Büyük miktarda veren bir sponsora değil, belli miktarlarda veren ama devamlılık arz eden sponsorlara ihtiyaç var. Spor ancak bu şekilde büyüyebilir. İlla da büyük değil, küçük paralarla çok sponsor lazım. Organizasyonun başarısını ne kadar çok kişiyle paylaşırsak iş o kadar büyür ve devamlılık arz eder. Kimseyi de rahatsız etmez. Büyük paralar bütün şirketleri ürkütür; 7-8’e bölündüğünde daha çok katkıda bulunulur. Bu kulüple spor kültürü olan yeni bir nesil oluşturmayı hedefliyoruz. En büyük hedefimiz ve mutluğumuz bu olacak.”
“HER KATEGORİYE FARKLI SPONSORLAR BULUNMALI”
Başantrenör Köksal Kezik’in sponsorluk konusunda bir önerisi var: “Kafamda yıllardır şöyle bir düşünce var. Federasyonun da bunu yapmasından yanayım. U-18, U-16, U-14 diye kategoriler belli. Eskiden altyapılarda maç sayısı çok fazlaydı. Çift devreli liglerde bizim zamanımızda 30-32 maç oynanırdı. Şimdi azaldı. Play-off dahil bu sene 30 yaptık. Sporcunun gelişimi için bol maçı çıkması gerekiyor. Bunu da ilk defa burada söylüyorum. Her kategoriye farklı sponsorlar bulmak faydalı olabilir. O zaman işler daha farklılaşabilir.”
“BÜTÜN VEZİRLERİ TOPLARSANIZ PİYONUN İŞİNİ KİMSE YAPAMAZ”
Ali Parlak: “Takım yapısında çok önemli bir şey var. Satrançta 8 piyon, 1 vezir var. Bütün vezirleri toplarsanız piyonun işini kimse yapamaz. Bizde hepsi var. Başarının en önemli sebeplerinden biri takımın kimyası. 12 oyuncunun da aynı potansiyelde olması iyi değil. Fenerbahçe Basket A Takımı 35 milyon Euro. 16 milyon dolarlık Anadolu Efes onları yendi. Bütçemiz geçen yılki 1 milyon 100 bin lira. 400 bin lirası A Takımı oyuncuları için. Rol model olarak diğer ilçelerde bu tarz kulüpler kurulmalı. Üst liglerde hep yabancı sayısını artırdık, Türk çocuklarına yer kalmadı. Bizim lig o anlamda çok değerli. Yalnızca yerliler oynuyor. Herkes bir üst lige çıkacak mısınız diye soruyor. Hayır diyorum çünkü, iki Amerikalı alsanız, çok ucuzunun maliyeti 2 milyon lira. Oyuncu yetiştirmek, yeni oyunculara şans vermek istiyoruz. Yerimiz burası. Altyapıda başarılı olacağız.”
“ÖNCE ALTYAPI KULÜBÜ OLALIM DENİLDİ”
Köksal Kezik: “Basketbola, Pertevniyal Spor Kulübü’nde bir arkadaşımın babasının yönlendirmesiyle başladım. Uzun yıllar bu kulüpte oynadım. Ardından Galatasaray macerası olacaktı, olmadı. Daha alt kulüplerde basketbol hayatımı devam ettirirken, A takımında 1996 ya da 1997’de deplasmanlı bölgesel lig kuruldu. Şimdiki TB2L, bölgesel ligdi o zaman. Bu ligde 5,6 sene farklı şehirlerde basketbol oynadım. Şu anda Milli Takım’da antrenörlük yapan bir arkadaşım sayesinde antrenörlüğe yöneldim. Pek çok kulüpte çalıştım ama yapılan işlerden pek tatmin olmadım. 2008’de Yenibosna’da Çağdaşlar Spor Kulübü’nü kurdum. 10 yıl orayı işletirken farklı kulüplerde çalıştım. Ayrıca Şirketler Ligi’nde görev aldım. 7-8 senedir Beylikdüzü’nde yaşıyorum. Böyle bir oluşumun eksikliğini görüyordum ama fırsat olmuyordu. İstanbulspor’dayken şu anki yöneticilerimizin bir girişimi ve isteği oldu. O zamanlar kulüp başkanımız Fatih Keleş Bey, bu işi yaparsam seninle yapacağım demişti. Başlarken “altyapılarda bir şeyler yapalım, önce alt yapı kulübü olalım ama A takımı vitrinimiz, çocuklara en azından hedef olsun’ denildi. Neler olması gerektiği konusundaki görüşlerimi başkanımız ile Genel Menajerimiz Ali Parlak Bey’e aktardım. Ali Bey’le baştan beri beraberiz.”
“BÜYÜK KULÜPTEN BÜYÜK OYUNCU ÇIKMIYOR”
Köksal Kezik: “Büyük kulüpten büyük oyuncu çıkamıyor. Bunda çocuğun bir suçu yok. Çünkü 12 tane ondan var. Neticede koç tercih yapmak zorunda. Veliler reklam ve konfor olsun diye büyük takımlara gidiyor. Ama çocukları forma bulamıyor. Bizim kulüplerde 30 dakika oynama ve parlama şansı çok daha fazla. 95 doğumlu bir oyuncumuz vardı. Galatasaray’dan gönderilmişti. Benim takımıma geldi. Bir maçta Galatasaray’ı yenerken, ‘Bu çocuk nereden çıktı?’ diye sordular. Sizin gönderdiğiniz oyuncu deyince şaşırıp kaldılar.”